Ana SayfaDOĞALGAZDoğal Gaz Boru Hatlarının Enerji Politik Önemi

Doğal Gaz Boru Hatlarının Enerji Politik Önemi

Günümüzde enerjinin hayatımızdaki yeri yadsınamaz önem arz etmektedir. Bu bağlamda, elektrik kullanımının yanı sıra ısınma ve sanayi kullanımlarındaki enerji girdisi en önemli kalemler olarak karşımıza çıkmaktadır. Böylesi ehemmiyeti olan enerjinin üretimi için çeşitli kaynaklar kullanılabilir olmakla beraber fosil yakıtların hala büyük ölçüde kullanılırlığını devam ettirdiği gözlenmektedir.

Son yıllarda, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı teşvik edilmektedir. Ancak, halen ve uluslar arası kuruluşlarca yapılan gelecek projeksiyonlarından, her istendiği şartta enerji üretimine uygun olan fosil yakıt kullanımının arta giden bir gelişim göstereceği anlaşılmaktadır.

Fosil yakıtlar içinde de yakıldığında diğer fosil yakıtlara göre daha az sera gazı salımına neden olan doğal gazın kullanımının öne çıkmakta olduğu görülmektedir. Ayrıca doğal gaz yakılırken katı atık bırakmaması nedeniyle de fosil yakıtlar içinde tercih edilir bir enerji kaynağı olmaktadır. Kısaca ifade edilmek istenirse; günümüzde doğal gaz, global ölçekte devasa miktarlarda kullanılan bir enerji kaynağı durumunda olduğu gözlenmektedir.

Öte yandan, doğal gaz dünyanın her yerinde olmayıp, belirli bölgelerde rezerv olarak bulunmaktadır. Bilindiği üzere doğal gaz (büyük miktarlarda) esas itibariyle; Avrasya, Ortadoğu ve kaya gazı olarak ta Amerika’da bulunmaktadır. Bununla beraber örneğin; Avrupa’nın doğal gaz gereksiniminin hayli yüksek olmasına karşın önemli doğal gaz rezervi bulunmaması, bu bölgedeki ülkelerin yüksek miktarlardaki doğal gaz talebini gündeme getirmektedir. Avrupa için en yakın ve istikrarlı kaynak bölgesi ise Avrasya ve Avrasya’da da Hazar bölgesi olmaktadır.

Şimdiye kadar, Avrupa’nın doğal gaz ihtiyacını daha çok Rusya üzerinden karşılanmakta olduğu bilinmektedir. Bununla beraber, yakın geçmişte (Rusya bağlantılı olmadan) Hazar rezervlerinin Avrupa’ya doğal gaz talebini karşılamada yer alabilmesi söz konusu olmuştur. Dolayısı ile de Bakü-.Azerbaycan çıkışlı olarak doğal gazın Hazar bölgesinden Avrupa’ya ulaştırılması gündeme gelmiştir.

İlk önemli girişim: Nabucco olarak bilinen proje olmuştur. 2002 yılında Viyana’da BOTAŞ’ın da yer almasıyla imzalanan bir anlaşmayla söz konusu projenin temelleri atılmıştı.  Proje, 2009 yılında Ankara’da imzalanan anlaşmayla Türkiye üzerinden Avrupa Birliği (AB)’ne doğal gaz temini için hız kazanmıştı.

Nabucco Projesi, AB’nin Rusya’dan doğal gaz tedarikine alternatif olarak geliştirilmişti. Bu arada Rusya’nın Orta Asya’nın doğal gaz tedarikçileriyle büyük ölçekli doğal gaz alım anlaşmaları yapması projeye, karşı hamle olarak nitelenmişti. Nabucco doğal gaz projesi; Azerbaycan doğal gazının Türkiye üzerinden (Bulgaristan ve Romanya’dan geçerek) Orta Avrupa’ya ulaştırılmasını öngörüyordu.

Projenin maliyetinin hayli yüksek olması ve 2008 Küresel Krizinin sonraki yıllarda da etkinliğini sürdürmesi projeyi önemli ölçüde sekteye uğratmıştır. Proje ortaklarının (Gezi olaylarından da etkilenerek) projeden çekilmesiyle 2013 yılında (tabiri caizse) kadük olmuştur.

TANAP Doğal Gaz Boru Hattı

TANAP (TransAnatolia Pipeline) olarak adlandırılan doğal gaz boru hattı, Azerbaycan’dan Türkiye’ye ulaşan doğal gazı, Anadolu’yu doğudan batıya kat ederek ve Yunanistan sınırına ulaştıran boru hattı olmaktadır (Şekil 1). Tarihsel gelişimine bakılacak olursa 24.12.2011 tarihinde Türkiye ile Azerbaycan arasında imzalanan Mutabakat Zaptı ile TANAP projesinin oluşturulmasına başlanmıştır. Projenin resmiyet kazanması ise 26 Haziran 2012 tarihinde İstanbul’da söz konusu iki ülke arasında imzalanan Hükümetlerarası Anlaşma” ve ek Anlaşma ile mümkün olmuştur. Bu Anlaşma 26 Mayıs 2014 tarihinde tadil edilmiş ve bu değişik hali ile10 Eylül 2014 tarihinde TBMM tarafından da onaylanmıştır.

TANAP Doğal Gaz boru hattı esas itibariyle iki amaca hizmet etmek üzere tasarlanmıştır. Bunlardan birincisi; Türkiye’nin giderek artan doğal gaz talebinin karşılanmasıdır. İkincisi ise; Hazar doğal gazının Avrupa pazarlarına ulaştırılmasıdır. Böylelikle, TANAP Doğal gaz boru hattı; Türkiye’nin sosyo-ekonomik kalkınmasına katkıda bulunurken Avrupa’nın doğal gaz tedarikine alternatif oluşturmak üzere kurgulanmıştır. Projenin; ulusal yasa, yönetmelikler, ilgili uluslararası standartlar ile sağlık, emniyet ve çevre kurallarına uygun ve uyumlu şekilde tasarlanmasının benimsendiği ifade edilmiştir.

TANAP (TransAnatolia Pipeline) doğal gaz boru hattı Türkiye topraklarında 1850 km uzunlukta olup ulusal doğal gaz şebekesine beslemek üzere Türkiye sınırları içerisinde iki çıkış noktası bulunmaktadır. Bunlardan ilki Eskişehir’de ikincisi ise Trakya’dadır. Büyük kısmı karada olan TANAP boru hattının, nispeten kısa bir deniz geçişi Marmara Deniz’inde yer almaktadır. Deniz geçişi 19 km. kadardır. Ayrıca, ülke sınırları içerisinde; 7 adet kompresör istasyonu, 11 adet pig istasyonu, 4 adet ölçüm istasyonu, 49 adet blok vana istasyonu bulunmaktadır

TANAP Doğal gaz Boru Hattı, Türkiye’de 20 il (doğudan batıya sırasıyla Ardahan, Kars, Erzurum, Erzincan, Bayburt, Gümüşhane, Giresun, Sivas, Yozgat, Kırşehir, Kırıkkale, Ankara, Eskişehir, Bilecik, Kütahya, Bursa, Balıkesir, Çanakkale, Tekirdağ ve Edirne) ve 67 ilçe ile 600 köyden geçmektedir. Batıda ulaştığı nokta ise Yunanistan sınırında İpsala-Edirne olmaktadır (Şekil 2).

TANAP Doğal gaz boru hattı 7 Milyar USD yatırım bedeliyle tamamlanmış olup Güney Gaz Koridoru (SGC) Şti % 58, BOTAŞ % 30 ve BP % 12 ile hisse sahibi olmaktadırlar. TANAP’ın başka bir özelliği de hâlen Avrupa’yı besleyen ve tek bir ülkeden geçen en uzun boru hattı olmasıdır.

Türkiye’yi baştan başa kat eden söz konusu TANAP doğal gaz boru hattı doğuda Azerbaycan-Gürcistan bağlantısını sağlayan 690 km uzunlukta “Güney Kafkasya Hattı (South Causcasian Pipeline-SCP)” ile irtibatlıdır. Batıda ise Yunanistan-Arnavutluk-İtalya bağlantısını sağlayan (toplam 878 km uzunluktaki) TAP (TransAdriatic Pipeline) hattı ile irtibatlandırılmıştır.  Böylelikle Hazar Bölgesi – Avrupa doğal gaz bağlantısı hayata geçirilmiş olmaktadır. “SCP-TANAP ve TAP” doğal gaz boru hatları topluca “Güney Gaz Koridoru” olarak adlandırılmaktadır. Bir başka deyişle “Güney Gaz Koridoru” üç ana parçadan oluşarak Hazar doğal gazını Avrupa’ya ulaştırmaktadır.  “Güney Gaz Koridoru” 31 Aralık 2020 tarihi itibariyle tamamlanmış ve ticari gaz akışı sağlanmış bulunmaktadır. Şekil 3’de bu üç hat beraberce görülmektedir.

TANAP ve Bağlantılı Doğal Gaz Boru Hatlarının Enerji Politik Önemi

TANAP ve bağlantılı boru hatlarının tarihsel gelişimine bakıldığında;  SCP (Güney Kafkasya) Boru Hattı (ilaveten SCPX (Genişletilmiş Güney Kafkasya) Boru Hattı) için 07 Şubat 2014 tarihinde kontrat imzalanmış ve 2017 yılında proje tamamlanmıştır.

TANAP 26 Haziran 2012’de imzalanan “Hükümetler Arası Anlaşmayı takiben 17 Mart 2015’te TANAP’ın “Temel Atma Töreni” Kars’ta yapılmış ve 23 Ocak 2018’de boru hattına ilk test için doğal gaz basılmıştır. 12 Haziran 2018’de de Resmi Açılış Töreni yapılmış ve 30 Haziran 2018’de ticari operasyon faaliyeti başlamıştır. 02 Aralık 2019 tarihinde ise Türkiye ve Azerbaycan Devlet Başkanları’nın iştirakiyle Edirne-İpsala Sarıcaali Köyü’nde geçekleşen törenle TANAP boru hattının Avrupa bağlantısı hayata geçirilmiştir.

TAP Boru hattı da (4,5 yıllık yapım süresi ile) 13 Ekim 2020’de bitirilmiştir. 31 Aralık 2020’de ise ticari olarak gaz akışı başlamıştır. Böylece üç bölümlü Güney Gaz Koridoru tamamlanarak (SCPX-TANAP-TAP Boru hatları) bütün olarak hizmete girmiştir.

Başlangıçta 10-16 milyar m3 mertebesinde doğal gaz taşıma kapasitesine sahip olan bu boru hattının 24 milyar m3 ilave kapasiteye sahip olduğu da ifade edilmektedir. Taşınan gazın 10 milyar m3’ünün Türkiye’nin gereksinimi için kullanılması planlanmış bulunmaktadır. Bu bağlamda, kapasitesi göz önüne alındığında enerji politik açıdan TANAP ve bağlantılı boru hatları dikkat çekmektedir.

Güney Gaz Koridoru, Orta Doğu ve Avrupa’nın en uzun ve en geniş çaplı boru hattı özelliğine sahiptir. Bu bağlamda, Rusya’dan Ukrayna üzerinden Avrupa’ya taşınan doğal gaza önemli bir alternatif oluşturmaktadır. Dolayısıyla da enerji politik açıdan Avrupa arz güvenliği için güvence oluşturmaktadır denebilir.

TANAP ve bağlantılı hatlar göz önüne alındığında;, Hazar Denizi başlangıçlı olarak Kafkasya, Anadolu ve Güney Balkanlar üzerinden geçerek Adriyatik denizine ulaşan ve buradan İtalya’ya geçen hat, bölge ülkeleri için enerji politik açıdan stratejik önem arz etmektedir.

Giderek enerji ihtiyacı artan Türkiye için TANAP’ın önemi, öncelikle artan doğal gaz gereksinimi karşılanmasına yönelik önemli bir alternatif hat durumunda olmasıdır. Bir başka deyişle, TANAP doğal gaz boru hattının tamamlanmasıyla doğal gazının önemli bir kısmını Rusya’dan temin eden Türkiye’nin kendisine önemli ve yeni bir seçenek oluşturduğu söylenebilir. Dolayısıyla TANAP ve SCP, Türkiye için kendi iç enerji politiği açısından stratejik ehemmiyete sahip bulunmaktadır.

Burada şunu da söylemek gerekir ki; TANAP ve bağlantı hatlarının geçtiği tüm ülkeler için de (Gürcistan, Türkiye, Yunanistan, Arnavutluk ve İtalya) enerji arz güvenliği açısından kendileri için önemli bir seçenek yaratmış olmaktadırlar. Ayrıca, tüm bu ülkelerin böyle bir enerji hattı üzerinde bulunmaları kendilerine geçiş ülkesi olarak ta stratejik önem kazandırıyor olmaktadır. Türkiye için ayrıca, enerji merkezi olma yönündeki hedefine ulaşmada da önemli bir aşamayı oluşturmaktadır.

Öte yandan, TANAP ve bağlantılarının hayata geçirilmesi,  Doğu Akdeniz rezerv bölgelerindeki doğal gazı; GKRY, Girit ve Yunanistan’a dolayısıyla Avrupa’ya ulaştırmaya amaçlamak üzere planlanan EastMed (Eastern Mediterranean) boru hattını daha başlamadan önemli ölçüde sekteye uğratmıştır denebilir. Zira TANAP doğu Akdeniz rezervleri için de bir seçenek oluşturmaktadır. 

Fazla olarak, AB’de doğal gaz bağımlılığını düşürmek için doğal gazı hidrojen ile birlikte kullanma eğiliminin arttığı gözlenmektedir. Bu durum giderek artan bir uygulama halini akması halinde (ki: öyle olacağı son dönem gelişmelerden görülmektedir), o zaman EastMed projesi ( AB’nin ilave doğal gaz gereksinimi düşüyor olacağından) kadük olacaktır denebilir. İlaveten, Türkiye’nin TANAP ve bağlantılarıyla doğal gazı ve hidrojeni Avrupa’ya ulaştırması da mümkün olabilir.

Ayrıca, Hazar Denizi rezervlerinin, Güney Gaz koridorunu daha çok beslemesi halinde ve hattın dallanmalarla geliştirilmesi de mümkün görünmektedir. Bir başka deyişle, Güney Gaz Koridoru ve dolayısıyla TANAP’ın etkinlik alanı genişleyebilecektir. 

Sonuç

Dünyanın neresinde olursa olsun enerji kaynağı bölgelerinde bulunan rezervlerin boru hatlarıyla taşınması her aşamada üzerinde durulan, dikkat çeken enerji politik projeler olmaktadır. Güney Gaz Koridoru ile Hazar bölgesinin doğal gazının Avrupa’ya taşınması önemli bir proje olarak hayata geçirilmiş olup, bölgedeki dengeleri etkileyen bir mahiyet taşımaktadır. Güney Gaz Koridoru’nun en uzun boru hattı Türkiye’deki TANAP boru hattı olup, Güney Gaz Koridoru’nun doğu ve batı ayaklarını bağdaştıran önemli kısmını oluşturmaktadır. Bu durum Türkiye jeopolitiğinin önemini pekiştirmektedir.

TANAP doğal gaz boru hattı, Türkiye dışındaki (SCP ve TAP) bağlantı boru hatlarının geçtiği ülkelerle Türkiye’nin ilişkileri üzerinde etkili olabilecek ve olumlu gelişmelere vesile olabilecektir. Ayrıca planlama aşamasındaki (EastMed Boru Hattı v.b. gibi) hatlara önemli bir alternatif oluşturmakta olup, ön alan bir enerji hattı durumundadır. Bu bağlamda, bu gibi projelerin kadük olmasına da neden olabilecek evsaftadır denebilir.

Tüm bu hususlar, dünyada hayli artan enerji rekabetinde dengeleri değiştirebilecek niteliktedir. Fazla olarak, dünya siyasetinin düzenlenmesinde ve Türkiye’nin jeopolitiğinin daha da etkin olmasında rol oynayabilecek mahiyette görülebilir.

Öz olarak belirtmek gerekirse; Yakın gelecekte bu etkileme özelliğinin kendini daha açık olarak göstereceği beklenebilir. Burada şunu da belirtmek yerinde olur ki; çoğu kez karşılaşıldığı üzere enerji politik bağlamda acımasız rekabetin hedefi olunabileceğini de göz ardı etmemek gerekmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

spot_img
spot_img

BUNLARI DA OKUYUN