Altın, çok eski çağlardan bu yana sahip olduğu temel işlevleriyle en gözde metallerden birisi olmuştur.
Altının bu önemli işlevlerini, ziynet eşyası olarak kullanımı, servet biriktirme ve değişim aracı oluşu, kolay işlenebilme özelliği, dayanıklılığı ve pek çok endüstri dalında (elektronik, uzay ve havacılık teknolojisi, tıp, dişçilik, dekorasyon ve mühendislik sektörlerinde) yaygın kullanımı teşkil etmektedir. Dünyada üretilen altının %60’ı mücevher, %15’i altın para, %11’i elektronik, %5 dişçilik, %3 madalya ve %6’sı da diğer sanayilerde kullanılmaktadır.
Dünya toplam işletilebilir altın rezervi 49.000 tondur. Rezervin %65′i dünya altın üretiminde ilk sıralarda yer alan Çin, G. Afrika, ABD, Avustralya ve Endonezya arasında paylaşılmaktadır. Dünya altın üretimi 2.700 ton civarında (2007) olup bu üretimin %46′sı bu beş ülkede yapılmaktadır.
Ülkemizde bilinen ve arama çalışmaları süren altın yatakları Ege, Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerinde yoğunlaşmaktadır. Halen üretime hazır olan altın yataklarımızda 1 tonda 1,2 gr ile 12,65 gr arasında değişen miktarlarda altın bulunmaktadır. Buna göre işletilebilir altın rezervimiz metal bazında toplam 840 tondur. Jeolojik yapısı ve dünyadaki altın oluşum modellerine dayanılarak yapılan hesaplamaya göre Türkiye altın potansiyelinin 6.500 ton olduğu ve bu rezervle de dünyanın ikinci ülkesi haline gelebileceği tahmin edilmektedir.
Halen ülkemizde, İzmir/Bergama-Ovacık, Balıkesir/Havran, Gümüşhane/Mastra, Manisa/Salihli-Sart ve Uşak/Eşme-Kışladağ’daki Altın İşletmelerinde altın üretimi yapılmaktadır.Tablo : Türkiye Altın Üretimi
Altın Üretim Miktarı(ton)*
2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012
5,39 5,00 5,00 8,04 9,92 11,12 14,45 16,40 24,50 29,38* (metal olarak)
Ülkemiz dünya altın talebinde beşinci sırada yer almaktadır. 2008 yılına kadar yılda 200 tondan fazla altın ithal edilmekte, bunun tahmini olarak yarısına yakın bir kısmı işlendikten sonra mücevherat biçiminde ihraç edilmektedir. Ülkemiz, altın takı üretiminde Hindistan’ın ardından ikinci sırada yer almaktadır. Türkiye’nin altın ithalatı 2007 yılında 231 ton, 2008 yılında 166 ton, 2009 yılında 37 ton ve 2010 yılında da 42 ton, 2011 yılında 79,7 ton ve 2012 yılında 157,63 ton olarak gerçekleşmiştir. Altın fiyatlarının 2009 ve 2010 yıllarında aşırı derecede yükselmesi nedeniyle altın ithalatında önemli miktarda azalma olmuş ve ihtiyaç yurtiçinden “yastık altı altın” olarak tabir edilen hurda kullanımından karşılanmıştır.
Kamuoyunda altın arama ve işletme faaliyetlerine karşı, özellikle siyanür kullanımına ilişkin bir hassasiyet bulunmaktadır. Ancak, günümüzde altın madenciliğinde siyanür, arama aşamalarının hiçbir kademesinde kullanılmamaktadır. Kömür, bakır, demir, bor, v.s. madenler nasıl aranıyorsa altın da benzer yöntemlerle aranmaktadır. Altın madenciliğinde siyanür, ocaktan çıkartılan tuvönan cevherden metal altının kazanımı aşamasında ve ÇED izinleri kapsamında her türlü güvenlik tedbirleri alınarak yapılmış olan kapalı tesislerde kullanılmaktadır. Bu nedenle kullanılan siyanürün doğa ve insanla teması olmamaktadır. Bu güne kadar altın madeni işletmeciliğinde insan ve canlı varlığı açısından tehlikeli bir durumla karşılaşılmamıştır.
Dünyada yılda yaklaşık 1,5 milyon ton siyanür tüketilmektedir. Bunun %18’i (270.000 ton) madencilik sektöründe, geri kalan %82’si ise tekstil, sentetik kumaş, naylon, kauçuk, oto lastiği, metal işleme-çelik sertleştirme elektro kaplama, galvanizleme, kuyumculuk ve mücevherat, ilaç sanayi, haşere ve böcek zararlıları ile mücadelede, çivit imali, optik parlatıcılar ve fotoğrafçılıkta kullanılmaktadır. Dünyadaki altın üretiminin %85’i de siyanürlü yöntem ile yapılmaktadır. Türkiye’de ise yılda 300.000 ton siyanür sanayide kullanılmakta olup bunun sadece %1’lik kısmı altın madenciliğinde kullanılmaktadır.