Ana SayfaEKONOMİÇin-Hindistan sınır çatışmalarına bakış

Çin-Hindistan sınır çatışmalarına bakış

Çince’de merkez devlet anlamına gelen bir tabirden türetilmiş bir betimleme olan Çin ifadesi; dünyanın en eski medeniyetleri arasında sayılan bir Uzakdoğu ülkesini tanımlamaktadır. Bölgedeki arkeolojik buluntular Homoerectus dönemine kadar tarihlenebilmekle beraber geleneksel Çin hanedanlığının ilkinin (Xia Hanedanı) M.Ö. 2100’lerde ortaya çıktığı kabul edilmektedir. Uzak doğuda yer alan bu ülkede, tarih boyunca müteaddit defalar hanedan değişiklikleri olmuş ve birçok kez de genişleme, bölünme ve tekrar birleşmeler yaşanmıştır. Bununla beraber Çin, tarihi boyunca dünya için önemli bir teknoloji merkezi olmuş ve ipek, barut, matbaa, barut gibi inovatif eleman veya aparatların ilk prototiplerinin çıkış ülkesi olmuştur. Bu bağlamda da tarihi “İpek Yolu” olarak nitelenen ve Çin’i Avrupa’ya bağlayan önemli ticaret yolu gelişmiştir ve dolayısıyla dünya ekonomisini etkiler bir rol üstlenmiştir. 1949 yılında ise son imparatorluk hanedanı yıkılarak ana kara bölgesinde Çin Halk Cumhuriyeti kurulmuştur. Halen dünyanın en büyük nüfusuna sahip olup en büyük kara alanı bulunan ülkeler arasında yer almaktadır.

Hindistan ise, güney-doğu Asya’da yer alan nüfus olarak dünyanın ikinci, kara alanı bakımından da yedinci büyük ülkesi durumundadır. Hint coğrafyası ülke olarak birlik ve bütünlük içinde olmaktan ziyade farklı ırk, din ve kültürlerin beraber yaşamaya çalıştığı mozaik bir yaşam tarzını benimsemiş görünmektedir. Bununla beraber arkasında Taç Mahal gibi bir eser bırakmış olan (Türkiye Cumhurbaşkanlığı forsunda bir yıldız ile temsil edilen bir Türk Devleti olan) Babür İmparatorluğuna da ev sahipliği yapmıştır. Hindistan baharatlarıyla ünlü olup, tarih boyunca “Baharat Yolu”nun başlangıç ülkesi olmuştur. 19 yy.da İngiliz sömürgesi olan Hindistan nihayet 1947’de bağımsızlığını kazanmıştır. 

Çin ve Hindistan, her ikisi de tarihte ticaret çıkış ülkesi iken sanayi devriminden sonra etkinliklerini önemli ölçüde kaybetmişlerdir. Ancak her iki ülke de esas itibariyle 20. Yüzyılın ikinci yarısında tekrar dünya sahnesinde etkin olarak yerlerini almaya başlamışlardır. Bu bağlamda 21. yy.a girilirken her ikisi de “Uzak Doğu’nun Parlayan Yıldız”ları olarak nitelenmeye başlamışlardır. Bu iki ülke de dünya sermayedarlarının önemli miktarlarda yatırım yaptığı ülkeler arasında yer almaktadırlar.

Çin-Hindistan Çatışması

Çin ve Hindistan, bölgelerinde etkinliklerini artırdıkça, ülke sınırlarında barışçıl olmayan durumlar yaşamaktadırlar. Sorun, ilk olarak Çin’in Tibet’e girmesinden sonra1962 yılında ortaya çıkmış ve sınır harbi yaşanmıştır. O tarihte Çin üstünlük sağladıysa da ateşkes ile eski sınırlarına çekilmişlerdir (Şekil 1). 1995 ve 1996 yıllarında barış anlaşması imzalandıysa da günümüzde de halen orada da sınır sorunları yaşanmaktadır.

Son olarak yine sorunlu bir bölge olan Keşmir sınırında çatışma yaşanmıştır. Nükleer güce sahip söz konusu bu iki ülkenin (Keşmir Bölgesinde) Mayıs-Haziran 2020’de ortaya çıkan sıcak sınır çatışması sonucunda başlangıçta 20 Hintli asker ölmüş, ancak takiben iki tarafın da kayıpları olmuştur. Şimdilik bir durulma olsa da her an yine bir çatışma çıkma olasılığı bulunmaktadır. Burada Keşmir bölgesi üzerinde de durmak yerinde olacaktır. Keşmir; derin tarihi olan ve kadim uygarlıklara kadar dayanan, önceleri Hint coğrafyasının kuzeyinde bulunan verimli bir vadiyi betimlerken zaman içinde tüm yöreyi tanımlayan stratejik bir bölgeyi ifade etmektedir. Bu bölgeye, (geçiş yolları açısından stratejik öneme sahip olması nedeniyle) hâkim olmak isteyen pek çok kavim ve devletler olmuştur. Büyük İskender’den, Gaznelilere, Moğollardan Hintli Mihracelere, Babür Hanlarından Emeviler’e kadar dönemlerinin etkin pek çok gücü bölgeye egemen olmak istemişlerdir. Ancak, birçoğu sert tabiat şartları nedeniyle pek de başarılı olamamışlardır. Başarılı olanlardan önemli biri Babür İmparatorluğudur ve bölgeyi bir eyalet olarak kendine bağlamıştır. 20. Yüzyılın başında ise bölgede İngiliz hâkimiyeti söz konusu olmuştur. Halen Müslümanlık, bölgeyi önemli ölçüde etkileyen bir metafor durumundadır.

Bilindiği üzere Keşmir Sorunu 1947’den beri Müslüman Pakistan ile Hindu ağırlıklı Hindistan’ın iki ayrı ülke olarak bağımsızlıklarını ilan etmesiyle başlamıştır ve zaman zaman alevlenerek süre gitmektedir. Hâlihazırda sorun çözülmemiş olup Keşmir’de parçalı bir yapı söz konusudur (Şekil 2). Hindistan, Keşmir’in kuzey sınırındaki bölgeyi “Cammu Keşmir” eyaleti adı altında kendine bağladığını ilan etmiştir. Söz konusu bu eyalet, halen Hindistan’da Müslümanların çoğunlukta olduğu tek eyalet durumundadır. Pakistan ise kendi kontrolü altındaki Keşmir’e “Azad Keşmir (Bağımsız Keşmir)” ve “Gilgit Baltistan” olarak iki özerk bölge statüsü vermiş bulunmaktadır. Çin ise Aksai bölgesinde kontrol etkisini hissettirmektedir. Ancak, bölge için net sınırlardan bahsedilmesi pek de mümkün olamamaktadır. Gelişmelere göre dinamik bir durum söz konusudur, bu da bölgede sınır sorunlarının yaşanmasına neden olmaktadır.

Keşmir, şimdiye kadar Pakistan ile Hindistan arasında yaşanan sorun diye bilinirken, şimdi Çin, Keşmir’de genişleme politikası güderek Aksai bölgesinin kendisine ait olduğunu iddia etmektedir. Dolayısıyla, Çin ile Hindistan söz konusu stratejik bölgeler üzerinden çatışır duruma gelmiş bulunmaktadır.

Ekonomik ve Enerji-Politik Değerlendirme

Bilindiği üzere dünyanın en yüksek sıradağları olan Himalayalar ile Karakurum, Pir ve Pancal dağlarının uzantısı Keşmir’de birleşmekte ve dolayısıyla jeolojik olarak özel bir yapıya sahip bulunmaktadır. Bu bağlamda geçmişte olduğu gibi günümüz için de stratejik geçiş bölgesi durumundadır ve ilaveten zengin yer altı zenginliği potansiyeline sahiptir.

21. yüzyıl’ın belki de en önemli ekonomik ve enerji-politik projesi olmak üzere; (“One Belt One Road –OBOR)  “Bir Kuşak Bir Yol” projesi adıyla anılan Modern İpek Yolu Projesi önerilmiş bulunmaktadır. Öz olarak belirtilmek istenirse, projenin amacı;  tarihte önemli ve öncelikli bir yol ve güzergâh olma niteliğini taşıyan Tarihi İpek Yolu’nun (modern arterler yaratılarak) yeniden canlandırılması olmaktadır. Böylelikle, modern ipek yolunun yeniden tarihte olduğu gibi geçtiği bölge ve ülkelerin yadsınamaz önemde olacağı düşünülmektedir. 

Günümüzde enerji hatları ile ana yolların birbirini takip ettiği düşünülürse, konunun enerji-politik önemi de kendini göstermektedir. Nitekim, projenin Çin tarafından lanse edilen nitelemesi “Bir Kuşak Bir Yol (One Belt One Road –OBOR)” ifadesinde yol kelimesinden önce kuşak betimlemesi yer almaktadır. Bu da, projenin ticaret yolunun ötesinde çok daha derin anlamlar ifade ettiğini göstermektedir. Enerji-politik anlamı da  bu kapsamda öne çıkmaktadır. Nitekim söz konusu bu bölgeler için enerji hatları projeleri de gündemdedir. 

Modern İpek yolu Çin’den Londra’ya uzanan geniş bir bölgeyi birbirine bağlayacak gibi görünmekte ve gerçekleşmesi halinde dünyanın en önemli ticaret yolu olacağını düşündürmektedir. Kara ve deniz bağlantı hatlarının hayata geçirilmesi ile olay daha da genişleyebilecek ve tüm dünyayı birbirine bağlayan ticari ve de enerji-politik ağı oluşturabilecektir. Daha şimdiden konuya ilişkin haritalar çizilmektedir

Bir Kuşak – Bir Yol Projesi”nin genel güzergahı yöresel ve bölgesel detaylarında değişiklik gösterebileceğini de ifade etmek gerekir. Ancak, bazı düğüm noktaları yadsınamaz önem taşımaktadır. Söz konusu düğüm noktalarından biri Keşmir Bölgesi olup sarp ve geçit vermeyen Himalaya Sıradağlarının geçiş verdiği bölgeyi ifade etmektedir. Dolayısıyla, bu bölge stratejik ve lojistik öneme sahiptir. Bir başka deyişle, bölge Orta Asya’nın Hint Okyanusu’na çıkışı için ve de Doğu-Batı ekseninde Modern İpek Yolu’nun geçişine ilişkin düğüm noktası olabilecek niteliktedir. Modern ipek yolunun önemli bir kara ve deniz yolu bağlantısının da bu güzergah üzerinden olacağı düşünülmektedir. Fazla olarak projenin önemli bir limanı olarak tesis edilen Gwadar limanına Orta Asya’dan çıkış yolu üzerinde yer almaktadır (Şekil 3). Bu durum  Keşmir’i öne çıkarmaktadır. Hal böyle olunca, nükleer güce sahip ülkelerin sıcak çatışmayı bile göze almalarının nedeni daha anlaşılır olabilmektedir.

Sonuç

Stratejik bir öneme sahip Keşmir Bölgesinde, hayli uzun süreçten beri  zaman zaman farklı çatışmalar yaşanmaktadır. Önceleri, Pakistan-Hindistan arasında sıcak çatışmaya kadar varan gerilimler yaşanırken, son dönemde sorun Çin-Hindistan gerilimi ve çatışması olarak kendini göstermiş bulunmaktadır.

Orta Asya’yı Hint Okyanusu’na bağlayan başat bir geçiş noktası olan bu bölge, Modern İpek Yolu Projesi’nin lanse edilemesinden sonra katmerlenen bir stratejik öneme sahip olmuş bulunmaktadır. 21. Yüzyılda “Uzakdoğu’nun Parlayan Yıldızları” olarak nitelenen Çin ve Hindistan her ikisi de bölgede etkin olmak istemektedir. Bir başka deyişle aralarındaki rekabet kızışmaktadır. Hindistan, coğrafik olarak Hinterland’ına daha yakın konumdaki bölge üzerinde kendini daha yetkin görürken, Modern İpek Yolu Projesi’nin ana partneri durumunda olan Çin de proje için yadsınamaz önemi bulunan bu stratejik bölgeyi kontrol etmek istemektedir. Oysa bölge yaşayanları bağlamında yöresel ve dinsel paylaşımı daha çok olan ülke, Pakistan olmaktadır.

21. Yüzyılın değişen dünyasında bu bölge son derece stratejik olup, Çin ve Hindistan arasındaki sınır çatışması olarak nitelense de gerçekte hiçbirine ait olmayan Keşmir toprakları üzerinde sınır çatışması altında sıcak çatışma ve gerilimler yaşanmaktadır. Bu da konunun üzerinde durulması gereken ayrı  bir veçhesini oluşturmaktadır.

Öz olarak ifade edilmek istenirse, Çin ve Hindistan (ve hatta Pakistan) arasındaki sıcak çatışmaya kadar varabilen gerilimler zaman içinde devam edegidecek nitelik taşımaktadır. Ne var ki; dünyanın bir çok yerinde gözlendiği gibi bu bölgede de, gerçek ekonomik ve enerji-politik nedenler perde arkasında tutularak farklı gerekçeler gösterilerek sıcak çatışmalı şartların gündeme gelmesi çok mümkün görünmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

spot_img
spot_img

BUNLARI DA OKUYUN