Kazakistan ve Ukrayna’nın, son dönemlerde (farklı şekillerde de olsa) önemli ölçüde dünya gündemine geldikleri bir vakıadır. Bilindiği üzere, biri Orta Asya’da, biri de Doğu Avrupa’da yer alan bu ülkeler (Şekil 1),önemli geçiş yollarının ve enerji hatlarının bulunduğu ülkeler olup enerji politik, ekonomik ve siyasi açıdan dikkat çeken ülkeler konumundadırlar.
Kazakistan ve Ukrayna’nın birbirlerine benzerlik gösteren ve göstermeyen yönleri bulunmaktadır. Öncelikle bu hususlar üzerinde durmak yerinde olacaktır.
Her iki ülke de kuzey yarım kürede, hemen benzer enlem daireleri üzerinde yer almaktadırlar. Ayrıca her ikisi de 20. yy.’ın önemli bir zaman diliminde Sovyetler Birliği içinde yer almışlardır. Fazla olarak demografik olarak bakıldığında her iki ülkede de ülkeyi oluşturan ana yerleşik gruptan sonra ikinci büyük grubu Ruslar oluşturmaktadır. Bu bağlamda her iki ülkede de Rusça, konuşulan önemli ülke dili niteliği taşımaktadır.
Buna karşın, Ukrayna’da Hıristiyanlar çoğunlukta iken Kazakistan’da Müslümanlar çoğunluktadır. Her iki ülkenin ortak komşusu Rusya’dır ve her ikisi de en uzun sınırı Rusya ile paylaşmaktadırlar. Her ikisi de “Modern İpek Yolu”nu oluşturan “Kuşak-Yol” Projesi kapsamında (alternatif yollardan birinin geçtiği) kara yolları üzerindeki ülkeler durumundadırlar (Şekil 2).
Öte yandan, yüzölçümü itibariyle (bütün olarak) Kazakistan Orta Asya’nın büyük ülkesi iken Ukrayna da Avrupa kıtasında bulunan büyük ülke durumundadır. Her ikisinin de bölge tarihinde, geçmiş Türk devletleri önemli yer tutmaktadır. Ayrıca, her ikisi de 1917 Bolşevik İhtilalinden sonra Sovyetler Birliği içinde yer almış ve yine her ikisi de Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bağımsızlıklarını kazanmışlardır.Son zamanlarda her iki ülkede de sorunlu ve çalkantılı gelişmeler görülmüştür.
Gerçekte, bağımsızlığını kazandıktan sonra Kazakistan 2021 sonuna kadar hayli istikrarlı bir durum sergilemiştir aslında… Ancak 2022’nin ilk günlerinde Kazakistan’ın batı bölgelerinde enerji kaynaklarına yapılan zamlar nedeniyle başlayan gösterilerin birkaç gün içinde ülkenin farklı şehirlerine sıçradığı ve kitlesel nitelik kazandığı görülmüş ve olayların şiddet unsuru sergilediği de gözlenmiştir. Hükümetin istifa etmesi ve zamların geri alınmasına karşın olaylar hız kesmemiş farklı isteklerle daha da artarak devam etme eğilimi göstermiştir.
Bu şartlarda Kazakistan Cumhurbaşkanı’nın istikrarı sağlamak üzere Kazakistan’ın üyesi olduğu(ve Kazakistan’dan ayrı Rusya, Kırgızistan, Belarus, Tacikistan ve Ermenistan’ın da yer aldığı)“Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü”nden yardım istediği gözlenmiştir. Rusya başta olmak üzere Örgüte üye ülkelerce ülkeye “Barış Gücü” gönderilmiş ve bundan sonra olayların yavaşlayarak istikrarın tekrar sağlanması yönünde gelişmeler yaşanmıştır. Ancak, Kazakistan’da yaşananlar dünya kamuoyu tarafından yakinen takip edilmiştir ve halen de olabilecek gelişmeler dikkatle takip edilmektedir.
Buna karşın, Ukrayna bağımsızlığını kazandıktan sonra hayli çalkantılı olaylar yaşamış olup bunlardan önemli bir tanesi 2004’te yaşanan “Turuncu Devrim” olarak nitelenen olaylardır. 2014’te ise ayrılıkçı olaylar önem kazanmış ve Rus nüfusun etkin olduğu (Donetsk ve Luhansk’ında yer aldığı) Donbass bölgesi ve Kırım’da olaylar odaklanmıştır. Olayların sonucunda, Kırım’da(Türklerin katılmadığı)referandum yapılmış Rusya’ya bağlanma kararının çıkmasıyla, Rusya Kırım’ı ilhak etmiştir.
O dönemde yaşanan olaylar sonucunda,Belarus’un başkenti Minsk’te (5 Eylül 2014’te)Rusya, Ukrayna, doğu Ukrayna’nın milislerinin temsilcileri ve (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) AGİTarasında bir ateşkes imzalanmıştır. Bu metin 12 maddeden oluşmakta olup, bir maddesi de “Ukrayna’nın, Donetsk ve Luhansk’a geçici olarak yerel yönetim statüsü veren yasayı kabul etmesi”ni içermektedir.
Günümüzde ise Ukrayna’nın Avrupa Birliği’ne ve NATO’ya girmesi gündeme gelmiştir ve Ukrayna bu isteminde ısrarcı görünmektedir. Bu durumu Rusya “kırmızı çizgisi” olarak nitelemektedir. Öte yandan, (Rus nüfusun etkin olduğu)Donbass bölgesindeki ayrımcı görüş halen hâkim durumdadır ve Ukrayna yönetiminin batıya yönelişini tasvip eder görünmemektedirler. Bu bağlamda Rusya’nın Ukrayna’ya müdahale etme olasılığı gündeme gelmiş olup, konu tüm dünya gündemini işgal edecek kadar büyük bir boyut kazanmış bulunmaktadır.
Rusya Minsk anlaşmasına uyulmasını istemektedir ve (batı medyasının iddiasının hilafına) işgalin olmayacağını ifade etmektedir. Bu arada Rusya Parlamentosuna (Duma’ya) Donetsk ve Luhansk’ın bağımsızlığının tanınmasına yönelik bir kanun teklifi verilmiş ve bu teklif kabul görmüştür. Söz konusu bu iki bölgenin bağımsızlığı tanınırsa, bu bölgelerdeki yerel yönetimlerin çağrıda bulunması durumunda (Kazakistan’dakine benzer şekilde) Rusya’nın burada (savaş olmadan) konuşlanabilmesi de olasılık dahilindedir.
Enerji Politik Açıdan Yaşananlar
Görüldüğü üzere, her iki ülkede de yaşananlar yadsınamayacak önemde olaylar olup tüm dünyanın dikkatini çeken gelişmeleri oluşturmuştur. Yaşananlar, birbirinden farklı ve bağımsızmış gibi görünse de aralarında bir enerji politik ilişki olduğu izlenimi edinilmektedir.
Şöyle ki; Kazakistan ve Ukrayna her ikisi de yer altı kaynakları açısından zenginliklere sahiptirler. Ancak Kazakistan’ın sahip olduğu yeraltı kaynakları çok daha çeşitli ve zengin olup bu zengin kaynaklar arasında kömür, doğal gaz, petrol ve uranyum gibi günümüz baz santrallarının yakıt hammaddeleri önemli yer tutmaktadır. Bir başka deyişle Kazakistan fosil yakıtlı santralların ve nükleer santralların yakıtlarının hammaddesi açısından hayli önemli bir ülkedir. Ukrayna ise sahip olduğu kaynakların yanı sıra,bulunduğu coğrafya itibariyle enerji hatları geçiş bölgesinde yer almaktadır.
Kazakistan’ın petrol ve doğal gaz rezervleri çoğunlukla ülkenin batısında yer almaktadır. Petrol rezervlerinin 30 milyar varil mertebesinde ve kanıtlanmış doğal gaz rezervlerinin ise yaklaşık 30 Trilyon m3 olduğu tahmin edilmektedir. Kazakistan, karadaki bu rezervlerine ilaveten Hazar Denizi’nde de rezervlere sahiptir. Hazar denizindeki petrol rezervinin en az 14 milyon varil olduğu düşünülmektedir.
Ayrıca, Kazakistan 33,6 Milyon ton rezerv ile Orta Asya’nın en büyük kömür rezervine sahip ülkesi durumundadır. Bu bağlamda dünya toplam rezervlerinin %4’üne yakınına sahip bulunmaktadır. Bunlardan ayrı olarak, ülke uranyum rezervleri açısından da son derece önemli bir ülkedir ve Avustralya’dan sonra en büyük uranyum rezervine sahip bulunmaktadır. Fazla olarak, dünyanın en önde gelen uranyum cevheri üreticisi ve ihracatçısı olarak betimlenmektedir.
Ukrayna’da var olan yeraltı zenginliklerinin öneminden bahsedilebilirse de ülke ve dünya için daha önemli olan husus, ülkenin enerji geçiş bölgesi olmasıdır. Özellikle, Rusya’nın petrol ve doğal gazını Avrupa’ya ulaştıran ana arter enerji hatlarının geçiş ülkesi durumundadır.
Burada şunu da belirtmek gerekir ki; Kazakistan önemli bir enerji kaynağı rezervi bölgesi olmakla beraber aynı zamanda enerji hatlarıyla da önemi olan bir ülke durumundadır. Kazakistan’da var olan bu rezervler farklı yönlere (esas itibariyle batıya ve doğuya) petrol ve doğal gaz hatlarıyla taşınmaktadır. Bir başka deyişle, sahip olduğu ve olacağı düşünülen enerji hatlarıyla da Orta Asya’nın hayli önemli bir ülkesidir. Kazakistan’dan batıya yönlenen enerji hatları esas itibariyle Rusya üzerinden Avrupa’ya doğru yönlenmektedir. Doğuya yönlenenlerin ise Çin’e ulaştırılması hedeflenmektedir.
Kazakistan’dan batıya yönlenen önemli bir enerji Hattı “Soyuz Enerji Hattı” olup iki ülke arasında yer alan Rusya üzerinden Ukrayna’ya ulaşmaktadır. Bir başka deyişle, Ukrayna üzerinden Avrupa’ya ulaşan ana arter enerji hatlarını besleyen bir enerji arterini “Soyuz Enerji Hattı” oluşturmaktadır (Şekil 3). Söz konusu enerji hattı Ukrayna ve Kazakistan için önemli olduğu kadar Rusya için de önem arz etmektedir. Zira, Rusya’nın her iki ülke ile de ilişkileri ve anlaşmaları bağlamında, boru hattı etkinlik kazanmaktadır.
Ayrıca, enerji politik olarak Ukrayna terminal ülke olarak ne kadar önemli ise Kazakistan da kaynak ülke olarak en az o kadar önem arz etmektedir. Nitekim Kazakistan’ın (Rusya üzerinden) Avrupa’ya petrol ihracatı dason derece önemlidir. Kazakistan’ın Avrupa’ya petrol ihracatındaki pay ise hayli yüksektir. (Şekil 4).
Dolayısı ile her iki ülke de jeopolitik ve stratejik pozisyona sahip bulunmaktadır. Soyuz Boru hattı Ukrayna’dan geçen ana arter boru hatlarını beslemektedir ve bu bağlamda Avrupa’ya giden hatlarla ilişkilidir.
Öte yandan, Rusya için enerji satışı kendi ekonomisi açısından yadsınamaz önemdedir. Önemli müşterisi de Avrupa Birliği (AB) ülkeleri olmaktadır. Rusya’nın AB’ye enerji satışında, her iki ülke de sahip oldukları enerji politik ve jeopolitik konum itibariyle vazgeçmek istemeyeceği iki ülke durumundadır. Nitekim Kazakistan ile Ukrayna’yı Rusya üzerinden bağlayan hattın ismi; Rusçada “birlik” anlamına gelen “Soyuz” olarak adlandırılmıştır. Bu bağlamda, Rusya özellikle Ukrayna üzerinde, batılı ülkelerin etkinliğini kabul etmiyor görünmektedir.
Kazakistan olayları yaşanırken, Ukrayna gerilimi ortadan kalkmamış olmakla beraber gündemi esas itibariyle Kazakistan olayları işgal etmiştir. Kazakistan’daki durum sakinleşince Ukrayna geriliminde sıcak çatışma riskinin giderek tırmandığı da görülmüştür.
Sonuç
Kazakistan ve Ukrayna’da yaşanan olaylar birçok yönden önemli olmakla beraber (yukarıda açıklanmaya çalışıldığı üzere) enerji politik açıdan da son derece dikkat çekici gelişmelerdir. Nitekim, Kazakistan’daki olayların etkin olduğu şehirlere (Zhanaozen, Aktaou, Atraou, Symkent ve Almati vb.) bakıldığında bu kentlerin ya enerji kaynağı çıkarım bölgesi ya da enerji hatlarının geçtiği yörelerde yer aldığı görülmektedir. Bu da Kazakistan’da yaşanan olaylarda enerji politiğin yerinin yadsınamaz boyutta olduğu kanaatini oluşturmaktadır. Ukrayna’da yaşananların ise ülkenin enerji geçiş bölgesinde bulunmasıyla yakından ilişkili olduğu açıktır.
Burada şunu da belirtmek yerinde olur ki; Kazakistan olaylarında istikrar tekrar hızlı bir şekilde sağlanamamış olsa idi, Rusya’nın kendi enerji politiği açısından vazgeçemeyeceği bu iki ülke bağlamında kendi ilişkileri açısından sorun yaşıyor olacaktı. Bu bağlamda, Kazakistan’daki olaylara Kazakistan’ın talebi üzerine “Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü”nün son derece hızlı hareket etmesi de bu kapsamda değerlendirilebilir.
Türkiye açısından bakıldığında; hem Kazakistan ve hem de Ukrayna ile Türkiye’nin özel ve ileri iyi ilişkileri vardır. İlaveten Türkiye’nin Rusya ile de ilişkileri (bazı konjüktürel konularda aynı görüşler paylaşılmasa da)kötü değildir. İlaveten üç ülke ile de farklı konularda işbirliği bulunmakta ve bu ilişkiler bağlamında enerji politik de önemli bir yer tutmaktadır. Bu şartlarda, söz konusu ülkeler arasındaki uyum ve/veya anlaşmazlıklar Türkiye’yi de yakından ilgilendirmektedir.
Öz olarak ifade edilmek istenirse; biri Orta Asya’nın biri de Doğu Avrupa’nın iki dikkat çeken ülkesi olan Kazakistan ve Ukrayna’da yaşananlar ve yaşanmakta olanlar, zamanlaması itibariyle son derece düşündürücü olup enerji politik açıdan birbiri ile ilgili olduğunu düşündüren hadiselerdir ve Türkiye için de göz ardı edilemeyecek önemde olaylar kapsamında yer almaktadır.