20.1 C
İstanbul
Pazartesi, Eylül 15, 2025

Deniz Yoluyla Kurtuluş Hafızasının Tersyüz Edilişi: Tarihsel İroni ve Ahlaki Tutarsızlık

Must read

1940’lı yıllarda Akdeniz’in dalgaları, Nazi zulmünden kaçan on binlerce Yahudi için hem tehlike hem de umut taşıyordu. Struma, Mefküre, Pan Crescent, Pan York, Exodus 1947, Patria ve Tiger Hill gibi gemiler; kimi zaman batırıldı, kimi zaman geri çevrildi, ancak İsrail’in kolektif hafızasında “deniz yoluyla kurtuluş”un simgesi hâline geldi. Bu gemiler yalnızca göçmenleri değil, aynı zamanda İsrail’in devletleşme sürecinin meşruiyetini besleyen tarihsel bir anlatıyı taşıdı: zulümden kaçan bir halkın deniz üzerinden var olma mücadelesi.

Aradan geçen onyıllar, bu tarihsel sahneyi köklü biçimde tersine çevirdi. Bugün İsrail artık mağdur değil, güç ve kontrol sahibi aktör konumundadır. 2010’daki Mavi Marmara vakasından başlayarak, Challenger 1 ve 2, Sfendoni, Defne Y, Gazze Ark, Zaytouna-Oliva ve son günlerdeki Sumud Filosu gibi pek çok insani yardım gemisi, Gazze’ye ulaşamadan İsrail tarafından durduruldu. Bu gemiler de 1940’ların sığınmacı gemileri gibi umutla yola çıkan insanların taşıyıcısıdır; ancak bu kez onları karşılayan güç, kurtarıcı değil, ablukayı dayatan bir devlet otoritesidir.

Bu durum, İsrail’in kendi tarihsel hafızasıyla derin bir çelişki içinde olduğunu gösteriyor. Bir zamanlar deniz yoluyla kurtuluş arayışı meşru kabul edilen bir halkın, bugün aynı umudu Filistinliler için tehdit olarak görmesi ahlaki bir tutarsızlık ve tarihsel ironidir. Struma’dan Exodus’a uzanan hatıra zinciri, İsrail için sadece geçmişin bir hikâyesi değil, insanlığın evrensel vicdanına yazılmış bir ders niteliği taşırken; Gazze’ye insani yardım götüren gemilerin kriminalize edilmesi, bu hafızaya bilinçli bir ihanet anlamına gelmektedir.

Dolayısıyla mesele, yalnızca Gazze’deki ablukanın hukuksuzluğu değil, hafızanın ve değerlerin inkârıdır. İsrail’in geçmişte kendi varlığını meşrulaştıran insani ilkeleri bugün reddetmesi, uluslararası hukuk ve vicdani diplomasi açısından çifte standardın somut bir tezahürüdür. Bu çelişki, sadece Filistinlilerin yaşadığı insani trajediyi değil, aynı zamanda İsrail’in kurucu kimliğinin temelinde yer alan deniz yoluyla kurtuluş anlatısının da içten çözülmesini gözler önüne sermektedir.

Yazar Hakkında

Doç. Dr. Hakan Arıdemir, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesidir. Uluslararası Hukuk, Bölgesel Deniz Jeopolitiği Meseleleri ve Uluslararası Deniz Hukuku alanında çalışmalarını sürdürmektedir. Afro-Avrasya Araştırmaları Enstitüsü’nün kurucu başkanı olan Doç. Dr. Arıdemir, ulusal ve uluslararası düzeyde birçok akademik projeye, çalıştaya ve yayın faaliyetlerine öncülük etmektedir. Türkiye’nin Afro-Avrasya vizyonu ve Türk dünyası stratejileri üzerine derinlemesine analizler üretmektedir.

- Advertisement -spot_img

More articles

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Advertisement -spot_img

Latest article