EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, ‘Doğal Gaz Kombine Çevrim Santrallerinde Risk Yönetimi Çalıştayı’na katıldı.
Türkiye elektrik piyasasının gerek niteliği gerekse büyüklüğü bakımından geçtiğimiz yıllarda önemli gelişme gösterdiğini belirterek konuşmasına başlayan EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, “Bundan 15 yıl önce piyasada var olmak için uzun dönemli anlaşma yapmak konusunda rekabet ediliyordu. Bugün ise piyasa içinde daha fazla pay almak için bir rekabet var. Piyasa içinde rekabet, uzun vadeli bakış açısının yanı sıra operasyonel konuların da daha dikkatle yönetilmesini gerektiriyor. Bu anlamda risk yönetimi, elektrik piyasalarımızda daha fazla konuşulmaya, tartışılmaya ve uygulanmaya başladı. Ve biz Kurum olarak bu durumdan fazlasıyla memnunuz. Piyasalar için önemli olan risklerin yönetilmesi ve olası yeni risklerin öngörülebilmesidir. Kaçınılması gereken ise riskler değil belirsizliklerdir. Risk piyasaya dinamizm sağlar. Gelecekteki büyük tehlikelere karşı piyasaları uyarır. Bu bağlamda bize düşen görev şeffaf, istikrarlı ve sürdürülebilir piyasa altyapısının hukuki temellerinin kurulmasıdır. Bu temeller üzerinde rekabetin tesis edilmesi, korunması ve geliştirilmesidir” diyerek bu konuda ciddi projeleri uygulamaya koyduklarını söyledi.
Yılmaz, “2015 Yılı sonu itibariyle ülkemizdeki doğalgaz yakıtlı termik santrallerin kurulu güçleri toplamı 21 bin 225 MW olup, toplam kurulu güçteki payı % 29 seviyesindedir. 2015 yılında elektrik üretimimizin yaklaşık % 38’ini bu kapasiteden sağladık. Bu oranın daha 5-6 yıl önce % 50’ler mertebesinde olduğunu hatırladığımızda, uzun yıllardan beri ifade edilen bir enerji politikası hedefinin gerçekleştirilmesinde önemli mesafe alındığını söyleyebiliriz. Santral işletmeciliğinin daha kolay olması gibi avantajlara sahiptir. Bu avantajlar sebebi ile de özellikle elektrik ihtiyacının hızla karşılanması gereken zamanlarda daha çok tercih edilmektedir. Ancak doğalgaz kombine çevrim santralleri; yüksek yakıt maliyetleri ve ithal bağımlılığı nedeniyle, genel yapı içerisindeki kaynak kullanımında dengeli ve dikkatli olmayı da gerektirmektedir. Açıkçası yenilenebilir enerji üretiminin yanı sıra yerli kömür kaynaklarımızın da daha etkin değerlendirilmesiyle birlikte doğal gaz santralleri daha fazla rekabet etmek durumunda kalabilecektir. Tabii bu noktada unutulmaması gereken doğal gaz santrallerinin bu durumunun ülkemize özgü olmadığıdır. Çünkü Avrupa’da da doğal gaz santrallerinin rekabet etmekte güçlük çektiğini görmekteyiz. Doğal gaz piyasasının daha rekabetçi bir yapıya kavuşturulması, doğal gaz santrallerinin geleceği açısından da büyük önem taşıyor” diyerek EPDK olarak üzerimize düşen görevi en iyi şekilde yerine getirme azminde olduklarını belirtti.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu olarak risklerin asgariye indiği ve bu sayede güçlü şirketlerin yer aldığı güçlü bir elektrik piyasası tesis etmek için yoğun bir mesai harcıyoruz diyerek konuşmasına devam eden Yılmaz, “Kurumumuzun gerek ikincil mevzuatı, gerek elektrik ve doğal gaz dağıtım şirketlerine yönelik riskleri minimize eden uzun vadeli tarifelendirme metodolojisinde ortaya koyduğu kararlar, öngörülebilir bir piyasa yapısı için başarılı örnekler teşkil etmiştir. Ancak özel sektörümüzün piyasa işleyişi konusunda sadece düzenleyici uygulamalara odaklanmadan, başta fiyatlardan ve finansman boyutunda yaşanacak risklerden en az etkilenme konusunda çok önemli sorumlulukları bulunuyor. Ve bu sorumlulukları yerine getirmeden her şeyi enerji yönetiminden beklemek de doğru değil. Gerekli sorumlulukları üstlenerek; riskler ile getiriler arasında bir denge tutturabilenlerin piyasada varlığını sağlıklı bir şekilde sürdüreceğine inanıyorum. TENVA tarafından hazırlanan ve bugün kamuoyu ile paylaşılan “Doğal Gaz Kombine Çevrim Santrallerinde Risk Yönetimi” raporu sektörümüz için çok değerli bir çalışmadır. Raporun doğal gaz kombine çevrim santrallerindeki riskler bölümünde “bürokratik ve düzenleyici riskler” şeklinde özel bir başlık açıldığını görüyoruz. Yatırımların hayata geçirilmesinde bürokratik sebeplerden kaynaklanabilecek gecikmelerin, yatırımcı planlarının gerçekle uyuşmama riskini arttırdığı ve bunun da projelerin istenilenleri verememesine sebep olabildiği belirtilmiş. Bu vesile ile bir kez daha vurgulamak isterim ki EPDK olarak bu riskleri en aza indirmek ve yatırımcımızın önünü açmak için çalışıyoruz. Bunu yaparken hem yeni enerji yönetimi ile eşgüdüm içerisinde faaliyetlerimizi sürdürüyor hem de sektörle yakın temas içinde olmaya gayret ediyoruz. Hem enerji yönetimimizle hem sektörle ortak regülasyon aklını geliştirmeye çalışıyoruz” dedi.