10’uncu Boğaziçi Zirvesi kapsamında düzenlenen “Nükleer enerjide uluslararası işbirliği” konulu panelde konuşan Akkuyu Nükleer Güç Santrali Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Anton Dedusenko, nükleer santralin Türkiye’yi enerjide dışa bağımlıktan kurtaracağını söyledi. İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beril Tuğrul da Türkiye’nin mevcut kaynakları ile petrol ihtiyacının sadece yüzde 8’i ile doğalgaz ihtiyacının yüzde 2’sinin ancak karşılayabildiğine dikkat çekerek “Enerjideki bu dışa bağımlılık nükleer santrali öne çıkarıyor.” dedi.
Panelin ardından Gazeteci-Yazar Ferhat Yıldırım ile görüşen İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beril Tuğrul, Nükleer Enerji ve Türkiye’nin dışa bağımlılıktan kurtulmasıyla alakalı bilgiler verdi.
10’uncu Boğaziçi Zirvesi’nde düzenlenen “Nükleer enerjide uluslararası işbirliği” konulu panelde konuşan Akkuyu Nükleer Güç Santrali Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Anton Dedusenko, nükleer enerjinin Türkiye’yi enerji bağımsızlığına kavuşturacağını söyledi. Halihazırda Türkiye’nin çevre ülkelerden enerji kaynakları ithal ettiğini hatırlatan Dedusenko, nükleer santralin devreye girmesi ile Türkiye’nin enerji arzına başlayabileceğini dile getirdi.
“Finlandiya’da da nükleer enerji ile ilgili benzer bir süreç yaşanıyor. Orada nükleer enerji ekonomiye can katıyor.” diyen Dedusenko, nükleer enerji santralinin aynı zamanda çok büyük sorumluluk olduğuna, eş zamanlı olarak mevzuat, eğitim ve altyapı çalışmaları yapılması gerekliliğine dikkat çekti. Dedusenko, “Türkiye bunu yapıyor ancak devlet bu konuya kendini adamalı ve çalışmalar ulusal bir program çerçevesinde devam etmeli. Türkiye nükleeri tercih ederek doğru bir yolu seçmiş oldu.” şeklinde konuştu.
“50 MİLYAR DOLARLIK ETKİSİ VAR”
Nükleer santrallerin sosyal etkileri de olduğuna dikkat çeken Dedusenko, “Santral işletmeye alındıktan sonra 60 yıllık bir süre boyunca faaliyette olacak. Santralin dolaylı ve dolaysız olarak 50 milyar dolarlık bir etkisi olacak. Ayrıca 5 ile 10 bin kişi arasında bir istihdam söz konusu olacak. Yani santral kısa vadede bölgeyi geliştirecek. Öte yandan komşu şehirlerin altyapılarını geliştirecek. Akkuyu Nükleer santrali tek nükleer santral de olmayacak Türkiye için. 2 tane daha yapılması planlanıyor ama Akkuyu türünün ilk örneği olacak bir proje.” dedi.
“DIŞA BAĞIMLI OLMAK NÜKLEER SANTRALİ ÖN PLANA ÇIKARIYOR”
İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beril Tuğrul da Türkiye’nin mevcut kaynakları ile petrol ihtiyacının sadece yüzde 8’i ile doğalgaz ihtiyacının yüzde 2’sinin ancak karşılayabildiğine dikkat çekerek “Enerjideki bu dışa bağımlılık nükleer santrali öne çıkarıyor.” dedi. Türkiye’nin en çok elektriğe ihtiyaç duyan ağır sanayi sektörüne öncelik verdiğine işaret eden Tuğrul, “Bu öncelik de nükleer enerjiyi işaret ediyor. Bu nedenle arka arkaya diğer nükleer santraller de devreye girmeli.” şeklinde düşüncelerini açıkladı.
“NÜKLEER ENERJİ MÜHENDİSLİĞİNİ TERCİH EDEN ÖĞRENCİLER ARTACAK”
Hacettepe Üniversitesi Nükleer Enerji Mühendisliği Bölüm Başkan Yardımcısı Dr. Erol Çubukçu da santralin devreye girmesinden sonra nükleer enerji mühendisliği bölümünü tercih eden daha çok öğrenci olacağını öngördüklerini söyledi. Çubukçu, “Nükleer enerji mühendisliği şu an çok tercih edilen bir bölüm değil çünkü iş sahası az. Ama tercih edilirliği ilk santral açıldıktan sonra biraz daha artar. Öğrencilerin sürece dahil olması için bu projelerin topluma inandırıcı bir şekilde sunulması lazım. Yoksa öğrenciler bu sürece dahil olmaz.” dedi.
“NÜKLEER SANTRALLERDE GÜVENLİK, EMNİYET VE GÜVENCE ÖN PLANDADIR”
İstanbul Teknik Üniversitesi Enerji Enstitüsü Öğretim Üyesi Dr. Senem Şentürk Lüle de konunun güvenlik tarafına dikkat çekti. Nükleer santrallerde “Güvenlik- Emniyet- Güvence” üçlüsünün mutlaka sağlanması gerektiğini söyleyen Lüle Nükleer Düzenleme Kurumu’nun etkinliğinin artırılması gerektiğini belirtti. Lüle; özellikle nükleer atık konusunda ulusal bir strateji çizilmesi gerektiğini de vurguladı.