7.3 C
İstanbul
Çarşamba, Aralık 17, 2025

Karadeniz’de Sessiz Fırtına Hibrit Savaşın Yeni Yüzü

Must read

Son dönemde Trabzon ve Hopa açıklarında tespit edilen silahlı insansız deniz araçları, Karadeniz’de vurulan sivil ticaret gemileri ve nihayetinde gündeme gelen Çankırı’da düşürülen “kontrolden çıkmış” İHA hadisesi, ilk bakışta birbirinden kopuk ve farklı coğrafyalarda yaşanmış münferit olaylar gibi değerlendirilebilir. Ancak bu tür olayları yalnızca teknik arızalar, güvenlik zafiyetleri ya da yerel krizler üzerinden okumak, büyük resmi ıskalamaya yol açmaktadır. Asıl dikkat çekici olan, bu hadiselerin zamanlama, coğrafi yayılım ve hedef profilleri açısından ortak bir stratejik dile sahip olmasıdır.

Bu olaylar zinciri, doğrudan bir çatışma ilanından ziyade, örtülü mesajlar ve kontrollü gerilim üretimi üzerinden ilerleyen yeni nesil güç mücadelesinin izlerini taşımaktadır. Özellikle devam eden Ukrayna-Rusya Savaşı nedeniyle Karadeniz havzası, Güney Kafkasya ve Doğu Karadeniz kıyıları; enerji hatları, lojistik koridorlar, askeri intikal güzergâhları ve jeopolitik kırılganlıklar açısından zaten yüksek hassasiyete sahip alanlardır. Bu bağlamda yaşanan her “münferit” olay, aslında ilgili aktörlere yöneltilmiş çok katmanlı bir uyarı mekanizması olarak okunmalıdır.

Buradaki temel problematik şudur: Mesaj kamuoyuna değil, karar vericilere ve sahayı okuması gereken aktörlere gönderilmektedir. Bu nedenle açıklamalar sınırlı, bilgiler parçalı ve belirsizlik bilinçli olarak korunmaktadır. Hibrit savaş doktrinlerinde belirsizlik, en az silah kadar işlevsel bir araçtır. Tankerlerin vurulması, askeri uçak kazaları ya da insansız hava araçlarına yönelik müdahaleler; doğrudan bir taraflaşma yaratmadan, “kırmızı çizgilerin” nerede başladığını hatırlatma işlevi görür.

Bu süreçte dikkat çeken bir diğer husus, olayların devlet dışı aktörler, gri alan unsurları ve iz sürmesi zor yöntemlerle gerçekleşmesidir. Bu durum, klasik caydırıcılık ve misilleme mekanizmalarını devre dışı bırakarak, muhatapları sürekli bir teyakkuz ve belirsizlik hâlinde tutmayı amaçlamaktadır. Özellikle Karadeniz’de yaşanan gelişmeler, bölgenin artık yalnızca bir deniz değil; enerji, güvenlik, ticaret ve askeri rekabetin kesiştiği stratejik bir baskı alanı hâline geldiğini göstermektedir.

Sonuç olarak bu olayları tek tek açıklamaya çalışmak yerine, bütüncül bir jeopolitik sinyal seti olarak ele almak daha sağlıklı olacaktır. Görünenin ötesinde işleyen bir denge arayışı, sınırları test edilen bir güç mimarisi ve İstihbarat Devletlerine özgü “anladın mı?” sorusunu muhatabına yönelten sessiz bir stratejik dil söz konusudur. Herkes bilmiyor olabilir; ancak mesajın kimlere gönderildiği ve kimler tarafından alındığı, bu sürecin esas belirleyici unsurudur.

- Advertisement -spot_img

More articles

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Advertisement -spot_img

Latest article