Ana SayfaHABERLERTürk Devlet Teşkilatında enerji işbirliği

Türk Devlet Teşkilatında enerji işbirliği

Giriş

Gelecek vadeden bir birliktelik olarak nitelenen “Türk Devletler Teşkilatı (TDT)”; bilindiği üzere Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan’ın üye ülke olarak ve Türkmenistan ile Macaristan’ın gözlemci ülke olarak bulunduğu ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)’nin davetli olarak yer aldığı, Uluslararası Türk Devletleri kuruluşudur (Şekil 1).

Şekil 1 Türk Devletler Teşkilatı Ülkeleri

Dünyanın önemli bir coğrafyasında vücut bulan TDT; kronolojik olarak bakıldığında 1990’lı yıllarda başlayan ilişkilerin sonucu ortaya çıkmıştır denebilir.  3 Ekim 2009 Tarihinde “Türk Dili konuşan Ülkeler” Zirvesinde Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan arasında imzalanan “Nahçıvan Anlaşmasıyla” TDT’nin temelleri atılmıştır. Eylül 2019’da Özbekistan birlikteliğe üye ülke olarak katılmış, Macaristan gözlemci ülke olarak kabul edilmiştir. Kasım 2021’de ise İstanbul Zirvesi’nde, bu birliktelik bugünkü (Türk Devletler Teşkilatı “TDT”) adını almış ve Türkmenistan gözlemci ülke statüsünde katılmıştır.  KKTC de Teşkilatın toplantılarına davet almaktadır.

Türk Devletleri Arasında Enerji İşbirliği

TDT ülkeleri arasında işbirliğinin hızlı olarak nitelenebilecek şekilde geliştiği gözlenmektedir. İşbirliği alanları arasında; ekonomi, ticaret, finans, kültür, sosyal, ulaşım, enerji vb. gibi hemen her konu yer almaktadır. Enerji konusundaki işbirliği; dünyada enerjinin giderek önem kazandığı günümüzde, ayrı bir önem taşımaktadır.

Enerji konusundaki önemli vurgulamaların 2023 yılında toplanan zirvede özellikle yapıldığı gözlenmiştir. Söz konusu Zirvede, Türkiye Cumhurbaşkanı tarafından enerji güvenliğinin sağlanması ve bu konuda işbirliği alanlarının belirlenmesinin öncelikli olduğu ifade edilmiştir. Ayrıca, enerji ve ulaştırma alanındaki işbirliklerinin kalıcı hale getirilmesi ve kazanca dönüştürülebilecek potansiyel fırsatlar da dile getirilmiştir. 

Son olarak, 2024 Yılında da yine enerji politik manada gelişmeler yaşanmıştır. Bu bağlamda 11-12 Mart 2024’te Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’ta gerçekleştirilen “Türk Devletleri Teşkilatı Konseyi”nde katılımcı Türk Devletleri, enerji işbirliği konusunu ele almış bulunmaktadırlar. Konu ile ilgili olarak Türkmenistan’ın enerji kaynakları konusundaki yeri betimlenmiş ve TDT üye ülkelerine doğal gaz ve elektrik ihracatı konusunda sahip olduğu potansiyel üzerinde durulmuştur. Ayrıca, kendi kendine yeterli olma işbirliği modeli de gündeme getirilmiştir.

Takiben Mayıs 2024 başında da yine enerji konusunda önemli bir gelişme yaşanmıştır. Şöyle ki; Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te, Azerbaycan, Kazakistan ve Özbekistan arasında “Enerji Sistemlerinin Entegrasyonu Konusunda İşbirliği Mutabakat”ı imzalandığı duyurulmuş bulunmaktadır. İlaveten, söz konusu devletler arasında, enerji sistemlerinin entegrasyonu ile beraber yenilenebilir enerji kaynaklarının verimli kullanımının sağlanması konusunda da önemli bir aşama kaydedilmiş olmaktadır.

Bu gelişme ile yeşil enerjinin üretimi ve Azerbaycan toprakları üzerinden Avrupa’ya ihracatı konusunda da yol alınmış olmaktadır. Bir başka deyişle, söz konusu Mutabakat’ın TDT ülkeleri arasında, (enerji sistemlerinin entegrasyonu ve yenilenebilir kaynakların verimli kullanımının düzenlenmesi ile) enerji ihracatı için ortak hedeflerin uygulanmasını teşvik edici bir merhale kaydedilmiş olmaktadır denebilir. Bu bağlamda, Hazar Denizi’nin altından döşenecek yüksek gerilim kablosu ile enerji sistemlerini birbirine bağlama olanaklarının incelenmesinin söz konusu olduğu da ifade edilmiş bulunmaktadır.

Öte yandan, TDT ülkeleri arasında bazı enerji bağlantı sistemleri zaten bulunmaktadır. Bunlardan biri Azerbaycan ile Türkiye arasında var olan Bakü-Tiflis Ceyhan (BTC) Petrol Boru Hattı’dır. Bu hat 2006’da devreye alınmış olup, günümüzde sadece Azerbaycan’ın değil Türkmenistan ve Kazakistan’dan Hazar Denizi üzerinden (deniz yoluyla) Azerbaycan’a ulaştırılan petrolün de dünya pazarlarına bu yolla ulaştırılabilmesi mümkün olabilmektedir.

Burada üzerinde durulması gereken önemli bir boru hattı “Güney Gaz Koridoru” adıyla anılan doğal gaz boru hattıdır. Bu hat üç bölümden oluşmaktadır. Hattın en uzun bölümü Türkiye’deki kısmı olup bilindiği üzere TANAP (TransAnatolia Pipeline) olarak anılmaktadır. TANAP doğal gaz boru hattı, “Güney Kafkasya Doğal Gaz Boru Hattı” (SCP) ile Azerbaycan’dan Türkiye’ye ulaşan doğal gazı, Anadolu’yu doğudan batıya (baştan başa) 1850 km kat ederek Yunanistan sınırına ulaştırmaktadır.

TANAP ile Yunanistan sınırına varan doğal gaz, TAP (Trans Adriatic Pipelines) doğal gaz boru hattı ile Arnavutluk ve İtalya’ya ulaşmaktadır. Böylece 2020’de devreye alınan “Güney Gaz Koridoru” vasıtasıyla Hazar doğal gazı Avrupa’ya ulaştırılmış olmaktadır. Ukrayna Savaşı’ndan sonra bu hattın önemi daha da artmıştır. Nitekim Avrupa Birliği (AB) – Avrupa Komisyonu Başkanı, Azerbaycan’ı Temmuz 2022’de ziyaret ederek doğal gaz akışının artmasını talep etmiştir.   

Burada şunu da belirtmek gerekir ki; Bakü-Tiflis Ceyhan Hattı ve Güney Gaz koridoru ile hem Türkiye’nin ihtiyacı olan enerji kaynağı karşılanmakta ve hem de bölge dışına ihracat gerçekleştirilebilmektedir. Bu bakımdan bu iki hat, biri petrol ve diğeri doğal gaz transferi açısından ehemmiyetle üzerinde durulması gereken enerji hatları olmaktadırlar.

Ayrıca, Bakü-Tiflis- Erzurum doğal gaz boru hattı Türkiye’nin ihtiyacına yönelik olarak inşa edilmiş bir enerji hattıdır. Bu hat, BTC hattına paralel olarak aynı güzergahta inşa edilmiş olup, Hazar Denizi’ndeki Şah Deniz rezervlerini Erzurum’a ulaştırmaktadır. 2007’de gaz akışı başlayan söz konusu bu doğal gaz boru hattından gelen doğal gaz, Erzurum’da Türkiye’nin iç doğal gaz dağıtım ağına bağlanmaktadır.

Bu enerji hatlarından ayrı olarak Iğdır-Nahçıvan doğal gaz boru hattı gündeme gelmiştir.              2. Karabağ Savaşı sonrasında Azerbaycan’ın Karabağ topraklarını geri almasıyla Azerbaycan’a bağlı bir bölge olan Nahçıvan’a, Azerbaycan doğal gazının Türkiye üzerinden ulaştırılmasını sağlayacak bir hat olarak düşünülmüştür. Türkiye Azerbaycan arasında imzalanan anlaşma çerçevesinde söz konusu bu boru hattının 2023’de temeli atılmıştır. Böylelikle, İran’dan doğal gaz ihtiyacını karşılayan Nahçıvan, bu boru hattının hayata geçirilmesiyle artık kendi ülkesi olan Azerbaycan doğal gazını kullanır hale gelecektir.

Bunlara ilave olarak Azerbaycan Türkiye ortaklığında STAR Rafinerisi Aliağa’da kurulmuştur. Rafineri, esas itibariyle jet motor yakıtı üretmek üzere tasarımlanmıştır. 2018 yılında ilk ham petrolü işleyen tesis, 2019 yılında Türkiye’nin beşinci büyük sanayi kuruluşu durumuna gelmiştir.

Sonuç

Görüldüğü üzere; Türk Devletleri, farklı konularda olduğu gibi enerji konusunda da işbirliğini başarı ile hayata geçirmek üzere önemli aşamalar kat etmektedirler. Özellikle Türkiye ile Azerbaycan arasında hayata geçirilmiş olan ve devam eden projeler “Türk Devletler Teşkilatı” için de önemli alt yapı enerji sistemlerini oluşturma niteliği taşımaktadır.

“Türk Devletler Teşkilatı” üye ülkelerinden Türkiye dışındaki ülkeler, enerji kaynağı ülkeleridir. İlaveten gözlemci ülke durumundaki Türkmenistan da yine önemli bir enerji kaynağı ülkesi durumunda olup özellikle doğal gaz konusunda dünyanın en önde gelen ülkeleri arasında yer almaktadır.

Bu bağlamda, Hazar Denizi altından Türkmenistan’ın Azerbaycan’a bağlanması doğal gaz akışını çok daha kolay ve verimli hale getirecektir. Keza Kazakistan ve Özbekistan rezervlerinin de bu hatta bağlantısının sağlanması da mümkün olabilecektir. “TransHazar Enerji Boru Hattı” olarak planlanan böylesi bir hat, “Türk Devletler Teşkilatı” için son derece stratejik önem taşıyacaktır. Zira, Azerbaycan ve Türkiye üzerinden, Orta Asya enerji kaynaklarının Avrupa’ya ulaşması güvenilirlikle sağlanabilmesi mümkün olacaktır.

Burada şunu da belirtmek yerinde olacaktır ki; TDT arasında oluşacak enerji ağı, sadece boru hatları ile olmayacaktır. Özellikle, son dönemde imzalanan mutabakatlarla elektrik iletim hatlarıyla da enerji transferini sağlayabilecek potansiyele sahip olunabileceği anlaşılmaktadır. Bir başka deyişle, TransHazar hattı çok yönlü ve çok amaçlı düşünülmektedir. Nitekim son yaşanan gelişmeler de, TDT ülkelerinin bu yönde inisiyatif kullanmakta olduklarını göstermektedir.

Gelinen bu son durum, özellikle Ukrayna Savaşı ve Gazze’de yaşanan elim olaylardan sonra, enerji geçiş bölgelerinde ve yol güzergahlarında ortaya çıkan sorunlar nedeniyle artan bir konjüktürel ehemmiyet kazanmış bulunmaktadır. Böylelikle, zaman içinde Türk Devletleri, hem kendi aralarında işbirliğiyle iç gereksinimlerini karşılamak ve hem de Avrupa’nın enerji güvenliğinin sağlanmasında anahtar konuma geliyor olabilecektir.

Öz olarak ifade edilmek istenirse; “Türk Devletler Teşkilatı”, enerji konusundaki işbirliği ve alt yapı yapılanmasıyla enerji kaynağı açısından hayli sorunlar yaşayan Avrupa ülkeleri için Türkiye’nin jeopolitik konumunun kazandırdığı konjüktürel durum kapsamında kapalı bir havza olan Orta Asya bölgesinden yeni ve stratejik bölgesel ulaştırma ve tedarik zincirlerinin geliştirilmesini olanak verecek ve aynı zamanda AB ülkelerinin enerji güvenliğinin sağlanmasında da stratejik rol üstlenmiş olacaktır.

Prof. Dr. A. Beril TUĞRUL

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

spot_img

BUNLARI DA OKUYUN