26.2 C
İstanbul
Cumartesi, Temmuz 26, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 116

​Atıklardan yılda 1 milyar dolarlık doğalgaz üretebiliriz

0

Döviz kurunun yüksekliği dış ticaret açığını da yükseltiyor. İthalat gider kalemlerinin başında da enerji geliyor. 2017 yılında 55 milyar 250 milyon metreküp doğalgaz ithalatı gerçekleşti. Doğalgazda dışa bağımlı olan Türkiye’nin,biyogaz üretimi ile ithal doğalgaza olan bağımlılığını azaltabileceğini söyleyen IFAT Eurasia Proje Müdürü Namık Sarıgöl, “Türkiye’de her yıl çöpe atılan bitkisel ve hayvansal atıklar ülke ekonomisine önemli katkılar sağlayabilir. Teknolojinin hızla geliştiği bu dönemde atık yönetiminde doğru karar ve uygulamalar çok önemli. Bu hem ülke ekonomisine hem de çevreye katkı sağlar.28-30 Mart 2019 tarihleri arasında düzenlenecek ‘IFAT Eurasia Çevre Teknolojileri Fuarı’ bu kapsamda yeni açılımlar sağlayacak” dedi.

Elektrik üretimi, yerleşim birimleri ve sanayi kullanımı gibi birçok farklı alanda doğalgaz kullanılıyor. Çok yönlü bir kullanımı olan fosil yakıt, Türkiye gibi doğalgaz ithal eden ülkeler için önemli bir gider kapısı oluyor.‘Doğalgaz ithalatını nasıl azaltabiliriz?’ sorusunun cevabı ise biyoenerjide saklı. Biyoenerji Derneği Başkanı 2. Başkanı Sedat Akar, Türkiye’nin biyoenerji potansiyelinin çok yüksek olduğunun altını çiziyor. Akar, ‘’Bitkisel ve hayvansal atıkların ortak adı organik maddelerdir. Bu organik maddelerin oksijensiz şartlarda fermentasyonu sonucu biyogaz üretiliyor. Biyogaz, içindeki karbondioksit ayrıştırıldığında ise doğalgaza dönüşüyor. Ülkemizde kurulan biyogaz santralleri ağırlıklı olarak elektrik ve gübre üretimi yapıyor. Türkiye potansiyel olarak doğalgaz tüketiminin yüzde 6’sını karşılayabilir ama hali hazırda bu rakam yüzde 2. Kendi doğalgazımızı ürettiğimizde ise ülke ekonomisine yaklaşık 1 milyar dolarlık katkı sağlayabiliriz” diye konuştu.

Geleceğin Sektörü Çevre Teknolojileri

Yükselen bir sektör olan çevre teknolojileri her geçen gün önem kazanıyor. Teknolojinin doğru kullanımının çevreye olduğu kadar ekonomiye de olumlu etki yapacağını söyleyen IFAT Eurasia Proje Müdürü Namık Sarıgöl ise, “ Çevre teknolojilerine yapacağımız yatırım aynı zamanda ekonomik anlamda da katkı sağlayacaktır. Türkiye tarım, hayvancılık ve gıda sektörlerinde önemli bir üretici statüsünde ama burada çıkan atıkları değerlendirme konusunda yetersiz kalıyoruz. Doğru hamleler ile doğalgaz ithalatını azaltabiliriz “ dedi.

Klima Alırken Ve Kullanırken Dikkat!

0

Sıcakların artmasıyla birlikte klima sezonu açıldı. Oda ısısını düşürerek konforlu bir ortam yaratmak için kullandığımız klimalar bilinçli kullanılmadığında çeşitli hastalıklara davetiye çıkarabildiği gibi kullanıcıları ekonomik açıdan da zora sokuyor. Uzmanlar, klima seçiminin ihtiyaca göre yapılması gerektiğini belirterek klima bakımının her yıl ciddi ve düzenli olarak kontrol edilmesinin önemli olduğunu söylüyor.
Yazın sıcağından korunabilmek için hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline dönüşen klimalar, yanlış kullanıldığında daha büyük zararları beraberinde getirebiliyor. Klimaların bilinçsiz kullanımı çeşitli hastalıklara yol açabildiği gibi ihtiyaca uygun tercih edilmeyen klimalar kullanıcıları ekonomik açıdan zora sokuyor. Yanlış konumlandırılmış, aşırı soğuk hava üfleyecek şekilde ayarlanmış, ani soğutan, kalitesiz, filtre temizliği yapılmayan klimalar, kas ağrıları başta olmak üzere tutulmalara, enfeksiyon hastalıklarına ve alerjik reaksiyonlara yol açabiliyor. Ev ve iş yerlerinin ihtiyacına göre tercih edilmeyen klimalar ise kullanıcılara ekstra fatura masrafları çıkartıyor.

‘’Hatalı Kullanımlar Hasta Ediyor, Ekonomik Açıdan Zora Sokuyor’’

Klima kaynaklı sağlık problemlerinin genellikle bilinçsiz veya aşırı kullanım sebebiyle görüldüğünü hatırlatan Teknoloji perakendeciliğinin öncü firmalarından İstanbul Bilişim’in Genel Müdür Levent Menteşe, ‘’Yapılan araştırmalara göre Türkiye’deki ev tipi klima modellerinde %20’ye yakın artış yaşandığını gözlüyoruz. Sıcaklıkların artmasıyla klima satışları da önemli ölçüde arttı. Tabi bu başka problemleri de beraberinde getiriyor. Öncelikle klimaların sağlığımızı bozmaması için gerekli bakım ve temizliği yaptırmanızda büyük fayda var. Klimaların bakımı ve temizliğinin her yıl ciddi ve düzenli olarak yapılması çok önemlidir. Bakteri filtresi kullanılmalıdır. 25 derecelik sıcaklık en uygun ısı derecesidir. Ortamın aşırı soğutulmamasına dikkat edilmelidir. Klimaların üflediği havaya direkt maruz kalmamaya özen gösterilmelidir. Tercih edilecek klima ihtiyaca uygun olmalıdır. Bu ekonomik açıdan oldukça önemidir.’’ açıklamasında bulundu.

‘’BTU Değerine Göre Klima Seçimi Yapılmalıdır’’

Klimaların soğutma ihtiyacını ifade eden ölçü biriminin BTU olarak adlandırıldığını dile getiren Levent Menteşe, ‘’Klima alınırken soğutulacak alanın hesaplanması alınacak olan klimanın BTU değerini belirler. Klimanın bir saatlik sürede ortamdan taşıdığı ısı miktarını gösteren BTU değeri arttıkça klimanın maddi değeri de artış gösterir. Bu açıdan klima seçerken soğutulacak alana göre BTU değeri belirlemek kullanıcılara verimlilik ve ekonomik yönden kolaylık sağlar. Oda metrekaresinin 2,2’ye bölünerek 1000 ile çarpılması sonucu yaklaşık BTU değeri hesaplanır. Klima seçimi yaparken en önemli ölçüt soğutulacak alanın BTU değerinin iyi bilmesidir.’’ ifadelerini kullandı.

Yatırımcılar için İş Portföy’den Elektrikli Araçlar Karma Fon

İş Portföy, yatırımcılara sunduğu yeni Elektrikli Araçlar Karma Fon ile elektrikli araç üretiminin getirilerinden yararlanmak isteyenlere tek fonla yatırım yapma imkânı sağlıyor.

İş Portföy Elektrikli Araçlar Karma Fon; toplam portföyünün en az %80’i ile devamlı olarak, yurt içinde veya yurt dışında işlem gören ve elektrikli araç üreten şirketlerin yanı sıra, akıllı araç teknolojisi geliştiren, pil üretimi yapan ve pil üretiminde kullanılan madenleri işleyen madencilik şirketlerinin ortaklık paylarına ve özel sektör borçlanma araçlarına yatırımı hedefliyor. Fon ile böylelikle elektrikli araç üretim sürecinin tamamına kolaylıkla yatırım yapılabiliyor.

TEFAS’ta işlem görmeye başlayan fon, İşCep’ten, İş Bankası İnternet Şubesi’nden ve tüm İş Bankası şubelerinden kolayca alınıp satılabiliyor.

Robot ve İnsan Birlikte Çalışarak Verimliliği Artıracak

Otomasyon sektörünün öncü markası Mitsubishi Electric, insanla işbirliği içinde çalışan yeni kollobratif robot serisiyle üretim hatlarında yüksek performans sağlıyor. İnovatif kontrol ve programlama opsiyonlarıyla kolay kullanım avantajı da sunan kollobratif robotlar, Mitsubishi Electric’in Sanayi 4.0’a yanıtı olan dijital fabrika konsepti e-F@ctory içinde önemli bir rol oynuyor. Üretimde hız, esneklik, verimlilik ve maliyet tasarrufu sağlayan e-F@ctory ve ileri robot teknolojileri sanayicilerin küresel rekabette öne geçmesine imkan tanıyor.

Elektrik, elektronik ve otomasyon alanında dünyanın önde gelen oyuncularından Mitsubishi Electric’in dijital fabrika konsepti e-F@ctory içinde robotlar önemli bir rol oynuyor. Dijital fabrikalarda robotlar ve insanların etkileşimli çalıştığı üretim hatlarının, sadece robotlardan oluşan üretim hatlarından daha verimli olduğu bilinciyle hareket eden Mitsubishi Electric, insanla işbirliği içinde görev alan yeni kollobratif robot serisiyle sanayiye değer katmaya devam ediyor.

Mitsubishi Electric’in yeni kollobratif robot serisi, güvenlik nedenlerinden ötürü koruyucu bariyerlerin arkasına yerleştirilmesi gereken endüstriyel robotların aksine fabrikalarda insanlarla yakın çalışmalarda bulunmak üzere tasarlandı. Bu seri, insanlarla birlikte çalışabilmesi sayesinde üretim hatlarında herhangi bir yerde esnek bir şekilde konumlandırılabiliyor. Yeni kollobratif robotlar yüksek performansın yanı sıra inovatif kontrol ve programlama opsiyonları ile kolay kullanım avantajı da sağlıyor. Robota takılabilen dokunmatik operatör terminali, özel programlama uzmanlığı gerektirmeden robota görevini öğretmek için sezgisel bir arayüz sunuyor. Öğretme fonksiyonu, operatörün robotu elle ve kontrollü güçle bir pozisyondan diğerine hareket ettirmesine imkan tanıyan direkt kontrol modu içeriyor. Kurulum tamamlandığında robota tam hareket serbestliği tanımak üzere operatör terminali kolaylıkla kaldırılabiliyor.

Küresel rekabetin yolu kollobratif robotlarla donatılmış dijital fabrikalardan geçiyor

Türkiye’nin sürdürülebilir bir şekilde küresel boyutta rekabet edebilmesi için üretim teknolojilerinin Sanayi 4.0’ın gereklilikleri ölçüsünde geliştirilmesi gerekiyor. Bu noktada üretim kalitesi artarken maliyetlerin düşmesi önem arz ediyor. Robotlu sistemler tüm bu avantajları bir arada sunabilecek en ideal çözüm olarak öne çıkıyor. Mitsubishi Electric’in e-F@ctory konsepti altında tasarlanan ve ileri teknolojiye sahip kollobratif robotları ile daha esnek hale gelen dijital fabrikalar; üretimde hızı, kaliteyi ve verimliliği artırırken çok ciddi maliyet tasarrufu sağlıyor. Mitsubishi Electric bu sayede sanayicilere fabrikalarını Sanayi 4.0’ın tüm ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde kurma imkanı tanıyor. Fabrika yatırımından önce sanal bir fabrika oluşturarak ortaya çıkacak fabrikanın ve üretimin simülasyonunu gerçekleştirme, verimliliği değerlendirme ve oluşan çıktılar doğrultusunda yatırımı şekillendirme fırsatı sunuyor. e-F@ctory konseptinde fabrika otomasyonunda yer alan tüm ürünler birbirleriyle entegre ve açık bir mimari ile çalışıyor. Bu sayede üretim hattındaki diğer sistemlerle haberleşebilen robotlar, sadece mekanik işleri değil elektronik operasyonları da takip edebiliyor. Böylece üretim hatlarını kişiselleşen ihtiyaçlar doğrultusunda optimize ederek küresel pazardaki rekabet koşullarına ayak uydurmak hiç olmadığı kadar kolaylaşıyor.

ASELSAN’da ikincil halka arz başarıyla tamamlandı

ASELSAN’ın ikincil halka arzına 31 Mayıs-1 Haziran talep toplama döneminde 64.646 sayıda yatırımcıdan 160.594.642 adet talep geldi ve 140.000.000 adet pay satışı yapıldı. Yatırımcı Türkiye’nin ASELSAN’ına güvendi, halka arz yoğun taleple tamamlandı.

ASELSAN’ın ikincil halka arzında talep toplama dönemi sona erdi. İki günde 64.646 sayıda yatırımcıdan 160.594.642 adet talep toplanırken 140.000.000 adet pay satışı yapıldı.

ASELSAN’ın ikincil halka arzına 64.352 bireysel yatırımcı katıldı.

1 TL Nominal değerli hisse fiyatı 21,35 TL olarak belirlenirken, son tahta kapanış fiyatından (23,60 TL) oluşan şirketin toplam piyasa değeri 26,9 milyar TL oldu.

İkincil halka arz ile ödenmiş sermayesini 140 milyon TL artırarak 1 milyar 140 milyon TL’ye yükselten şirketin yeni halka açıklık oranı, ikincil halka arz sonrası yüzde 25,70’e çıktı.

Yüzde 60 ile en büyük payın yerli yatırımcıya ayrıldığı ASELSAN’in ikincil halka arzında, payların yüzde 80’i yerli yatırımcılar tarafından satın alındı. Yerli yatırımcılardan toplamda 132.398.750 adet talep geldi ve kendilerine 111.804.108 adet pay satıldı. Yabancı yatırımcılar tarafından talep edilen 28.195.892 adet payın ise tamamı karşılanarak kendilerine bu miktarda satış gerçekleştirildi.

ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Prof. Dr. Haluk Görgün, konuyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:

“Dünyadaki ekonomik konjonktüre karşın milletimizin güveni ile başarılı bir halka arz gerçekleştirdik. Türkiye’nin gözbebeği ASELSAN’ın dünya savunma sanayinin ilk sıralarında yer alması için önemli bir aşamayı başarıyla tamamladık. İkincil halka arzımızda son zamanlarda hiçbir halka arzda görülmemiş ciddi bir bireysel yatırımcı talebi aldık. Gerçek anlamda tabana yayılmış olan bu talebi çok değerli buluyoruz. 64 binin üzerinde bireysel yatırımcının beklenenin çok üzerinde bir taleple katıldığı ikincil halka arzda ‘milletin hayali’ olduğumuzu bir kez daha gösteren, Türkiye’ye güvenen, ASELSAN’a inanan, güç katan tüm yatırımcılarımıza teşekkür ediyorum. Halka arzdan gelen geliri TÜRKİYE’NİN ASELSAN’I şirketimizi çok daha ileri götürmek için yüksek yerli teknoloji, Ar-Ge, yapay zeka, yurt içi ve yurt dışı yeni yatırımlarda değerlendireceğiz. Yatırımcılarımızın ASELSAN’a gösterdiği teveccühün bize büyük bir sorumluluk yüklediğinin farkında olarak milletimizin hayallerini gerçeğe dönüştürmek için gece gündüz çalışacağız.”

Yenilebilir enerjiye yatırımlar arttı!

Geçtiğimiz günlerde Uluslararası Enerji, Ekonomi ve Güvenlik Kongresi’nde Türkiye’de ve dünyada yenilenebilir enerji verimliliği paneli gerçekleşti. İstanbul Medeniyet Üniversite’sinde gerçekleşen panelde Özgül Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Özgül bir konuşma yaptı. Tecrübeleri ve bilgi birikimi, enerji sektöründe bir kaynak niteliği taşıyan Özgül, konuşmasında bugün dünyadaki en sıcak konulardan biri olan ve iklim tehdidi, karbon emisyonları ve dünyanın sürdürülebilirliğine olan güvenin azalmasının yenilenebilir enerjiye yapılan yatırımları arttırdığını söyledi.

Özgül konuşmasında şu bilgileri verdi:

“Düşük karbon salınımı ve teknolojinin gelişmesiyle, yenilenebilir enerji üretim maliyeti fosil yakıtlara çok yaklaşmıştır, haliye bu projelerin fizibilitesinin artması kamu ve özel yatırımlarını arttırmıştır. Günümüzde dünyadaki enerjinin %9,95’i yenilenebilir enerjiden üretilmektedir, bu trendi takiben Türkiye’de de geçtiğimiz yıllarda yenilenebilir enerjiye ciddi yatırımlar olmuştur. 2002’den bu yana 95 milyar USD yatırılmış ve 2017 yılında 6.12%’lik elektrik ihtiyacı yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilmiştir. ”

Yenilenebilir enerji geniş bir yelpazedeki doğal kaynaklardan üretiliyor. Bu kaynakların arasında en çok öne çıkan, özellikle alan işgalinin az olması, çevreye olumsuz etkilerinin diğerlerine nazaran daha az olması ve daha verimli olması sebebiyle rüzgar. Aynı zamanda Türkiye’nin yerel üretimine ve teknoloji transferine de katkı sağlıyor. Türkiye, bugün vizyon 2023 planına göre kurmayı planladığı rüzgar enerjisi kapasitesinin %35’ini halihazırda işletmeye soktu. Ayrıca 2017 hedeflerini, 6,872 MW kurulu kapasiteye ulaşarak %4lük bir sapmayla tutturdu. Bununla beraber rüzgar, ülkemizin GSYH’ye yaklaşık 2 milyar USD ve 10,000 kişiye istihdam sağlıyor.

Türkiye’de enerji sektörü henüz daha olgunlaşmasını tamamlamamış olmakla beraber, son on senede ciddi bir mesafe kat etti. Özellikle yerli ve milli enerji politikalarının revize edilmesi, düzenlemelerin güncellenmesiyle, belirlenmiş kapasitelerin daha verimli işlenmesini sağlıyor. Bu gelişmelerle YEKA projeleri gibi devasa projeler mümkün kılıyor.

Özgül, konuşmasında sektördeki düzenleyici riski, finansal risk ve elektrik fiyatı riski gibi sektörel risklere maruz kalsa da, tüm bunlar için yapıcı çözümlerin mevcut olduğunu da söyledi. Bu yapıcı çözümlerin uygulanması halinde Türkiye’nin yenilenebilir enerji sektöründe büyük oyunculardan olmasının kaçınılmaz olduğunun da altını çizdi.

​Çevre Sorunlarının Yüzde 50’si Son 35 Yılda Meydana Geldi

Teknolojik gelişmeler, insanoğlunun çevre ile ilişkisine yeni bir boyut kazandırdı. Günümüzün en büyük sorunlarından biri olan çevre kirliliği ile ilgili yapılan araştırmalara göre dünyadaki mevcut çevre kirliliğinin yüzde 50’si son 35 yılda meydana geldi. 5 Haziran ‘Dünya Çevre Günü’ olduğunu belirten IFAT Eurasia Proje Müdürü Namık Sarıgöl, “Çevre sorunları dünya genelinde öncelik kazanmış durumda. Artık çok sayıda şirket atık yönetimi çözümleri arayışında ve çevre teknolojileri kullanımına çok daha fazla ihtiyaç duyuyor. Bu yüzden çevre teknolojileri hızla büyüyen bir sektör. 28-30 Mart 2019 tarihleri arasında düzenlenecek ‘IFAT Eurasia Çevre Teknolojileri Fuarı’ bu kapsamda yeni açılımlar sağlayacak” dedi

Birçok nedene bağlı gelişen kirliliğe karşı en önemli çözüm çevre teknolojilerinden geçiyor ve çevre teknolojileri büyüme ivmesi en yüksek sektörler arasında gösteriliyor. Sektörün önemine değinen IFAT Eurasia Proje Müdürü Namık Sarıgöl, “Geçmişte sadece devlet politikalarının sürüklediği sektör, özellikle gelişmiş ülkelerde gün geçtikçe gerek vatandaş gerekse kullanıcı olarak bireylerin tercihleri ve yönlendirmeleri ile güç kazanmakta. Kullanılan hammadeden başlayarak üretim yöntemleri ile devam eden ve atık yönetimi aşamalarını da kapsayan tüm süreç içinde sistemi en az zorlayan ürün ve firmaların kamuoyunda tercih edilme oranı artış göstermekte. Çevre teknolojileri sektörü tüm alt branşları ile geleceğin en önemli sektörleri arasında“ifadelerinde bulundu.

Avrasya’nın En Büyük Çevre Teknolojileri Fuarı İstanbul’da

MMI Eurasia’nın 2 yılda bir Türkiye’de düzenlediği IFAT Eurasia fuarının, çevre teknolojileri sektörüne öncülük ettiğini söyleyen Sarıgöl, 28-30 Mart 2019 tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde(IFM) düzenlenecek fuarın, artan sanayileşme ve şehirleşme sonucunda ortaya çıkan sorunları çözüme kavuşturmayı amaçladığını belirtti. Yerli ve yabancı tüm sektör paydaşlarının buluştuğu organizasyonda 2017 yılında 18 ülkeden 412 katılımcı yer aldı. Fuar, 1021’i uluslararası olmak üzere toplam 63 ülkeden 11 bin 326 ziyaretçi ağırladı.

1 Milyon 200 Bin Ton Karbondioksit Salımını Önledi

Yenilenebilir enerji sektörünün lider şirketlerinden Solimpeks, 5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle güneş enerjisi sistemlerinin faydalarına dikkat çekiyor. Güneşin sürdürülebilir, temiz ve tükenmez bir enerji kaynağı olduğunu vurgulayan Solimpeks Türkiye Genel Müdürü Gazi Çelebi, “2001’den bu yana 1 milyon 200 bin ton karbondioksit salımı gerçekleşmeden enerji üretilmesine vesile olduk” diyor.

Solar termal alanında Türkiye’nin en büyük üreticisi olan Solimpeks, 5 Haziran Dünya Çevre Günü vesilesiyle eşsiz bir enerji kaynağı olan güneşten ısıtma, soğutma, sıcak su ve elektrik ihtiyacının en verimli şekilde karşılanabileceğine dikkat çekiyor. Her geçen gün biraz daha kirlenen dünyamızın geleceği için temiz enerji kaynaklarına ihtiyacımız olduğunun altını çizen Solimpeks Türkiye Genel Müdürü Gazi Çelebi, “En çevreci, sürdürülebilir ve verimli enerji kaynağı güneştir” diyor.

Bu çevreci enerji kaynağının aynı zamanda son derece güvenli bir yatırım olduğunu hatırlatan Solimpeks Türkiye Genel Müdürü Gazi Çelebi, şunları söylüyor: “Faaliyetlerimize başladığımız 2001 yılından bu yana 1 milyon 200 bin ton karbondioksit salımı gerçekleşmeden enerji üretilmesine vesile olduk. Altı kıtada binlerce aile, ürünlerimizi kullanarak hem enerji tasarrufu yaptı hem de bunu dünyayı kirletmeden, sürdürülebilir, temiz ve tükenmez bir enerjiyle gerçekleştirdi. Konutunuza ya da işyerinize yüksek verimli bir güneş enerjisi sistemi kurduğunuzda metrekare başına yıllık ortalama 155 kg karbondioksit salımına engel olabilirsiniz. Ayrıca bu sistemi 30-40 yıl boyunca ısıtma-soğutma, sıcak su ve elektrik ihtiyaçlarınız için kullanabilir, ürettiğiniz fazla elektriği satarak ek bir gelir kaynağı elde edebilirsiniz.”

Türkiye’nin yıllık karbon salımı 12 milyon ton azalıyor

Türkiye’nin kapsayıcı ve sürdürülebilir kalkınması alanında yaptığı çalışmalarıyla dikkat çeken TSKB, düşük karbonlu ekonomiye geçiş konusunda sunduğu yenilikçi çözümlerle Türkiye’nin yıllık karbondioksit salımının 12 milyon ton azalmasına katkıda bulunuyor. Kredi portföyünün yüzde 68’ini sürdürülebilirlik yatırımlarının oluşturduğu banka, dünyanın ilk Sermaye Benzeri Sürdürülebilir Tahvili ve Türkiye’nin ilk Sürdürülebilir/Yeşil Tahvili gibi yenilikçi ürünlerle de sürdürülebilirlik projelerini destekliyor.

Kurulduğu 1950 yılından bu yana Türkiye’nin kalkınması için faaliyet yürüten Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB), iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik finansman modelleriyle Türkiye’nin karbon salımının azaltılmasında önemli rol oynuyor. Banka, düşük karbonlu ekonomiye geçiş konusunda sunduğu yenilikçi çözümlerle, Türkiye’nin yıllık karbondioksit salımının 12 milyon ton azalmasına katkıda bulunuyor.

Dünya Çevre Günü nedeniyle açıklama yapan TSKB Genel Müdürü Suat İnce, TSKB’de Türkiye’nin kapsayıcı ve sürdürülebilir kalkınması için değer yaratma misyonuyla hareket ettiklerini, bu yaklaşımın bir yansıması olarak, kredi portföylerinin yüzde 68’ini sürdürülebilirlik yatırımlarına ayırdıklarını söyledi. Suat İnce şöyle konuştu: “Gelecek kuşaklara daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için tüm dünyada farkındalık yaratmayı amaçlayan Birleşmiş Milletler, 1972 yılında aldığı kararla 5 Haziran’ı Dünya Çevre Günü olarak ilan etmişti. O günden bu yana, sürdürülebilirlik konusunda önemli adımlar atıldı, işbirlikleri gerçekleşti, sürdürülebilirlik niş bir kavram olmaktan çıkıp iş modellerinin önemli bir unsuruna dönüştü. TSKB olarak ilk günden beri bu dönüşümün içinde yer aldığımızı gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Uluslararası kalkınma finansmanı kuruluşlarıyla olan yakın işbirliğimizle, zamanın ruhunu çok erken dönemde yakalama fırsatı bulduk. Sürdürülebilirlik alanında pek çok yeniliğe ve ilke imza attık. Bugüne kadar sadece yenilenebilir enerji projeleri için 4.9 milyar dolar kredi temin ettik.Aynı şekilde, Türkiye’nin kurulu yenilenebilir enerji gücünün yüzde 15’ini oluşturan 5.617 MW güce sahip, 299 yenilebilir enerji projesine kaynak yarattık. Enerji ve kaynak verimliliği alanında ise 131 projeye 900 milyon dolarlık finansman sağladık. Bu çalışmaların sonucu olarak, bugün ülkemizin yıllık karbon salımının 12 milyon ton azalmasına katkıda bulunmuş olmaktan büyük gurur duyuyoruz.”

“Finans sektörü sürdürülebilir dönüşümün en büyük destekçisi”

Finans sektörünün sürdürülebilirlik alanında yarattığı etkinin sadece kendi çevresel etkilerini kontrol altında tutmanın çok daha ötesine geçtiğini belirten İnce, sektörün, sağladığı fonlarla pek çok farklı endüstrinin sürdürülebilir dönüşümüne kaynak sağladığını söyledi. İnce, “Bu alanda yenilenebilir enerji, enerji ve kaynak verimliliği, çevre yatırımları, sürdürülebilir turizm gibi alanlardaki projeleri destekliyoruz. İşin sosyal tarafında, kadın istihdamı ile iş sağlığı ve güvenliği temalarımız var. Ar-Ge ve inovasyon da sürdürülebilirlik perspektifiyle odaklandığımız önemli alanlar.Tüm bu yatırımlar, verimli ve katma değerli üretime büyük fayda sağlıyor. Diğer yandan yatırım tutarından bağımsız olarak tüm projeleri kendi geliştirdiğimiz ERET modeliyle çevresel ve sosyal kriterlere göre değerlendiriyoruz” dedi.

“Sürdürülebilir iş modellerinin başarısı için işbirliğinin gücüne inanıyoruz”

Finansman kaynağı olarak, kalkınma finansmanı kuruluşlarından sağladıkları fonların yanı sıra yenilikçi ürünler de geliştirdiklerini belirten İnce, “Sürdürülebilir finansman araçları geliştirmek oldukça güçlü bir kasımız. Son iki yıl içinde hem dünyanın ilk Sermaye Benzeri Sürdürülebilir Tahvili’ni hem de Türkiye’nin ilk Sürdürülebilir/Yeşil Tahvili’ni ihraç ettik. Bu tip yenilikçi finansman araçlarıyla ülkemizdeki sürdürülebilirlik yatırımlarına destek vermeye devam edeceğiz” dedi.

İklim finansmanı alanındaki çalışmaları ulusal ve uluslararası alandaki işbirlikleriyle de güçlendirmeye çalıştıklarını anlatan Suat İnce, sözlerine şöyle devam etti: “Sürdürülebilir iş modellerinin başarısı için işbirliğinin gücüne inanıyoruz. Türkiye’den tek üye konumunda olduğumuz IDFC (Uluslararası Kalkınma Finansmanı Kulübü) tarafından iklim çalışmalarını finans kurumları arasında yaygınlaştırma hedefiyle oluşturulan beş gönüllü ilkenin imzacılarındanız. UNEP FI, Global Compact, CDP Türkiye, SKD Türkiye (İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği), ERTA (Entegre Raporlama Türkiye Ağı) gibi ulusal ve uluslararası inisiyatiflerle işbirliklerimizi de deneyim paylaşımı açısından çok önemli buluyoruz.”

“Sosyal sorumlulukta önceliğimiz sürdürülebilirlik ve çevre”

Sürdürülebilirlik alanındaki yoğunlaşmalarının kurumsal sosyal sorumluluk alanına da yansıdığı belirten İnce, “İklim değişikliği, düşük karbonlu ekonomiye geçiş, fırsat eşitliği konularında farkındalığı artırmaya yönelik sosyal sorumluluk projeleri yürütüyoruz. Özellikle sürdürülebilirlik ve çevre konusunda farkındalık yaratmaya odaklandığımız dijital platformumuz www.cevreciyiz.com, 10 yılı geride bıraktı. www.cevreciyiz.com’da, takipçilerimize daha iyi bir gelecek için ilham verecek içerikler sunuyoruz. Farkındalık denince, karbon ayak izi de çok önemsediğimiz bir kavram. Düzenlediğimiz tüm etkinliklerin karbon ayak izini siliyoruz. Ayrıca sponsoru olduğumuz İKSV İstanbul Müzik Festivali konserinin karbon ayak izini silerek Türkiye’nin ilk karbon-nötr konserlerine imza atıyoruz. Son dönemde sürdürülebilirliğin önemli bir boyutu olan fırsat eşitliği konusundaki çalışmalarımızı da artırdık. 2017’de başlattığımız ve TEV (Türk Eğitim Vakfı) işbirliğinde hayata geçirdiğimiz Eğitimden Üretime burs fonuyla üniversite öğrencisi kızları destekliyoruz. Yakın zamanda başlattığımız Yarının Kadın Yıldızları ise, eğitimi sanatla buluşturduğumuz özgün bir proje. İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) ile birlikte geliştirdiğimiz Yarının Kadın Yıldızları burs fonu aracılığıyla, üstün yetenekli genç kadın müzisyenlerin çalgı, şan ve şeflik branşlarında uluslararası arenadaki kariyerlerinin ilerlemesine destek veriyoruz. Bu hafta bursiyerlerimizin başarısını İstanbul Müzik Festivali’nde sahne aldıkları konserde hep birlikte kutladık” dedi.

“Etkin denetim ve raporlama, sürdürülebilirlik için önemli bir kriter”

Finanse edilen projeler ve iç çevresel etkiler konusundaki şeffaf yaklaşımın hem toplum hem yatırımcı nezdinde takdir gördüğünü hatırlatan Suat İnce, kredilendirme hizmetlerinden kaynaklanan çevresel risklerin yanı sıra banka içi faaliyetlerden doğan riskleri de azalttıklarını belirtti.

Suat İnce şöyle devam etti: “Binalarımızdaki tüketimden kaynaklanan etkileri ISO 14001 ve ISO 14064 sistemleriyle takip ediyoruz. Bu kapsamda 2005’ten bu yana elektrik, su, doğalgaz, kâğıt gibi pek çok tüketim kaleminde önemli oranda tasarruf gerçekleştirdik. Ayrıca, ofis binalarımızda yüzde 100 yenilenebilir enerji kullanıyoruz ve faaliyetlerimizden kaynaklanan karbon ayak izini sıfırlayarak, karbon-nötr bankacılık yapıyoruz. Çevresel etkilerin yönetimi konusunda hedef koyma ve raporlamaya da önem veriyoruz. 2010’da finans sektörünün GRI onaylı ilk sürdürülebilirlik raporunu yayınlamıştık. 2017’de ise Türk finans sektörünün ilk Entegre Raporunu hayata geçirdik. Entegre Rapor aracılığıyla hem finanse ettiğimiz projeler hem de iç çevresel etkilerimiz konusundaki performansımızı şeffaf şekilde paylaşıyoruz. Değer yaratma modelimizi ve gelecek hedeflerimizi de içine alan bu raporlama yaklaşımının sürdürülebilirlik yolculuğumuzda önemli fark yarattığına inanıyoruz.”

Uluslararası Finans Kuruluşlarından Zorlu Enerji’ye Yeşil Işık

Zorlu Enerji, enerji dağıtımı alanındaki yatırım projelerini desteklemek üzere aralarında EBRD (Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası) ve IFC (Uluslararası Finans Kurumu) ve FMO’nun (Hollanda Kalkınma Bankası) da olduğu uluslararası kuruluşlardan ve yerel bankalardan, toplamda 330 Milyon USD karşılığı Türk Lirası’nı bulacak finansman desteği sağladı.

Zorlu Enerji, Şubat 2017 itibarıyla hisselerini devraldığı Osmangazi Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin (OEDAŞ) faaliyetlerinde altyapı yatırımlarını gerçekleştirmek üzere aralarında Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), Dünya Bankası iştiraki olan Uluslararası Finans Kuruluşu (IFC) ve Hollanda Kalkınması Bankası’nın (FMO) olduğu itibarlı uluslararası finans kuruluşları ve yerel bankalardan toplam tutarı 330 Milyon USD karşılığı Türk Lirası’nı bulacak Proje Finansman Sözleşmeleri imzaladı. Yüzde 100 Türk Lirası olarak sağlanan uzun vadeli finansmanın, Afyonkarahisar, Bilecik, Eskişehir, Kütahya ve Uşak illerini içine alan elektrik dağıtım bölgesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından belirlenen altyapı yenileme yatırım harcamalarında kullanılması hedefleniyor.

Bu adımın Zorlu Enerji Grubu’nun uzun vadeli finansal kaynak yaratma vizyonu kadar Türkiye ekonomisine yönelik uluslararası güveni yansıttığını belirten Zorlu Enerji Mali İşler Direktörü Elif Yener, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Zorlu Enerji olarak şimdiye kadar farklı yenilenebilir enerji projelerimizde hayata geçirdiğimiz uzun vadeli borçlanma ve yeni kaynaklar üzerinden uluslararası finansman sağlama stratejimizi, yüzde 100 oranında dolaylı iştirakimiz olan Osmangazi Elektrik Dağıtım A.Ş. ile elektrik dağıtım altyapılarının yenilenmesi alanına taşımaktan memnuniyet duyuyoruz. Dünyanın en itibarlı uluslararası finansman kuruluşlarından Türk Lirası karşılığı sağladığımız ve geri ödemesini de Türk Lirası olarak gerçekleştireceğimiz krediye 110 Milyon Dolar karşılığı TL düzeyinde EBRD, 80 milyon Dolar karşılığı TL düzeyinde IFC, 65 Milyon Dolar karşılığı TL düzeyinde FMO katkı sunacak. Kalan tutar ise yerel bankalardan sağlanacak.”

“Yıllık 30 bin ton karbon salımının önüne geçeceğiz”

EBRD, IFC ve FMO gibi çok uluslu ve kalkınma bankalarının özellikle sürdürülebilir ve ekonomiye katkı sağlayan enerji projelerine kaynak ayırdığını belirten Yener, “Zorlu Enerji olarak geçtiğimiz yıldan bu yana Osmangazi Elektrik Dağıtım Bölgesi altyapılarının yenilenmesi için gerçekleştirdiğimiz 425 milyon TL düzeyinde yatırımı 2020 yılına kadar toplam 330 milyon dolar seviyesine çıkaracağız. Bu yatırımlarla Afyonkarahisar,Bilecik, Eskişehir, Kütahya ve Uşak illerimizin daha güçlü bir elektrik dağıtım altyapısına kavuşacak. Böylece Osmangazi Elektrik Dağıtım A.Ş. sadece vatandaşlarımıza daha kaliteli bir hizmet sunmayacak, aynı zamanda kayıp ve kaçak oranını da azaltarak sağlanacak verimlilikle yılda 40 bin ton karbon salımının önüne geçecek ve ülkemizin ekonomisine katkı sunmuş olacak” diye konuştu.

Arkas ile Petrol Ofisi iş birliği büyüyor

Denizcilik sektöründe Türkiye’nin dünya ligindeki oyuncusu Arkas, gemilerinin 2,5 milyon litrelik madeni yağ ihtiyacını karşılamak için Türkiye’nin lider akaryakıt ve madeni yağ şirketi Petrol Ofisi’ni seçti.

Arkas Lojistik’in Petrol Ofisi ile 2017 yılında başladığı iş birliği yeni bir boyuta taşındı. Türkiye’nin önde gelen konteyner gemi filosu olan Arkas, gemilerinin madeni yağ ihtiyacını Petrol Ofisi’nden karşılamaya başlıyor.

Arkas Lojistik Orhanlı binasında bir araya gelen kurumların yöneticileri anlaşmayı imzaladı. Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Lojistik Hizmetleri Grup Başkanı Diane Arcas, “Arkas Lojistik olarak Nakliye İş Geliştirme birimimizle Derince’den 81 ildeki Petrol Ofisi bayilerine madeni yağ dağıtımı gerçekleştiriyoruz. Bu yeni anlaşma ile de iş birliğimizi bir üst boyuta taşıyarak Arkas’ın Türkiye uğraklı gemilerinin madeni yağını Petrol Ofisi’nden almaya başlayacağımız için mutluyuz. Kendi alanlarında başarılı iki kurum olarak iş birliği alanlarımızı karşılıklı genişletiyoruz ve buna devam edeceğiz” diye konuştu.

Türkiye’nin hem akaryakıt hem de madeni yağlar ve kimyasallar pazarlarının lideri olan Petrol Ofisi’nin, gerek köklü geçmişi, gerekse her alandaki katkılarıyla ülkenin en önemli değerlerinden biri olduğuna vurgu yapan Petrol Ofisi CEO’su Selim Şiper de, “Arkas da küresel arenada Türkiye’yi temsil eden en önemli değerlerimizden, markalarımızdan biri konumunda. Sektörlerinde lider iki kuruluşun iş birliğini bu yeni anlaşma ile birlikte şimdi yeni bir alana daha taşıdık” diyerek, Türkiye’nin alanlarındaki en önemli ve büyük iki şirketi arasındaki ticaretin daha da gelişerek uzun yıllar boyunca devam edeceğine olan inancını vurguladı.

Bosch Termoteknik Genç Mekanik Tasarımcılar Buluşması’nı gerçekleştirildi

Bosch Termoteknik Ailesi, ısıtma, soğutma ve havalandırma sektöründe önemli bir yere sahip olan genç mekanik tasarımcılar ile bir araya geldi. Dijitalleşmenin altının çizildiği toplantıda, sektörün de geleceğini konuşmak üzere çalıştay gerçekleştirildi.

Türkiye’nin farklı şehirlerinden katılımın olduğu buluşmada, Bosch Termoteknik çalışanları ve genç mekanik tasarımcılar buluştu. Sektörün önce gelen genç isimlerinin katıldığı toplantıda dijitalleşme konusu ele alındı. Bosch Termoteknik tarafından sektörün ihtiyaçlarına çözüm olması için geliştirilen dijital çözümlerden bahsedildi.

Toplantının ikinci bölümünde ise geleceği şekillendirecek olan genç tasarımcılar ile sektörün ihtiyaçlarına dair çalıştay gerçekleştirildi.

Dijitalleşme alanında öncü projelere imza atan, bilişim ve teknoloji alanında çalışmalarıyla tanınan Türk gazeteci ve yazar Serdar Kuzuloğlu, organizasyonun önemli konuşmacılarından biri olarak toplantıya katılım gösterdi. Genç Mekanik Tasarımcılar Buluşması verilen kokteylin ardından sona erdi.

Detaylı Bilgi İçin:

Gizem Kutlu, Bosch Termoteknik Marka Yönetimi

0(216) 432 08 14, [email protected]

Nuray Sağlam, Bosch Türkiye Kurumsal İletişim

0(216) 432 01 32, [email protected]

Karbon Ayak İzi konusunda farkındalık hareketi başlatıyor

Türkiye doğal kaynakların kendi yenilenebilme hızından daha fazla tükettiği için ekolojik olarak borçlu ülkeler arasında. Kısacası dünyadaki herkes ortalama bir Türkiye vatandaşı kadar tüketim yapsaydı 1,5 gezegene ihtiyacımız olacaktı!Bu nedenle önce birey olarak, sonra aile ve eğitim kurumu olarak gezegenin geleceği için harekete geçen Form Kolejleri, 2020’ye kadar tüm kampüslerinde Karbon Ayak İzini yarıya indirmeyi hedefliyor.

Dünyanın ekolojik dengesini sağlamada karbon ayak izi kavramı önemli bir terim. Birim karbondioksit cinsinden ölçülen, üretilen sera gazı miktarı açısından insan faaliyetlerinin çevreye verdiği zararın ölçüsü olarak da tanımlanan karbon ayak izi iki ana unsur ile oluşuyor. Bunlardan ilki, enerji tüketimi ve ulaşım -sözgelimi araba ve uçak- dahil olmak üzere fosil yakıtlarının yanmasından ortaya çıkan doğrudan CO2 emisyonlarının ölçüsü olan birincil ayak izi. Bir diğeri ise, kullandığımız ürünlerin tüm yaşam döngüsünden bu ürünlerin imalatı ve en sonunda bozulmalarıyla ilgili olan dolaylı CO2 emisyonlarının ölçüsü ikincil ayak izi. Tabii bu ayak izini azaltmak için her bireyin yapabileceği şeyler var!

Türkiye’nin 1,5 gezegene ihtiyacı!

2012 yılında yayınlanan Türkiye’nin Ekolojik Ayakizi Raporu’nda, Türk insanının çevre bilinciyle ilgili en dikkat çekici bilgi şöyle: “2007 yılında Türkiye’de kişi başına düşen tüketimin Ekolojik Ayak İzi 2,7 kha ile kişi başına küresel biyolojik kapasitenin yüzde 50 üzerindeydi. Bir başka ifadeyle dünyadaki herkes ortalama bir Türkiye vatandaşı kadar tüketim yapsaydı 1,5 gezegene ihtiyacımız olacaktı.”

Türkiye doğal kaynakların kendi yenilenebilme hızından daha fazla tükettiği için ekolojik olarak borçlu ülkeler arasında yer alıyor. Bu nedenle önce birey olarak, sonra aile ve eğitim kurumu olarak gezegenimizin geleceği için harekete geçmek zorundayız! Bunun kolay olmayacağını ve tüm okullarda tek yöntemin çözüm olarak uygulanamayacağını biliyoruz. Tabii bölgesel farklılıklar ve yerel yönetimlerin de desteğiyle farkındalık oluşturabiliriz. Form Kolejleri olarak okullarımızdaki iyi uygulamaları, öncelikle bölge devlet okullarında sonrasında özel okullarda uygulama fırsatı bulmak için işbirlikleri geliştirmeyi umut ediyoruz.

Form Kolejleri, sürdürülebilir bir gelecek için neler yapacak?

Form Kolejleri olarak kurucularımız ve okul yöneticilerimizin de verdiği destek ve kararlı bir eylem ile okullarımızdaki karbon ayak izini 2020’ye kadar yarıya indirmeyi hedefliyoruz. Öncelikli hedefimiz, kampüslerimizin yer aldığı iller olan İstanbul, İzmir ve Kocaeli (Gebze) bölgelerinden bu konuya dikkat çekerek tüm eğitim kurumları arasında bir farkındalık oluşturmak. Temel olarak, okullarımızdaki karbon ayak izi azaltma faaliyetinin temel işlerini tamamlayan ve geliştiren projelere odaklanmak gerektiğine inanıyoruz. Bunun için birkaç ilerleme noktamız olacak. Bunlar şöyle:

Öğrencileri dahil ediyoruz

Sürdürülebilirlik müfredat üzerindedir, bu nedenle öğrencileri okul çevresinde pratik projelere dahil etmek için planlamalar yapıyoruz. Bununla ilgili “Karbon Dedektifleri” proje yarışması düzenleyecek ve bu kapsamda öğrencilerimize enerji sayaçlarını okumayı, enerji tüketimini izlemeyi, rapor etmeyi ve bu tüketimi azaltmak için çözüm önerileriyle proje geliştirmeyi öğretiyoruz.

Satın almanın gücünü kullanıyoruz

Öğrencilerimizin satın alma davranışları ile ilgili farkındalık oluşturuyoruz. Enerji tasarruflu elektronik aletler, Türkiye’de üretilen kıyafetler, beslenme alışkanlıkları, geri dönüşümlü ürünler tüketilmesine yönelik bilinçlendirme çalışmaları yapıyoruz.

Okul binalarımız için yeşil çözümler üretiyoruz

Yağmur sularının, depolanması, enerji tasarruflu ampuller, su tüketiminin azaltılması, tüm eğitim alanlarının doğal aydınlatılmasına yönelik alınan mimari önlemler, bina yapımında kullanılan yapı malzemelerinin kalitesi ve tüm bu süreçlerin sertifikalandırılması temel hedeflerimiz arasında bulunuyor.

Okul Gezileri

Seyahatlerde; tren tercih etmek, okul bölgelerinde bisiklet kiralama alanları oluşturmak, kiralık araçlarda hibrit araca yönelmek gibi yöntemler kullanacağız.

Karbon Ayak İzinizi Azaltmak İçin İpuçları

Tatiller

Uçakla gitmeyin.

Elektrik

Yenilenebilir enerji kullanın.

Doğal Gaz

Isınma için güneş enerjisi kullanın; bu yolla doğalgaz faturanızı yılda yüzde 70 oranında azaltabilirsiniz.

Seyahat

Mümkün olduğunca toplu taşıma araçlarını kullanın. Yerel otobüs hizmetlerinizi öğrenin ve kullanın.

Araba

Paylaşma Yolculuk ayak izinizi azaltmak için işe giderken arabanızı paylaşabilirsiniz.

İkincil Ayak İzinizi Azaltmak İçin İpuçları

Bir şeyler satın aldığınız zaman, bu ürünlerin nerelerde üretildiğini ve üretimde hangi maddelerin kullanıldığını göz önüne alın. İmalat ya da nakliyesinde yüksek emisyona sahip olan ürünlerden mümkün olduğunca kaçının. Örneğin;

Şişe Suyu

Çoğu Avrupa ve Kuzey Amerika ülkesinde musluk suyunu kullanma konusunda herhangi bir sakınma olmamasına rağmen insanlar şişe suyu alma konusunda ısrar etmektedir. Eğer şişe üzerinde volkanik kaynaklardan geldiği konusunda bir ibare varsa, uzak bir yerden ithal edildiğinden emin olabilirsiniz. Suyun nakliyesinin Karbon Ayak İzini hayal edin! Bir de buna şişeleme ve/veya geri dönüşümden kaynaklanan emisyonları ekleyin.

Uzak mesafelerden gelen yiyecek ve içecekler

Süpermarkete gittiğiniz zaman satın aldığınız yiyeceklerin hangi ülkeden geldiğini anlamak için etiketine bakın. İngiltere’de sonbaharda Yeni Zelanda elması almaya gerek yoktur, ama insanlar buna pek dikkat etmezler. Dünyanın öteki ucundan gelen bir şişe şarabı satın alırken iki kez düşünün; çok daha fazla, ama çok daha az yol kat etmiş yerel şaraplar bulabilirsiniz. Yapacağınız en iyi şey, kendi meyve ve sebzelerinizi kendi bahçenizde yetiştirmek olacaktır. Bir elma ağacı diktiğinizde hem bir sürü meyveye sahip olursunuz hem de bu ağaç atmosferdeki karbon miktarının azaltılmasına katkıda bulunur.

Et tüketimi

Et tüketimini, özellikle kırmızı et tüketimini azaltın.

Uzak ülkelerden gelen elbiseler

Satın almadan önce elbiselerin etiketlerini kontrol edin. Eğer 1000 milden daha uzak bir ülkeden gelmişse başka elbise aramaya devam edin!

Fazla ambalajlanmış ürünler

Gereksiz ambalaja sahip ürün ve hizmetlerden uzak durun. Daha fazla söze gerek var mı?

Limak -Konar Enerji Gönen’de GES yaptı

Limak-Konar Enerji Isparta Gönen’de güneş enerji santrali kuruldu. Santralin kuruluş aşaması Time Lapse Türkiye tarafından görüntülendi.

LİMAK-KONAR ENERJİ’DEN ISPARTA’YA GES SANTRALİ

Türkiye’nin en büyük şirketlerinden Limak, yenilenebilir enerji alanındaki faaliyetlerini sürdürüyor. Limak bu kapsamda Konar Enerji ortaklığıyla Isparta Gönen’de 5,7 MWP gücünde Güneş Enerjisi Santrali kurdu.

İşte Limak-Konar Enerji Isparta Gönen time lapse videosu

SANTRALİN TIME LAPSE VİDEOSUNU TIME LAPSE TÜRKİYE HAZIRLADI

Santralin kuruluş aşaması Türkiye’nin en büyük time lapse kuruluşu olan Time Lapse Türkiye tarafından görüntülendi. Projenin hava çekimlerini de yine Time Lapse Türkiye gerçekleştirdi. Elde edilen time lapse ve drone görüntüleriyle de projeyi anlatan bir video hazırlandı.

BÜYÜK PROJELER TIME LAPSE TÜRKİYE’Yİ TERCİH EDİYOR

Halen devam etmekte olan Çamlıca TV Radyo Kulesi başta olmak üzere, TOKİ Kayapark projesi, Tahincioğlu’nun tüm şantiyeleri, Türkiye’nin en büyük alt geçit projesi, Konar ve Limak Enerji’nin santralleri, Steag RES projesi, Türkiye’nin ve Avrupa’nın en büyük kanser ilacı fabrikası, Erikli-Nestle fabrikası, Türkiye’nin ilk yeşil evi ve daha onlarca projenin time lapse çekimleri Time Lapse Türkiye tarafından yapılıyor.

Sadece inşaatlar değil, diziler, enerji santralleri, gemi yapımı gibi orta-uzun süreli birçok çekimde Time Lapse Türkiye imzası bulunuyor.

Alanında Türkiye’nin en büyük kuruluşu olan Time Lapse Türkiye, uzun süreli time lapse çekimleri ve inşaat çekimlerine özel olarak kendi ürettiği Lapser sistemleri kullanıyor.

DAF Enerji, Danfoss bünyesinde

Isıtma, soğutma, motor kontrol sistemleri ve güç çözümleri alanlarında

dünya lideri Danfoss, 2015 yılında satın alım işlemlerine başladığı

DAF Enerji’yi bünyesine dahil etti

Danfoss, 2009 yılında tamamen Türk sermayesiyle kurulan ısıtma çözümleri firması DAF Enerji’nin satın alımına 2015 yılında başlamıştı. DAF Enerji, yönetim değişikliğiyle bu yıl itibariyle Danfoss bünyesine tamamen dahil edildi.

Danfoss Isıtma Çözümleri Bölge Satış Direktörü Serhan Günel; “Türkiye’de ısıtma segmenti özelinde, kat istasyonu piyasasında yüzde 70’lere yakın bir pazar payı olan DAF Enerji firmasını bünyemize katmak üzere çalışmalarımıza 2015 yılında başlamıştık. Bugün, DAF Enerji’yi bünyemize tamamen katmanın mutluluğunu yaşıyoruz.

Üretim alanı yaklaşık 4 bin m2 olan Tuzla Sanayi Sitesi’ndeki fabrikasında ısı istasyonu üretimi yapan DAF Enerji, müşterinin ihtiyacı ve talebi doğrultusunda özel üretim yapma kapasitesine sahip. DAF Enerji, ısı istasyonu, kalorimetre, sıcak ve soğuk su sayaçları gibi ürünlerin satışıyla birlikte gider paylaşım sisteminin doğru ve eksiksiz kurulumu için gerekli olan teknik desteği veriyor. Geçen sekiz sene içerisinde Türkiye’nin dört bir yanında 114 binden fazla konut, sistem tedariki konusunda DAF Enerji’yi tercih etti. Aynı zamanda sektörde, ‘Satış Sonrası Hizmetler’ ve ‘Teknik Servis ve Destek’ departmanlarında en fazla personel bulunduran öncü firmalardan biri.

Bu satın alma, ”Türkiye’nin bölgesel ısıtma dönüşümünü desteklemek için üretim ve tasarım altyapımızı geliştirmemize katkı sağlayacak. Aynı zamanda Türkiye’de bu pazara odaklanan bir Ar-Ge ve tasarım tesisimiz oldu” dedi.

Günel, ayrıca görevden ayrılan Satış Operasyonlarından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Sibel Taşdemiroğlu’na ve Genel Müdür Tayfun Başaran’a DAF Enerji bünyesindeki azimli çalışmalarından ve sağladıkları önemli katkılarından ötürü teşekkür etti. DAF Enerji Satış Müdürü görevini ise İbrahim Ayan devraldı.

DAF Enerji bünyesindeki 69 çalışan, önümüzdeki günlerde hem Ankara hem İstanbul’da Danfoss ekibine dahil olarak aynı ofiste çalışmalarına devam ediyor.

Yenilebilir enerjiye yatırımlar arttı!

Geçtiğimiz günlerde Uluslararası Enerji, Ekonomi ve Güvenlik Kongresi’nde Türkiye’de ve dünyada yenilenebilir enerji verimliliği paneli gerçekleşti. İstanbul Medeniyet Üniversite’sinde gerçekleşen panelde Özgül Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Özgül bir konuşma yaptı. Tecrübeleri ve bilgi birikimi, enerji sektöründe bir kaynak niteliği taşıyan Özgül, konuşmasında bugün dünyadaki en sıcak konulardan biri olan ve iklim tehdidi, karbon emisyonları ve dünyanın sürdürülebilirliğine olan güvenin azalmasının yenilenebilir enerjiye yapılan yatırımları arttırdığını söyledi.

Özgül konuşmasında şu bilgileri verdi:

“Düşük karbon salınımı ve teknolojinin gelişmesiyle, yenilenebilir enerji üretim maliyeti fosil yakıtlara çok yaklaşmıştır, haliye bu projelerin fizibilitesinin artması kamu ve özel yatırımlarını arttırmıştır. Günümüzde dünyadaki enerjinin %9,95’i yenilenebilir enerjiden üretilmektedir, bu trendi takiben Türkiye’de de geçtiğimiz yıllarda yenilenebilir enerjiye ciddi yatırımlar olmuştur. 2002’den bu yana 95 milyar USD yatırılmış ve 2017 yılında 6.12%’lik elektrik ihtiyacı yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilmiştir. ”

Yenilenebilir enerji geniş bir yelpazedeki doğal kaynaklardan üretiliyor. Bu kaynakların arasında en çok öne çıkan, özellikle alan işgalinin az olması, çevreye olumsuz etkilerinin diğerlerine nazaran daha az olması ve daha verimli olması sebebiyle rüzgar. Aynı zamanda Türkiye’nin yerel üretimine ve teknoloji transferine de katkı sağlıyor. Türkiye, bugün vizyon 2023 planına göre kurmayı planladığı rüzgar enerjisi kapasitesinin %35’ini halihazırda işletmeye soktu. Ayrıca 2017 hedeflerini, 6,872 MW kurulu kapasiteye ulaşarak %4lük bir sapmayla tutturdu. Bununla beraber rüzgar, ülkemizin GSYH’ye yaklaşık 2 milyar USD ve 10,000 kişiye istihdam sağlıyor.

Türkiye’de enerji sektörü henüz daha olgunlaşmasını tamamlamamış olmakla beraber, son on senede ciddi bir mesafe kat etti. Özellikle yerli ve milli enerji politikalarının revize edilmesi, düzenlemelerin güncellenmesiyle, belirlenmiş kapasitelerin daha verimli işlenmesini sağlıyor. Bu gelişmelerle YEKA projeleri gibi devasa projeler mümkün kılıyor.

Özgül, konuşmasında sektördeki düzenleyici riski, finansal risk ve elektrik fiyatı riski gibi sektörel risklere maruz kalsa da, tüm bunlar için yapıcı çözümlerin mevcut olduğunu da söyledi. Bu yapıcı çözümlerin uygulanması halinde Türkiye’nin yenilenebilir enerji sektöründe büyük oyunculardan olmasının kaçınılmaz olduğunun da altını çizdi.

Dicle Elektrik Güneydoğulu 2.800 Çocuğu Enerji Tiyatrosunda Buluşturdu

Hizmet bölgesinde yaşayan halkı enerji verimliliği hakkında bilinçlendirmek amacıyla yıl boyunca çeşitli projeler gerçekleştiren Dicle Elektrik, bu kez çocukları özel bir tiyatro projesiyle buluşturdu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Enerji Verimliliği Derneği tarafından hayata geçirilen ve bugüne dek Türkiye genelinde 25 binden fazla öğrenciyle buluşan “Enerji Çocuk Naz ve Arkadaşları” adlı gösteri Dicle Elektrik sponsorluğunda sahnelendi. Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Batman, Siirt ve Şırnak’ta 5 günde gerçekleştirilen 11 ayrı gösteriyi 2 bin 800 öğrenci izledi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın desteği ile Enerji Verimliliği Derneği tarafından üç yıl önce başlatılan Enerji Çocuk projesinin faaliyetlerinden bir olan “Enerji Çocuk Naz ve Arkadaşları” evde uygulamamız gereken, enerji verimliliğine katkı sağlayacak bazı konuları eğlenceli bir dille ve oyunlarla anlatıyor. 81 ilde “Tasarrufla Hayat, Daha Güzel Hayat” vurgusu ile çocuklara ulaşan oyunda enerji kaynakları tanıtılarak, tasarrufun önemine değiniliyor.

Enerjinin verimli kullanılmasının ülkenin ve ekonominin geleceğine önemli katkılarda bulunacağını belirten Dicle Elektrik Dağıtım Genel Müdürü Murat Karagüzel şunları söyledi: “Çocuklarımızın enerjiyi bilinçli tüketme konusunda erken yaşlarda eğitilmesi hem gelecek nesillerin daha bilinçli yaşamasının yolunu açıyor hem de çocuklar anne-babaları üzerinde önemli bir denetim vazifesi görüyor. Enerjinin bilinçli olarak kullanılmasını sağlamak için bölge halkına verimliliğin ve tasarrufun önemini her fırsatta anlatmaya çalışıyoruz. Bu kapsamda, enerji verimliliği hakkındaki projeleriyle öne çıkan Enerji Verimliliği Derneği’nin “Enerji Çocuk Naz ve Arkadaşları” tiyatrosuna sponsor olarak hizmet bölgemizde 2 bin 800 çocuğumuza ulaştık. Çocukların katılımı ve oyunu keyifle izlemeleri faydalı bir projeyi hayata geçirdiğimizi bize gösterdi. Çocuk ve gençleri bilinçlendirmek, milli enerjimizin geleceği için son derece önemli.”

Türkiye’nin gözbebeği ASELSAN’da ikincil halk arz başlıyor

ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Prof. Dr. Haluk Görgün, şirketin ikincil halka arzı ile ilgili bilgilendirme toplantısında, dünya savunma sanayinin liderlerinden Türkiye’nin gözbebeği ASELSAN’ın; milletin hayali bir savunma ve teknoloji şirketi olarak ülke ekonomisine yaptığı katkıları dile getirdi.

Özgün ve milli teknolojisiyle savunmadan sivil alanlara kadar ürünler geliştiren ASELSAN’ın şirket profili hakkında bilgiler paylaşan Görgün, “2017 yıl sonu itibarıyla net karını 1 milyar 388 milyon TL’ye ulaştıran ASELSAN’ın 2022 yılına kadar imzalanmış 7 milyar 500 milyon ABD doları tutarında sözleşmesi bulunmaktadır. 2017 yılında 784 milyon TL ihracat gerçekleştirdik ve çok kısa bir süre içinde çok daha yüksek rakamlara ulaşabileceğimize inanıyoruz. Gelecek 5 yıl içinde 1 milyar dolarlık ihracat rakamına ulaşmayı hedefliyoruz. Ciromuzun yüzde 7’sini Ar-Ge’ye ayırarak en yüksek Ar-Ge harcaması yapan Türk şirketi konumundayız. Halka arzdan sağlanacak gelirin de yüzde 40’la en büyük payını yenilikçi teknolojilere ayıracağız” dedi.

ASELSAN, 1 milyar TL olan ödenmiş sermayesini 1 milyar 140 milyon TL’ye çıkarmak üzere toplam 140 milyon TL nominal değerli paylarını, mevcut ana ortağın yeni pay alım hakkını (rüçhan hakkını) kısıtlamak suretiyle halka arz ederek bedelli sermaye artırımı yapacak. Yüzde 84,58’i Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı’na ait olan ASELSAN’ın halihazırda yüzde 15,3 olan halka açıklık oranının bu bedelli sermaye artışı sonrası yüzde 25,70’e çıkarılması hedefleniyor. Yeni paylar, bir lotu (1 lira nominal) 21,35-26,0 lira fiyat aralığında talep toplanmak suretiyle halka arz edilecek. Ortalama fiyat 23,68 liradır.