Türkiye, dünya toryum rezervlerinin neredeyse yarısına sahip olan, stratejik anlamda enerji bağımsızlığını kazanabilecek ender ülkelerden biri olarak öne çıkıyor. Eskişehir, Sivrihisar ve çevresinde yoğunlaşan bu zenginlik, Türkiye’yi enerji kaynaklı küresel güç savaşlarının merkezine yerleştirmiş durumdadır.
“Türkiye’nin toryum yatakları, enerji devriminin anahtarı” diyen Prof. Dr. Engin Arık’ın 30 Kasım 2007’de hayatını kaybettiği uçak kazası, toryumun ne kadar kritik ve tehlikeli bir mesele haline geldiğini gözler önüne seriyor. Arık’ın, Türkiye’de bir proton hızlandırıcı merkezinin kurulmasıyla ilgili yürüttüğü çalışmalar, bugün hâlâ geleceğe ışık tutuyor.
Toryumun Gücü ve Küresel Dengeler
Toryum, 1 tonuyla 1 milyon ton petrol enerjisine denk gelen çevreci ve güvenli bir enerji kaynağıdır. Uranyuma kıyasla daha az atık üretmesi ve nükleer silah yapımında kullanılamaması, onu “stratejik silahsızlanmış enerji” olarak tanımlıyor. Ancak işin perde arkasında büyük bir kavga var.
Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere Batılı güçler, Türkiye’nin toryum rezervleri üzerinde etkili olabilmek için uzun süredir farklı senaryolar devreye sokuyor. Ekonomik baskılar, bölgesel istikrarsızlık projeleri ve enerji kartellerinin yönlendirdiği hamleler, Türkiye’nin bu stratejik potansiyelini hayata geçirmesini bilinçli şekilde geciktiren unsurlar arasında yer alıyor. Hatta küstahça, Ukrayna devlet başkanından istenen enerji tavizlerinin benzerleri Türkiye’den açıkça talep edilmemiş olsa da, perde arkasında enerji kaynaklarımızı gasp etmeye yönelik çeşitli planlar adım adım uygulanmaktadır. Bu nedenle dikkatli olmak ve kurulan oyunlara karşı her alanda güçlü ve hazırlıklı durmak, artık bir tercih değil, zorunluluktur.
Mezhep Tartışmaları ve Kaos Mühendisliği
Türkiye’nin enerji bağımsızlığını kazanması, küresel enerji dengelerini kökünden değiştirecek. Bu durumun farkında olan bazı küresel aktörler, ülkemizde mezhep tartışmalarını kaşıyarak içeride kaos çıkarmayı hedefliyor. Son yıllarda artan mezhepsel ayrışma söylemleri, sadece bir tesadüf değil. Enerji kaynaklarımızı kullanarak ekonomik bağımsızlığımızı sağlamak istediğimiz her dönemde, içerideki huzurun bozulması için benzer hamlelerin yapıldığı tarihten biliniyor.
Amerikan destekli STK’lar, düşünce kuruluşları ve medya organları üzerinden yürütülen bu politikalar, hem toryum projelerini geciktirmek hem de ülkenin sosyal dokusunu zedelemek için kurgulandı. Bölgede çıkan karışıklıkların Türkiye’ye sıçraması, toryum sahalarının güvenliğini de tehdit eder hale getirdi.
Türkiye’nin Enerji Bağımsızlık Adımı ve Gelecek Vizyonu
Toryum enerji projelerinde son on yılda hızlanan Ar-Ge çalışmaları, devlet destekli yeni yatırımlar ve savunma sanayi ile entegre enerji stratejileri, Türkiye’nin bu alanda lider ülke olmasının önünü açıyor. Avrupa enerji krizinde çözüm ararken, toryuma bağımlı hale gelecek ülkeler için Türkiye yeni bir enerji üssü olabilir.
Fakat dış müdahalelere ve içerideki provokasyonlara karşı dikkatli ve bilinçli olunması şarttır. Toryum rezervlerimiz yalnızca bir enerji kaynağı değil, aynı zamanda Türkiye’nin geleceğini belirleyecek bir güç unsuru olarak biliniyor. Bu potansiyeli korumak ve kullanmak, stratejik önemde bir milli meseledir.
Dünya Toryum Rezervlerinin Dağılımı
Dünyada en fazla toryum rezervi Hindistan, Brezilya ve Türkiye’dedir. Ancak rezerv büyüklüğü ve erişilebilirlik açısından öne çıkan ülke Türkiye olarak kabul edilir. Dünya toryum rezervlerinin yaklaşık %20 ila %40’ının Türkiye’de bulunduğu tahmin edilmektedir. Özellikle Eskişehir-Sivrihisar, Kızılcaören ve çevresindeki yataklar oldukça zengindir.
Hindistan ise toryumu, özellikle monazit kumları şeklinde kıyı bölgelerinde barındırır ve büyük bir enerji stratejisinin parçası haline getirmiştir.
Kısaca:
Türkiye (Sivrihisar, Eskişehir)
Hindistan (Kerala, Tamil Nadu kıyıları)
Brezilya (Minas Gerais)
İşte dünyadaki toryum rezervlerinin detaylı dağılımı:

Türkiye’nin Durumu:
Eskişehir-Sivrihisar-Kızılcaören bölgesi en önemli sahadır.
Türkiye, işletilebilir rezervler açısından en verimli toryum kaynaklarına sahip ülkelerden biridir.
Gerçek potansiyelin açıklanan rakamların çok üzerinde olduğu, ancak stratejik sebeplerle tam paylaşılmadığı da değerlendiriliyor.
Not: Rakamlar USGS (Amerikan Jeoloji Araştırmaları Kurumu) ve IAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı) raporlarından alınmıştır. Türkiye’nin rezervleri konusunda yerli ve milli olan gizli kaynaklarımız daha yüksek rakamlar öne sürüyor.