Yıllardır hobi olarak olta balıkçılığı yapıyorum ve yaparken de bu aktiviteyi bilinçli bir şekilde icra etmeye gayret ediyorum.
Aynı zamanda profesyonel bir dalış eğitmeni, sualtı fotoğrafçısı, rehber balık adam olarak sualtında yaşamanın yeryüzünde yaşamaktan daha sağlıklı olduğuna inananlardanım. Sualtı faunası ve florasını bir eğitmen olarak öğrencilerime yıllardır öğretmenin gururunu yaşayan ben olta balıkçılığı konusunu köşemde ele almak istedim.
Geçenlerde sosyal medyada İstanbul boğazında gırgır tekneleri ile nasıl çevrildiğini resmen katliam yapıldığını herkes gibi bende hayretle ve üzülerek gördüm. Sosyal medyadan görmekle yetinmeyerek katliamın yapıldığı alanları gazeteci bir dostumla beraber giderek canlı canlı gözlemledik.
Bu konuda yetkili ve bilinçli olan birçok akademisyen yazılar yazdı ve bu katliamın durdurulması gerektiğini belirttiler.
Pandemi nedeniyle evlerine hapis olan olta balıkçıları da bu yaşananların acilen durdurulmasını haykırdılar.
Bu durumun sosyal medya haricinde ana haber bültenlerine de konu olmasına rağmen denizdeki gırgırlar sahile on beş metre yakın alanda ağ atmaya devam ediyorlar. Halk pazarlarında limit altı balıklar satılıyor, balık hallerinde denetim var ama bu limit altı balıklar oltacılardan mı çıkıyor diye sormak lazım.
İstanbul İl Tarım Orman müdürlüğü ekipleri, İBB deniz zabıtası ve ekipleri, Su ürünleri, İlçe tarım ve Emniyet Kuvvetleri boğaz balıkçıllarını sık sık denetliyorlar.
Geçtiğimiz gün yapılan denetimlerde kovalardaki balıkların limitleri ölçüldü yasalara uymayanlara cezalar yazılarak, ölçü cetvelleri hediye edildi. Bu çok güzel bir çalışmaydı ve bu duyarlılıkları için çok teşekkür ederim.
Tüm olta balıkçılarına 1380 sayılı su ürünleri kanunu anlatıldı ve kurallara uymaları sağlandı. Bu çalışmalarından dolayı yetkilileri tekrar tekrar tebrik ederim ama kendimde bir olta balıkçısı olarak sormak istiyorum; bizlere uygulanan yaptırım neden denizdekilere uygulanamıyor. Eğer uygulanıyor ise nasıl oluyor da boğazda savaşırcasına bu katliam hepimizin gözünün önünde tekrarlanıyor ve devam ediyor. Ben dahil defalarca şikâyet ettim boğazda sonuç iyi değil katliam devam ediyor.
Sahil Güvenlik, Deniz Polisi, Tarım ve Orman Bakanlığı yetkilileri ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi dahil olmak üzere herkes çalışıyor fakat bu katliam bitirilemiyor, tezgahlar limit altı balıklarla dolu,dolmasın kovalar dolmasın tezgahlar…
Trafik canavarlarının korkulu rüyası olan trafik fahri müfettişleri arkadaşlarımız trafikte ki kaosun bitmesinde önemli işler yapıyorlarsa, balıkçılıkta da fahri denetim sisteminin getirilmesi gerekmektedir.
Fahri deniz müfettişleri vesilesiyle yasa dışı avlanan teknelere el koyarak yediemin parklara çekelim, yasa dışı avlanan oltacıların da oltalarına el koyalım.
Geleceğimizi öldüren bilinçsiz avlanan herkese karşı topyekûn bir mücadele seferberliği başlatmalıyız.
Bilinçsiz avlananların önüne set vurmanın zamanı gelmiştir. Avrupa standartları gelirse kıyı balıkçılarının balık tutmak için masraf yapacaklarını da belirtmek isterim.
Bazı kıyı balıkçıları standartlara uymayan balıklar tutuyorlar. Böyle giderse Avrupa standartları uygulanırsa elimizdeki birçok ekipmanda çöpe gider. Hatta üstüne balık tutmak için para vermek zorunda kalırız. O sebeple burada da ciddi çalışmalar yapılmasının gerekli olduğunu da söylemek isterim.
Boğazlarda, körfezlerde ticari avcılığın yasaklanması lazımdır. Balığın göçüne, yavrulamasına, yuvalamasına, büyümesine izin verilmelidir. Olta balıkçılığı ve küçük tekneler girebilmelidir. Onlarda ağ atmamalı ve büyük tekneler tamamen açık denizde avlanmalıdır. Çünkü teknoloji ve kullandıkları cihazlar balığın kaçmasına müsaade etmiyor.
Şu an gırgırlarla yapılan avcılık değil katliamdır ve geleceğimizi öldürmektedirler.
Bu konuya duyarlı tüm hobidaşlarımı kurallara uymaya davet ediyorum. Bir çoğumuzun kurallara uyduğuna ve uymayanları da kurallara uyması adına uyardıklarına şahidim.
Ben ümitliyim ve her şeyin daha iyi olacağına eminim…
Kıyı balıkçılığı desteklenmeli diye tekrar tekrar uyarıyorum. Bizler birbirlerini eğiten insanlarız keşke gücümüz denizde bulunan herkese yetse ve onları da eğitebilsek ama görev bizden çok yetkililere ve yöneticilere düşmektedir.
Eminim ki! her bir yöneticimiz can siperane çalışıyordur.
O sebeple hep beraber çalışalım ve gelecekteki güzel günlerimizi bol balıklı, sağlıklı,umutlu ve bilinçli geçirelim.
Oltası suda olan tüm hobidaşlarıma rast gelsin…