Hinda, şehirlerin karşılaştığı sorunları çözmek için şehir paydaşları ve sakinleri ile birlikte, teknolojiyi yenilikçi yöntemlerle kullanarak herkes için daha yaşanabilir şehirler kurar ve insan odaklı akıllı şehir çözümleri ile yaşam kalitesini artırır.
Akıllı Şehir Yolculuğu yazı dizimizin X. yazısında Fatih Kafalı ve Mustafa Eruyar ile Akıllı Şehirleri ve “insan odaklı akıllı şehirler” mottosuyla yola çıkan inovatif ve veri odaklı; Fatih Kafalı ve Mustafa Eruyar’ın yorum ve anlatımlarıyla “Akıllı Şehirler vizyonu ve bu vizyonun hayata geçirildiği Hinda Akıllı Şehir Teknolojileri şirketine uzanan yolculuk”:
Şehir, medeniyetin daha büyük dünya içinde kendi dünyasını kurmanın bir ifadesidir. Şehirlerde medeniyetler gibi doğarlar, yaşarlar ve ölürler. Şehirleri de medeniyetleri de kuranlar da yok edenlerde insanlardır. Şehre baktığınızda insanı, insana baktığınızda da şehri görürsünüz. “Şehir tek bir organize bütünlük içerisinde milyonlarca parçanın oluşturduğu insan vücudu gibidir.” ve değişimin temsilcisidir. Şehirler, fikirlerin yeşerdiği ve kök saldığı, bilginin ve tecrübenin arttığı, düşüncelerin değişime uğradığı veya yara aldığı, böylece insanların öğrendiği yerlerdir.
Değişimin çok hızla yaşandığı bir dünyada bu değişimlere kayıtsız kalmakta pek mümkün olmamaktadır. Yaşanan değişimlerin başında şehirlerde yaşayan insanların sayısının her geçen gün artması söylenebilir. Artan nüfus hareketleri hem göç veren hem de göç alan şehirleri etkilemektedir. Göç alan bölgelerde kısıtlı doğal kaynaklarla giderek artan nüfusa kaliteli ve sürdürülebilir hizmet ulaştırılmaya çalışılırken;göç veren bölgeler nitelikli insan gücünü koruma ve şehirlerini daha yaşanabilir kılma gayretindedirler. Günümüz şehirlerinde artan nüfus yoğunluğu konut, altyapı, ulaşım, eğitim, sağlık, güvenlik, çevreve enerji gibi alanlarda zorluklarla karşı karşıya kalmakta ve kaynak kapasitesinde sınırlara ulaşılmaktadır. Nüfusları hızla artan şehirlerin kadim dokusunu koruması, yaşanabilir şehirler olarak kalabilmesi, kaynaklarını sürdürülebilir bir şekilde kullanarak sakinlerine iyi bir hayat kalitesi sunabilmesi, yatırımcıların gözdesi olmaya devam edebilmesi tüm bu sorunların bertaraf edilmesinde ve hatta çeşitli durumlarda kentsel kalkınmaya yönelik fırsata dönüştürülmesinde Akıllı Şehirler önem teşkil etmektedir.
Şehirler hızla büyürken altyapılar aynı ivme ile büyümeye karşılık veremeyince bu durum şehirlerde yeni mücadele alanları oluşturdu. Bir taraftan artan nüfusun ihtiyaçlarına cevap verebilmek için şehirlerde yeni üretim alanları açılırken bir taraftan bu tesislerin yol açtığı kirlilik şehirleri zorlu yaşam alanları haline getirdi. Artan motorlu taşıt sayısı hava kirliliğine, yollarda trafik kaynaklı beklemelere ve muazzam bir enerji ihtiyacına yol açtı. Göç alan şehirlerde yalıtılmış sosyo-kültürel bölgeler oluştu. Orta ölçekli ya da metropol olsun, farklı bölgeler arasında kaynaşmanın sağlanması da önemli bir zorluk olarak şehir yöneticilerinin önünde duruyor. Şehrin bir tarafında hayat kalitesini en üst düzeye ulaştırmaya çalışan insanlar yaşarken, beri tarafta sadece hayatta kalma ve asgari geçim mücadelesi veren insanların yaşaması, şehre kimliğini sorgulatacak düzeyde temel bir problem olarak karşımızda durmaktadır. Sadettin Ökten’in deyimiyle “şehir bir ahlak meselesidir ve bir şehri kurmak, dönüştürmek ya da muhafaza etmek ahlâktan bağımsız değildir.” Şehirlerdeki böylesi gelir dengesizliklerinin,toplumsal güvenlik algısını azaltan bir etkisinden bahsetmek de mümkün. Şehirler kimliklerini koruyabilmek için bu zorluklara kendi kültür ve medeniyetlerinden kopmadan yenilikçi çözümler üretmek durumundadırlar.
Şehirlerin attıkları adımları sadece zorluklar belirlemez. Şehir yöneticilerinin gelecek vizyonu ve vatandaşların değişen talepleri de atılan adımlara yön verir. Günümüzde üretken vatandaşlar dahaiyi bir yaşam kalitesine sahip olmak istemekte ve şehrindeki yenilikçi projelerin bir parçası olmayı talep etmektedir. Dijital teknolojilerin yaygınlaşmasıyla birlikte vatandaşların ihtiyaçları da şekil değiştirmiştir. Yüzyıl kadar önce sebiller şehirlerde önemli bir hayrat olarak görülürken günümüzde ücretsiz internet hizmeti neredeyse sebilden daha fazla ihtiyaç olarak görülmektedir. Vatandaşlar şehirde karşılaştıkları sorunları kolayca yetkililere iletip sanal ortamdan kolayca takip edebilmeyi önemsemekte, eğitim ve turizm tercihlerini bu türden hizmetlerin bulunduğu şehirlerden yana kullanmaya eğilimlidirler. Şehir yöneticileri ise dışa bağımlılıkların asgariye indirildiği sürdürülebilir ve herkes için yaşanabilir şehirler hayal etmektedirler. Şehirlerin gelişmesi için tartışılan sürdürülebilirlik, yaşanabilirlik, yaşam kalitesi, rekabet, markalaşma, yönetişim, katılım, toplumsal refah ve dijitalleşme gibi farklı kavramları zaman içerisinde kendi bünyesinde toplamayı başaran “akıllışehir” yaklaşımını şehirlerimize özel olarak yeniden yorumlamalı ve şehrin tüm paydaşları ile kendi Akıllı Şehir yolculuğumuza çıkmalıyız.