Sevgili kardeşim, komşum ve çocukluk arkadaşım olan değerli dostum Ediz Çanakçı’nın evinin bahçesinde zaman yolculuğunu anımsatacak şekilde bir sohbete başladık.
Çocukluğumuzdan ve bir ömür geçirdiğimiz Basınköy ile alakalı geçmiş zamanları andık.
Sohbetimiz kahve eşliğinde öyle keyifli idi ki vaktin nasıl geçtiğini anlamamışız.
Fakat gecenin bende iz bırakan en önemli konusu sadeleşmek idi.
Bende geceden nasiplenerek yeni köşe yazımın temasını sadeleşmek olarak o anda belirledim.
Unutmadan sevgili Ediz; şair, felsefeci ve müzikolog, kitap analisti olan binlerce kitap okumuş bir düşünür, yazar çizer…
On parmağında on marifet olduğu gibi biz kendisini ayaklı kütüphane olarak tanırız, biliriz, severiz, sözlerine de ayrıca özel bir itibar ederiz.
Kendisi yaşanmışlıklardan çıkardığı başlıklar ile başladı hayatı sıralamaya ama ne sıralama kendisi tabiri caiz ise sıralamadı tek tek sıraya dizdi…
Her dizmede bir ders…
Her dizide bir kıyas…
Her dizede ise hayat vardı…
Çokluk bir zehir gibidir ve her şeyin fazlası zarardır, ziyandır, kirliliktir, zalimliktir.
Bu zehiri 40’lı yaşlara geldiğimizde fark ederek geçmişte yaptığımız hatalardan eminim ki benim gibi sizlerde pişmanlık duyuyorsunuzdur.
Eminim hayatın bir muhasebeden bir gelir gider, kazanç ve kaybedişten ibaret olduğunu biliyorsunuz. Ve bu vesileyle geçen ömür ile iyisi ve kötüsüyle tüm yaşanmışlıklar bizim öğretmenimiz olmuştur.
Dinimiz…!
En hassas noktamızdır. Yüzde 95’i Müslüman olan bir ülkede yaşıyoruz. Fakat ne yazık ki! rehberimiz olan Kuran-ı Kerim’i okumadan ve anlamadan birilerinin anlattıklarıyla yaşama düşüncesizce devam ettik ve etmeye de tüm hızla kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Kuran-ı Kerim’de yazmayan hiçbir şeyin doğruluğuna kesin doğrudur demek doğru değildir. Doğru olmayan şeye doğru demek ne kadar yanlış bir düşünceyse; doğruluğu ispatlanmamış bir söze, bir rivayete doğru demekte o denli hatalı bir durumdur. Birisi dinimizle alakalı bir durumu anlattığında onun yanlış ve doğru olduğunu ancak Kuran-ı Kerim vasıtasıyla öğrenebiliriz.
İlk emir nedir?
Kuran-ı Kerim’in ilk emri ‘OKU’dur…
Okumadan, bilmeden, cahilce her şeye doğrudur demek yanlıştır…
İkra süresi birinci ayet oku diye başlarken, biz dinleyerek Müslümanlığı tercih eder olmuşuz. Halbuki sadeleştirerek aslından öğrenerek daha iyi bir yol bulabiliriz sonra bilinçli bir şekilde zenginleştirebilirsiniz.
Müzik..!
Binlerce şarkı dinleyip, arşivleyip, kasetler, plaklar, CD’ler alıp neden zevk aldığımızı anlayamadan içinde savaşmaktansa hoşumuza gideni dinleyip zevk almak daha mantıklı gelmiyor mu size?
Batmakta olan geminin kaptanına yolcular soru yöneltmiş; Batıyoruz kaptan ne yapmamız lazım?
Kaptan cevap vermiş; “Bavulları atın”
Yolcu; “O yılan derisi bavulumu nasıl atarım” diyerek kaptanın cevabına muhalefet etmiş.
İşte olay esasında bu şekildedir. Bavul mu gitsin yoksa gemimi batsın…
Dinlemeyeceğin halde abartılı plak, kaset ve CD alarak müzik koleksiyoneri olmak için uğraş vereceğine hoşuna gidenleri al sadeleş keyfini çıkart.
Saat..!
Niçin kullanırız zamanı tarihi günü öğrenebilmek için ama bize bulunduğumuz ortamlara özenerek hep ‘ROLEX’ saat hayali ile büyük paralar harcarız ve gün gelir ‘CASİO’ saatinde aynı işlemi yaptığını öğreniriz.
Villalar yerine köyde sade bir hayat veya deniz kenarında küçük bir balıkçı kasabasının daha akıllıca bir yaşam yeri olduğunu anlarız ama çok geç farkına varırız.
Dostlar,arkadaşlar..!
Yıllar bize birçok insan biriktirir; okul, iş, hobi, spor ve semt arkadaşları derken binlerce insan gelir geçer hayatımızdan ama yaş ilerledikçe azalır azalır azalır bir eski dostlar kalır geriye…
Peki bu kadar insan nerede diye sorarız. Hepsi hayatımızın kalabalığında kaybolur gider. Biz sadeleştikçe onlarda azalır ve bir avuç insan bize yeter olur geriye ise iyisiyle, kötüsüyle anılar kalır.
Hayat..!
Dalış yapmak mı zevk veriyor bize, dağa tırmanmak mı, araba mı motor mu,seyahat etmek mi, müzik dinlemek mi, balık tutmak mı, bahçeyle uğraşmak mı, kamp yapmak mı, tenis oynamak mı, koşmak mı, hep bir kaos niye çünkü onlar yapıyor ben niye yapmıyorum.
Bir tanesini yap hep olsun hayatında sadeleş mutlu ol.
“Yaş otuz beş yolun yarısı eder” diyen şair bile kırk altı yaşında vefat etmiştir.
Evdeki hesap çarşıya uymuyor zamanın kıymetini bilin sadeleştirin hayatınızı,zevklerinizi, yaşam tarzınızı, hobilerinizi inanın daha mutlu günler sizin olacak sadeleştikçe özgür olacaksınız,prangalarınızdan kurtulacaksınız ve ömrümüz uzayacak.
Kalın sağlıcakla…