Deniz Ticareti uluslararası ticaretin en önemli kilit noktasını oluşturmaktadır. Kara ve hava yoluyla yapılan ticarete nazaran çok daha ucuz ve güvenli bir ticari yoldur. Dünya ticaretinin yüzde seksen gibi büyük bir kısmı deniz yolu ile gerçekleştirilmektedir. Pek çok insan evinde kullandığı ürünlerin yüzde doksanının deniz yoluyla geldiğinin farkında dahi değildir.
Konteyner, uluslararası standartlara sahip taşımacılık sistemi içinde verimli, güvenli ve hasarsız bir şekilde malzeme taşıması için üretilmiş, yeniden kullanılabilir çelik kutu şeklindeki yapılardır. Konteynerler modern ticaretin hızlı, önemli aynı zamanda da çok kullanışlı bir enstrümanıdır. Deniz dışında trenle taşınabilir, kamyonlarla taşınabilir. Genel olarak deniz ticaretinin en önemli girdisini konteynerler oluşturmaktadır. Dünya deniz ticaretinde konteyner taşımalarının çok büyük bir kısmı Maersk, MSC, CMA CGM, COSCO, OOCL, HapagLlyod, Hamburg Süd ve Online gibi şirketler tarafından gerçekleştirilmektedir.
Güney Kore’nin küresel konteyner gemi operatörü Hanjin’in iflas ettiği haberi Ağustos 2016’da ilan edilinceye kadar ABD piyasasına hizmet eden trans-Pasifik deniz ticaret yollarındaki hacmin yüzde 7.8’i Hanjin Shipping tarafından karşılanıyordu. Bu iflas, dünya nakliye pazarında etkileri kolay kolay silinmeyecek bir “Konteyner Krizi”ne neden olmuştur. Bu tarihten sonra konteyner sektörünün devleri bir kısmı ya stratejik hat anlaşmaları yaparak birleşmek zorunda kalmış ya da küçülme yoluna gitmiştir. Sonuç olarak denizyolu taşıma ücretleri Ocak 2017’den bugüne neredeyse yüzde 400 artmış ve hala artmaya devam etmektedir. Lojistik firmalarının ihracattaki artışla doğru orantılı şekilde konteyner ve liman seferlerinin sayısında artırıma gitmesi gerektiği bir dönemde yaşanan bu kriz dünyanın iki büyük ticaret devi Çin ve ABD’yi de karşı karşıya getirmiştir.
2019 yılında kısmen 2020 yılında ise tamamen deniz ticaretini olumsuz etkileyen küresel pandemi nedeniyle gemilerin günlerce limanlarda bekletilmesi ve ithalat-ihracat dengesindeki değişim küresel ticarette konteyner arzı sorununu daha da artırmıştır. Özellikle Çin’den ABD’ye giden gemiler yükünü boşaltamadığı için, kısa sürede dönememiş, bu da konteyner arzı sorunu yaratmıştır.
Bugün dünya ticaretinde büyük bir krize sebep olan ve tedariki giderek zorlaşan boş konteynerler, ABD ve Çin arasında stratejik güç olarak kullanılmaya başlanmıştır. ABD limanları üzerinden taşınan tüm konteyner ithalatının neredeyse yarısı Çin’e aittir. ABD ithalatı fazla olan bir ülke olduğu için ülkesine gelen çok miktardaki konteynerleri biriktirmektedir. Çin ise, bir yandan tüm dünyadan boş konteynerleri toplarken diğer yandan da 2020 yılından beri konteyner arzını artırmak için adımlar atmaktadır. Çin, pazara daha fazla konteyner sağlamak, konteynerlerin geri dönüşünü hızlandırmak ve konteyner üreticilerinin üretkenliği artırmalarına yardımcı olmak için yoğun çaba göstermektedir. Çin, bu alanda teşvikler ve ekonomik hamlelerle üstünlük kurmak istemektedir. ABD ise bu duruma vergiler koyarak ülkesinden mal alma şartı getirerek karşılık vermeye çalışmaktadır.
Küresel deniz ticaretinde yaşanan bu durum, Türk ihracatına da ağır darbe vurmuştur. 2020 yılı haziran ayından sonra normalleşme ile ihracatta artış yaşanırken, boş konteyner bulunamadığı için ihracat yükleri limanlarda ve depolarda kalmıştır. Ürünlerin zamanında sevk edilememesi ödemelerde gecikmelere yol açmıştır. Bu durum Türk firmalarını uluslararası ticarette çıkmaza sürüklemektedir.
Sonuç olarak, yaşanan boş konteyner krizi göstermektedir ki, dünyada birkaç şirketin tekelinde olan konteyner üretimi, stratejik bir sektör olarak ön plana çıkmaktadır. Afro-Avrasya’nın tasarım ve üretim üssü olma hedefindeki Türkiye’nin bu krizi bir fırsata dönüştürerek hızlı bir şekilde sektörde gerekli adımları atması gerekmektedir.