Ana SayfaKÖŞE YAZARLARITekstil diye bir pazar vardı

Tekstil diye bir pazar vardı

Eskiden tekstil denince Türkiye önemli bir yer sahibiydi. Dünyada ürettiği pamuğu ipliğe, ipliği kumaşa, kumaşı boyayıp ürüne, ürünü ihracata gönderen entegre bir pazara sahipti. Tabi ki bu pazar ihracat geliri ile ülke ekonomisinde önemli bir paya sahipti. Peki şimdi ne oldu da benim kalemime düştü diyeceksiniz, anlatayım…

Eskiden pamuk işçilerimiz vardı; hasat zamanı ailece tarlalara gelir pamuk toplarlardı. Urfa’dan Adana’ya, Hatay Kahramanmaraş’tan İçel’e, Bursa Balıkesir’den Çanakkale’ye, Muğla’dan Aydın’a gelirlerdi, bereket vardı iş vardı en kaliteli pamuklar yetiştirdi binlerce insan ekmek yer para kazanırdı, toplanan pamuklar işlenir iplik olur dokunur kumaş olurdu kesilir biçilir ürün olur ihraç edilir ülkeye para girerdi. Ya şimdi ne oluyor; tarlada çürüyor, kullanılan gübreler ilaçlar olmadan verim alınamıyor, o güzelim organik topraklar öldürülüyor, ürün öldürülüyor, geleceğimiz ölüyor, yazık ki ne yazık ne zaman bunun farkına varacağız bu toprak bitip çorak olunca mı üreteceğimiz pamuk kalmayınca mı.?

Bu kaz dağının gözüken kısmı sadece tarım alanlarımızı bitirmekle kalmıyoruz geleceğe hainlik yapıyoruz çok arayacağız çok, iş işten geçmeden özümüze dönelim kendi tohumumuzdan ilaçsız ürünlere organik gübrelere; yoksa ilerde rüyamızda görüceğiz sadece pamuğu bir hayal olarak.

Sümerbank’ımız vardı; kendi basmaları, kendine has desenleri, boyaları vardı. Yerli malıydı, geniş bir ürün yelpazesi, üretimi, ihracatı vardı, gururumuzdu. Dünya güzelleri elbiselerini onun kumaşlarından yapılan kıyafetlerle temsil ederdi yok oldu yazık oldu yerli milli gururumuz kayboldu gitti.

Laleli piyasası diye bir pazar vardı hala var can çekişiyor milyonlarca dolar para döndüren bir çarktı milyonlarca ürünün satıldığı binlerce insanın ekmek yendiği ekonomiye can suyu olan bir pazardı ölmedi ama yaşayacak gibi de değil sonu hayır olsun.

Merter vardı tekstil denince akla gelen büyük fabrikaların olduğu modaya şekil veren altında Zeytinburnu’ndan Bayrampaşa’ya Beylikdüzü’nden Çorlu’ya iş veren patrondu şimdi can çekişiyor kan ağlıyor .

Ege Akdeniz sahilleri vardi Kapalı Çarşı vardi kendi kumaşlarımızdan kendi marka modellerinizden ürünler satılırdı şimdi taklitçi oldu hepsi esnaf demeye bin şahit insanlarla doldu turisti döven aşağılayan günü kurtaran kazıklayan bir yapıya devroldu tekstille beraber turizmi de öldürdük kısacası hayırlısı olsun.

Dedim ya tekstil diye bir pazar vardı.

Yakında kalmayacak eğer böyle giderse. Buna dur demek lazım geldi geçiyor bile sadece tekstil ölmüyor topraklarımız ölüyor pamuğumuz ölüyor emekler ölüyor insanlar işsiz kalıyor ihracat ölüyor ülkemizin geliri düşüyor karanlık günlere gidiyoruz fark etmiyoruz belki bugün ama yarın bıçak kemiğe dayanınca anlayacağız olanları biz yazıyoruz görüyoruz çünkü at gözlüğü ile bakmıyoruz.

Biz olmalıyız gene eski günlerdeki gibi kendi organik ürünlerimizle kendi markalarımızla kendi yolumuzda yürümeliyiz özümüze dönmeliyiz dışarıdan gelen iplikle kumaşla birilerinin markalarını taklit ederek ya da dünya markalarına fasonculuk yaparak ancak hizmetkar oluruz kullanılırız paramız dışarıya gider geleceğimiz yok olur büyük firmalarımız bir bir batar yabancı sermayenin eline geçer onlar kazanır biz kaybederiz yılların emeği boşa gider gitmesin kaybeden değil kazanan biz olalım.

Bir zamanlar diye başlayan kötü hikâyelerimiz olmaması dileğiyle tekstilimize sahip çıkalım yerli malı giyelim yerli malı üretelim yerli malı satalım.

Kalın sağlıcakla güzel günlere.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

spot_img

BUNLARI DA OKUYUN