Sevgili Enerji Dünyası okurları; bu sayımızda sizlere hepimizin bildiği ama arka planında ne tür oyunların, atraksiyonların, siyasi ve ekonomik ilişkilerin olduğu meçhul bulunan petrol ve doğalgazla ilgili konuları kaleme almaya çalışacağım. Eminim ki! Türkiye’nin dünden bugüne petrol gerçeğiyle ilgili sizlerle paylaşacağım bilgi ve olaylar ilginizi çekecektir.
DEVLETLERİN SINIRLARI PETROL İLE BELİRLENMİŞTİR
Petrol ve doğalgaz günümüz yaşamının en vazgeçilmez parçası olmaya devam etmektedir. Petrol uzun yıllardır süre gelen enerji alanındaki hâkimiyetlerini sürdürmekte ve yakın gelecekte de sürdürmeye devam edeceği kesin olarak gözükmektedir. Osmanlı imparatorluğunun bitişiyle başlayan süreçte ve 1. Dünya Savaşı sonrası, devletlerin sınırlarının belirlenmesinde bile en temel belirleyici değer “petrol olmuştur. O yıllarda temelleri atılan enerji ekonomisinde günümüzde bile “petrol hakimiyeti” tartışmasız devam etmektedir.
Türkiye kuruluşundan bu yana petrolde ve son çeyrek yüzyılda kullanımı gittikçe artan doğalgazda maalesef kendi kendine yeterlik boyutunu bir türlü kazanamamıştır. Petrolle ilgili milli şirketimiz TPAO üretim kapasitesi olarak, ülke tüketimini karşılamada hiçbir zaman % 20’leri aşamamıştır. Özellikle 1950’lerden sonra dış ticaret açıklarının ana parametresi petrole olan bağımlılık olmuş son çeyrek yüzyılda ise buna doğalgaz da eklenmiştir.
TÜRKİYE PETROL KONUSUNDA BAĞIMSIZ HAREKET EDEMEMİŞTİR
Türkiye petrol konusunda 2000’li yıllara kadar, pek de bağımsız hareket edememiş ve petrol arama ve sondaj stratejisinde çok uluslu petrol şirketlerinin dışsal baskısına boyun eğmek zorunda kalmıştır. Bu şirketlerin, piyasa, plan ve projeksiyonlarında Türkiye’nin petrol tüketimi hep büyük bir alan teşkil etmiş olup, ülkedeki petrol üretimi bu denklemde hep “belirlenmiş sabit bir miktar”dan öteye geçirtilmemiştir. Durumun böyle devam etmesi içinde; uluslararası petrol şirketlerince her türlü “lobi” faaliyeti gerek ekonomik gerek yasal ve gerekse de gayri meşru şekilde durmaksızın süre gelmiş ve amacına da ulaşmıştır.
TÜRKLER DIŞA BAĞIMLI OLMAYA MECBUR EDİLMİŞTİR
Bir ülke için en hayati ve stratejik ihtiyaç olan petrol konusunda ülkemiz; akla gelen her tür ulusal ve uluslararası atraksiyonlarla “dışa bağımlı” olmaya maalesef ki mecbur kalmıştır. Türkiye’de yıllarca aynı petrol yasası uygulana gelmiş ve bu yasanın değişmesi konusunda hükümetler ve siyasi-bürokratik iradeler hiçbir şey yapamamış ya da yapma isteği her türlü engelleme enstrümanları kullanılarak engellenmiştir.
TÜRKİYE DE PETROL ARAMA VE ÇIKARMA ÇABALARINA ENGEL OLMAYA ÇALIŞTILAR
Çünkü 2013 yılının Mayıs ayının son haftası yapılan meclis görüşmelerinde petrol ile ilgili yasa değişikliğine taraf olanların kimi medya veya siyasi grup tarafından neredeyse, “Amerikan uşaklığı ve vatana ihanet” suçlaması ile muhatap olmaları, bu alandaki global “ekonomik tetikçilerin” ne derece etkin olduğunu göstermektedir.
29 MAYIS 2013 GECESİ PETROL UMUDUMUZU GERÇEKLEŞTİRECEK FİTİL TBMM’DE ATEŞLENDİ
Ama tüm bunlara rağmen 29 Mayıs 2013 gecesi her tür engelleme ve lobi faaliyetlerine rağmen çıkan petrol yasası ülkemizde petrol arama ve sondajı için çok ciddi bir süreci başlattı. 2002 yılından bu yana ekonomideki dışa ve dış ekonomik organizasyonlara bağımlılık azaldıkça petrol konusunda da “milli refleks ve inisiyatif” artmış ve TPAO’nun bütçesi birkaç kat artırılmıştır. Bu bağlamda da yeni arama ve bunun sonucu açılan kuyu sayısında çok ciddi artış ortaya çıkmıştır.