Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nin (İPM) iki ayda bir gerçekleştirdiği İklim Kafe Konuşmaları’nın Mayıs ayı buluşmasına, iklim duyarlı kentsel tasarım alanında uzmanlaşmış şehir plancısı Ender Peker katıldı. “Bir Şehircilik Problemi: Kentsel Termal Konforu Sağlamak” başlıklı toplantıda, kentsel tasarımın temel amacının estetik kaygıların ötesinde, kentlerin geleceğini tasarlamak olduğu vurgulandı.
Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nin (İPM) iki ayda bir gerçekleştirdiği iklim değişikliği alanında çalışan araştırmacı ve akademisyenlerin, bu alandaki çalışmalarını masaya yatıran İklim Kafe Konuşmaları serisinin Mayıs ayı buluşması yapıldı. İklim değişikliğiyle ilgili çeşitli konuları, politikadan atmosfer bilimlerine, ekonomiden psikolojiye kadar disiplinler arası bir ortamda tartışmak üzere bir araya gelinen İklim Kafe Konuşmaları’nın Mayıs buluşmasında,iklim duyarlı kentsel tasarım alanında uzmanlaşmış bir şehir plancısı olan Ender Peker,”Bir Şehircilik Problemi: Kentsel Termal Konforu Sağlamak” başlıklı bir sunum yaptı.
Mardin örneği üzerinden yapılan toplantıda, Türkiye’deki hakim planlama pratiğinin yerel iklim koşullarına uyumlanma açısından yeterliliği tartışmaya açıldı. Yapılı çevrenin iklim ile etkileşimini araştıran Ender Peker, modern ve geleneksel kent dokusunu karşılaştırmasını, halkın yaşam tarzını ve mekanı kullanma deneyimlerini yapmış olduğu çalışma üzerinden paylaştı.
Tasarımlarda yerel iklim koşulları da dikkate alınmalı
İklim duyarlı tasarımlara ihtiyaç olduğunu ve bu tasarımların yerele özgü temel ihtiyaç alanlarını tespit ederek planlanması gerektiğini vurguladı. Yerel iklim koşullarına uygun, insanların ihtiyaçlarını karşılayacak tasarımların gerekli olduğunu söyledi. “Nasıl tasarlarsak daha iyi olur, nasıl tasarruf yapabiliriz?” sorularının önemli olduğunu ve binalarda kullanılan materyallerin, sokakların genişliğine dahi etki ettiğine dikkat çeken Peker, Mardin kentinde dışarıya çıkmanın, sokakta yürümenin bile ciddi bir problem olduğunu, geleneksel ve yeni yapılı çevre arasında farklılıklar olduğunu, geleneksel Mardin evlerinde termal konforun çok daha rahat olduğu ve klimaya gerek duyulmadığını yeni mimari evlerde ise klima kullanımının daha fazla olduğunu belirtti.
Peker, sokak bazında termal konfora bakıldığında ise; yeni ve eski kentte sokakların genişlik, ağaçlandırma, peyzaj elemanları gibi faktörler nedeniyle gölgelik alanlar ve konforlu yürüme deneyimlerinin farklılaştığını ifade etti. Eski kentte yaya ulaşımını kolaylaştırıcı tasarımlar planlandığı ancak yeni kent daha çok araba ulaşımı için tasarlanmış ve taşıtların da kentin formunu etkilediğini söyledi. Peker, “Yeni binaların yüksekliği ve formu Mardin’de gölgelik, sıcak havanın etkilerinden kaçacak, kentliler için nefes alma alanlarının oluşmamasına neden olmuştur. Binaların tasarımları, kent içi hava sirkülasyonu ve gölgelik alanların oluşumunu etkiler, dolayısıyla doğru formlar ile daha konforlu bir sistem sağlanabilir” görüşünü paylaştı.
Söyleşinin sonunda, kentsel dönüşümün kentlerimiz için bir fırsat olduğunu ancak fırsatı kullanabilmenin bizim elimizde olduğunu ifade eden Peker, “Kentsel tasarım, estetiğin ötesinde kentin geleceğini tasarlamaktır. Ülkemizde bu konuya yaklaşım yeterli değil, iklim konusunun kentsel gelişim bağlamında dikkate alınmaması ileride sorunlar yaratacak.” dedi.