Kuzu Effect AVM’nin genç yöneticisi Özge Kuzu, eğitimini, mesleğini ve kadınların iş dünyasındaki önemi hakkındaki düşüncelerini tüm samimiyeti ile paylaştı.
Sizi tanıyabilir miyiz?
Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler okuduktan sonra uzmanlığımı Dış Ticaret üzerine yaptım. Yaklaşık olarak dört seneye yakın bir süredir babamın yanında Kuzu Grup bünyesinde Ankara’daki projelerimizin başında görev alıyorum. Öncelikle satış pazarlama departmanında başladığım iş hayatım, kısa sürede kendimi geliştirdikten sonra projelerin her konuda sorumlusu olarak devam etti. Şu anda üç yıldır gece gündüz her aşamasında bulunduğum, kiralamasından pazarlama faaliyetlerine kadar tüm detayları ile bizzat ilgilendiğim Kuzu Effect projemizin AVM kısmında yönetici pozisyonu ile aktif olarak çalışma hayatımı sürdürmekteyim.
Vazgeçemediğiniz prensipleriniz nelerdir?
İşim dolayısıyla kendimi sürekli geliştirmek ve girişken olmak zorundayım. Gelebilecek yeni fikirlere açık olmak çok önemli. İnsanlarla iletişimimizin yüksek olması gerektiği için, sabır büyük esaslardan biri. Çalışma arkadaşlarımla her zaman sevgi bağı kurup onlarla yakın olmak vazgeçemediğim prensibim diyebilirim. Fazla mükemmeliyetçi bir yapım var. Bu özelliğin iyi mi kötü mü olduğunu bilemiyorum fakat bu durum beni bazen yorabiliyor.
Mükemmeliyetçi yaklaşımımın beni bundan beş yıl sonra olmak istediğim noktaya ulaştıracağına eminim. Diğer prensibim ise, her zaman elimden gelenin tam anlamıyla en iyisini yapmak. Emin olduğum her konuda ısrarcı bir yapım var. İnandığım şeylere herkesi inandırmak zor olsa da arkasında durduğum her fikrin hayata geçtiğini görmek benim için çok özel ve kıymetli.
İşinizin en sevdiğiniz yönü nedir?
İşimin en sevdiğim yönü, sosyal ve sürekli insanlarla iletişim halinde olmak diyebilirim. Bu iki kalemi de kendi özelimde iyi idare ettiğimi düşünüyorum. İyi bir iletişimle hallolmayacak bir durum ya da sorun olmadığını düşünüyorum.
İş hayatına yeni atılan kadınlar için tavsiyeleriniz nelerdir?
Yüksek hedefler koymalarını ve azla yetinmemelerini tavsiye ederim. Kadınlar olarak doğamız gereği disiplinliyiz. Bu disiplinimizi işimize yansıtınca ortaya çok güzel sonuçlar çıkacağına eminim.
Kadınların iş hayatındaki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Özellikle son yıllarda, kadınları iş hayatında daha aktif bir şekilde görmek beni çok heyecanlandırıyor. Kuzu Grup olarak bizler kadının iş hayatındaki gücünü önemseyen bir yapıya sahibiz. Kadınların varlığı disiplinin yanı sıra düzeni ve her bir detayın zarafetle olmasını sağlıyor. Kadınların iş hayatında ve sosyal hayatlarında imza attıkları başarılar kıvanç verici. Biz kadınlar, misyon olarak birçok sorumluluğu bir arada yapmaya çalışıyoruz. Aile, çocuk, eş, iş hayatı gibi durumların getirdiği birçok zorlukla başa çıkmak ve bunları yönetirken aynı zamanda iş hayatında iyi bir üretici olmak, kadınların ne kadar mucizelerle dolu olduğunu gösteriyor. Türkiye’de başarılı ve güçlü kadınları gördükçe, birlikte yapabileceklerimizi hayal ettikçe, içimdeki heyecanımı tarif edemiyorum. Başarılı ve idol olabilecek birçok isme sahibiz. Kadınlar bu duruma gelebilmek için çok fazla çaba sarf etti ve sonunda iş hayatında kendilerine çok güzel yerler edindiler. Her alanda her sektörde kadınları görmek çok güzel. Aynı ruhun çalışma ortamında da birbirini destekleyen nice kadınla daha gelecek nesillere aktarılmasını yaşamak müthiş bir his.
Çağdaş kadını tanımlar mısınız?
Çağdaş kadın her konuda bağımsız olabilen kadındır. Ekonomik yönden bağımsızlığını kazanabilen, verdiği kararlarda dimdik durabilen kadın benim için çağdaş kadının tanımını yansıtıyor. Çağdaş kadının özellikleri; iyi kötü verdiği kararları sorgulatmayan, etkileyici konuşan, üretken ve gerektiğinde her türlü yükü alıp dimdik durabilmesidir.
Kadınlar iş hayatında ne gibi zorluklar ile karşılaşıyor?
Toplumsal eşitsizlik ve cinsiyet konusunda geride kalındığını görüyorum. Hala kadınlara karşı bazı durumlarda kırılamayan ön yargılar var. Özellikle erkek eline alışılmış işlerde kadınların varlığına adapte olunamadığını gözlemliyorum. Ancak altını çizmek isterim ki, bütün büyük ölçekli ya da küçük ölçekli firmalarda kadın yöneticilerin varlığı her geçen gün artıyor. Birçok firma iş ilanlarında özellikle kadın çalışanlar istediğini vurguluyor. Bunun çok kıymetli olduğunu ve öneminin her geçen gün daha da artacağını düşünüyorum.
İş ve sosyal hayat arasındaki dengeyi nasıl koruyorsunuz?
İş ve sosyal hayat arasındaki denge çok hassas ve önemli bir konu. Sosyal ve özel hayatında mutlu bir kadın bu durumu iş hayatına yansıtıp daha verimli olabiliyor. Bana gelecek olursak, çevremde en ufak huzursuzluk yaşayabileceğim kimseyi hayatıma alamıyorum. Sosyal çevremdeki herkes ailemden sonra gelen kişiler olduğu için, birbirimize sık sık zaman ayırarak, iş yoğunluğu arasında kendimi motive ederek kaliteli zaman geçirmeye özen gösteriyorum.
Çalışmanın ve üretmenin size neler kazandırdığını düşünüyorsunuz?
Çalışmak ve üretmek beni bambaşka bir Özge yaptı. Kendi ayakları üzerinde durabilen, ürettikleri ve gösterdiği başarılarıyla insanlar tarafından saygı duyulan biri olmamı sağladı. Bu da motivasyonumu ve heyecanımı arttırdı.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü dünya genelinde ne gibi farkındalık yaratıyor?
Kadın, sadece 8 Mart’ta değil, her zaman ve her alanda varlığını hissettiren bir canlı. 8 Mart ile sınırlandırmadan bakıldığında kadının olmadığı bir hayat düşünmek çok renksiz. Sadece 8 Mart ile dünya çapında farkındalığı arttıran çalışmalarla biraz daha sorgulama artıyor. Özellikle sosyal sorumluluk projeleri ile dikkat çekici hale geliyor. Ama yine de sadece 8 Mart ile sınırlandırmamak gerektiğinin tekrar altını çizmek isterim.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü için mesajınız var mı?
Kadınlar, dünya için çok kıymetli fakat kadınlar için çok daha kıymetli. Bunu hatırlamak ve hayatın her alanında kadınların önce kadınları desteklediği bir dünya yaratmak bizim elimizde. İçimizdeki gücü, birbirimizle paylaştığımızda dünyanın nasıl güzel bir yer olduğunu görmek için kadınların birbirine daha içten sarılıp birlikte, “el ele iyiliğe” yürümesini temenni ederim.