Uzmanlar, şirketlerin sürdürülebilirliği ve yeni sistemlere ayak uydurabilmesi için “Finansal Check-up” uyarısı yapıyor.
Bir yıla yakın zamandır tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs pandemisinin ekonomik anlamdaki etkileri şirketleri gelecek kaygısına sürüklüyor. Sürdürülebilirliğin büyük önem taşıdığı iş dünyasında, firmalar gelecek öngörüleri yaparak uzun vadeli çözümler arıyorlar.
Yapılan araştırmalar Türkiye’deki şirket ömrünün ortalama 10-15 yıl arasında değiştiğini gösteriyor. Kayıtlara göre ülkemizdeki en eski şirket 1777 yılında kurulan ünlü lokum ve şekerleme markası. 1900 yılından önce kurulan ve halen faaliyetlerini sürdüren ise sadece 8 şirket bulunuyor. Bu rakamlar değerlendirildiğinde Türkiye’de şirketlerin kısa ömürlü olduğu ve devamlılık arz etmediği kanaatine varılıyor.
Durum bu şekilde olunca firmaların, COVID-19 krizine karşı doğru stratejiler çerçevesinde profesyonel yöntemlerle ilerlemek durumunda olduğu ortaya çıkıyor. Bu noktada da profesyonel finans danışmanlığı şirketleri firmaların en büyük yardımcıları oluyor.
Firmaların sadece kriz dönemlerinde değil her zaman finansal check-up yaptırıp mevcut durumları hakkında bilgi sahibi olarak ileriye yönelik stratejiler belirlemesinin sürdürülebilirlik için çok önemli olduğunu belirten, Dinamo Danışmanlık Kurucu Ortağı, Kamu Özel Ortaklığı ve Proje Finansmanı Uzmanı Fatih Kuran, “COVID-19 tüm dünya ekonomisini altüst ederken zaten şirket ömrünün kısa olduğu ülkemizde de panik havası estiriyor. Haliyle firmalar önlerini görebilmek ve yeni sistemlere ayak uydurabilmek için büyük çaba sarf ediyor. Bu tehlikenin farkında olan şirketler ‘büyüme’ kavramının başına ‘sürdürülebilir’ kelimesini eklediler. Kısa vadede hızla büyüdükten sonra devamlılık gösteremeyip büyük kayıplar yaşamak yerine; uzun vadede, kademeli ve istikrarlı bir büyümeye odaklandılar.
Şirketlerin sürdürülebilir bir büyüme yakalayıp, uzun vadede başarılı olması için pek çok gereklilik söz konusu. Odaklanma, istikrarlı hareket etme, temkinli olma ancak yeri geldiğinde risk de alabilme, yumurtaların hepsini aynı sepete koymama, insan kaynağına yatırım yapma, inovasyon, verimlilik vb. konuları içeren uzun bir liste yapılabilir. Tabi burada en önemli konuların başında doğru finansal yönetim geliyor. İyi bir finansal yönetim şirketlerin uzun vadede istikrarlı şekilde büyümeleri ve mevcudiyetlerine devam etmeleri için kritik unsurlardan birini oluşturuyor.
Ne kadar sağlıklı olduğumuzu düşünsek de her yıl en az bir kere düzenli sağlık kontrolünden geçip check-up yaptırmamız gerektiğini bilir ve faydalarını kabul ederiz. Peki ya şirketinize en son ne zaman check-up yaptırdınız? Şirketinizin gelecek bir yılını ve ötesini ne kadar sağlıklı tahmin edebiliyorsunuz; kur ve faiz artışı, satışlarda ve/veya karlılıkta azalma, maliyetlerde artış, vergi düzenlemelerinde olası farklılıklar, piyasanın daralması ve işletme sermayesi ihtiyacınızın artması gibi olası risklerin gerçekleşmesi durumunda şirketinizin durumunu öngörebiliyor musunuz?
Türkiye’de faaliyet gösteren pek çok şirketin net olarak önünü göremediği için gerekli önlemleri almadığını deneyimlerime dayanarak söyleyebilirim. Genelde ilk aşamada pazarda boşluk bulan şirketler, yüksek karlılıklar ile hızlı bir büyüme oranı yakalıyorlar. Bu büyüme ile birlikte kadrolar artıyor, işler karmaşıklaşmaya başlıyor ve pazardaki boşluğu gören diğer şirketler rekabete katılarak kar marjlarını aşağıya indiriyor. İşte özellikle bu noktada şirket iyi bir finansal yönetim politikası geliştirmemiş ise önce sıkışıklıklar, ardından takip eden dar boğazlar ve son aşamada da iflaslar yaşanıyor.