Küresel Sistem ve Yeni Dünya Düzeni’ne dair gidişat öyle hızlı değişiyor ve öyle gelişmeler oluyor ki…
Bazen yetişemiyorsun.
Paradigmaya dair her geçen gün yeni bir şey ve yeni bir netleşme ve somutlaşma görülüyor.
Çin mesela…
Hedefte mi idi; evet,
Operasyon çekilen ülke miydi; evet,
Hatta önümüzdeki günlerde ameliyatların devam edeceği bir ülke mi; evet.
Ama şu da bir realite ve öyle görünüyor ki; Yeni Dünya Düzeni’nin saçayağının birisi Çin olacak gibi…
Ama nasıl bir Çin ve hangi Çin…
Ehilleştirilmiş, light’laştırılmış, ayar verilmiş, başkaldırısı bastırılmış ve dize getirilmiş bir Çin.
Çünkü Çin ve yöneticileri de biliyor ki; ekonomileri dolar üzerinden ve “Güç ve Aklın” organizasyonuna bağlı bir sistematik.
Hani Amerika’ya (dolayısıyla da Küresel Efendilere) efelendi, itiraz yöneltti, yaptırıma yaptırım filan dedi ya; aslında kendileri de biliyor ki; Çin, üst üste küplerle kurulmuş bir kule ve diplerden dolar çekildiğinde devasa bir deprem yaşanacak.
“Ama neden bu kadar diklendiler peki”, sorusu akla gelebilir.
Çin yönetiminin en büyük güvendiği şey “Güç ve Akıl” sahiplerinin Çin’de başlayacak bir sarsıntının küresel etki ve oluşturacağı öngörülmez karmaşayı göze alamayacaklarını düşünmesi oldu. Ama her şeyiyle, dolara ve dolara endeksli değerlere bağlı/bağımlı olduklarını unutup biraz da Çin’li soğukkanlılığına yakışmayan şekilde “Yükselen Yıldız Çin” vb. şeklinde, sahip oldukları veya sahip olduklarını sandıkları gücün havasına girmeleri, bence en büyük taktik ve stratejik hataları oldu.
Bunun üzerine askeri ve ekonomik boyutla başlayan ayar verme süreci, Pandemi’yi Çin’de başlatarak esaslı bir tokada dönüştü.
Bu süreç Çin’in istenen seviyeye ve ayara geldiğini görülene dek devam edecek. Ve küresel saçayağının birisi, işte bu Çin olacak.
Diğer ikisi ise Amerika ve Almanya.
Amerika zaten küresel pergelin sabit ayağı idi ve yine öyle olacak.
Almanya ise zaten güçlüydü ama daha bir belirleyici, etkileyici ve Avrupa başta olmak üzere hinterlandında çok daha müessir hale gelecek.
Bunun sinyalleri gelmeye başladı bile…
Mesela Navalny denen adam zehirlendikten sonra tedavi için Rusya’dan Amerika’ya/İngiltere’ye değil de, neden Almanya’ya getirildi.
Almanya ABD üsleriyle dolu ve yüzbinden fazla Amerikan askerinin olduğu bir ülke.
Ve her ne kadar AB içinde başat aktör olsa da, belirleyici ve bağımsız bir devlet gibi görünse de Amerika’dan ve dolayısıyla “Güç ve Akıl”dan bağımsız olmadı, olamaz ve olmayacak.
Bu yüzden yeni dönemde Almanya’nın rolü, fonksiyonu ve yeri daha büyük. Özetle çatı hazır.
Amerika-Almanya ve Çin…
Önceki yazımda iki dergiden ve semboller üzerinden verdikleri mesajdan bahsetmiştim.
Şimdi de Time dergisi.
Kapağı oldukça manidar. 2020-2030 arası on yıla dikkat çekiyor.
Yeni bir dünya’ya girişin süreci, diyor.
Açıkcası ben biraz daha uzun sürebileceğini düşünüyorum.
Aldığım duyumlar, okumalarım, izlenimlerim, uluslararası istişare ve görüşmelerim bu sürecin on yıldan fazla süreceğine işaret ediyor.
Hele de ilk beş yılı oldukça karışık/karmaşık/büyük olay ve gelişmelere gebe.
2021 sonu Pandemi bitebilir ama 2022’ye de uzayabilir. Ama ne yazık ki; Kovid-19 ile gelen Pandemi’ye rahmet okutacak yeni bir “Kara Bela” bizi bekliyor olabilir.
Çünkü bu Pandemiyle insanlık test edildi ve ilginçtir ki; beklenen sonuç fazlasıyla gözlendi. Bu pandemi sonrası gelmesi muhtemel kimyasal veya virüssel “Yeni bir Pandemik Süreç” daha sistematik şekilde taşların yerine oturmasını sağlayacak.
Çünkü o zaman insanlar sadece can derdinde, hayatta kalma çabasında ve çok büyük çaresizlik içinde kalacak.
Sadece bu mu..?
Hayır…
Ülkeler üzerinde siyasi ameliyatlar da hız kazanacak.
Mesela Rusya’yı görüyoruz.
Rusya’nın yılın sonunda veya 2022’nin başlarında bugünlerini mumla arayacak bir konuma düşmesi çok muhtemel.
Navalny ve onunla ortaya çıkan gösterilerle Rus kamuoyu test ediliyor.
Ama daha önce de söylediğim gibi “Sosyal Medya” denen habbeyi kubbe yapabilen ve sıradan bir insandan “kahraman/hero” yaratabilen platform Rusya’nın dibine dinamit koymaya devam edecek.
Şimdiki yaşananlar henüz bir sınama…
Türkiye’ye gelince…
Memnuniyetle görüyorum ki, Kovid-19 Pandemisine dair süreci iyi yönetti. Hatta pek çok Avrupa ülkesine göre daha iyi götürdü/götürüyor.
Bu açıdan eksiklere rağmen takdir ediyorum.
Allah vergisi bir coğrafyadayız.
Sahip olduğu bu jeopolitika ve jeostratejisi bile, hele de Rusya’nın etkisizleştirildiği bir süreçte Erdoğan gibi bir liderin basiret ve ferasetiyle Türkiye’nin popülaritesini artıracaktır.
Bunların yanında, ben Erdoğan ve Türk Devlet refleksinin akıl ve akılcılığı ön planda tutacağını ve bu “Yeni Dünya Düzeni” trenini kaçırmayacağını düşünüyor ve inanıyorum.
Önümüzdeki günlerde ülkemizin atacağı bazı adımlar, alacağı kimi kararlar ve uluslararası arenaya hitaben söylenecek sözler bu “yön belirleme ve tercih” noktasına dair daha somut doneler gösterecektir.