‘Evet’ diyorum Anayasa değişikliğine, ama ‘Hayır’ diyeni düşmanlaştırmam..
Evet diyorum Anayasa değişikliğine, ama Hayır diyeni düşmanlaştırmam,
Evet derken Hayır diyeni ötekileştirmem,
Evet diyorum ama Hayır diyene kötü gözle bakmam,
Evet diyorum ama Hayır diyeni ayrıştırmam acımasızca…
Çünkü Evet diyenle Hayır diyenin müşterekleri öyle çok ki;
Vatanımız bir, Devletimiz bir, Milletimiz bir, Dinimiz bir, Ezanımız bir, Bayrağımız bir…
Değişikliği okudum, inceledim, araştırdım,
Kendi kendime mihenge vurdum,
Düşündüm, değerlendirdim,
Konunun uzmanlarıyla konuştum, tartıştım, irdeledim,
Değişiklik içeriğinin artılarını eksilerini tartıya koydum,
Sadece inandığım ve sevdiğim Cumhurbaşkanımız istiyor diye değil,
Ülkemin geleceği için olması gerektiğine inandığım için irdeledim,
Ve “Evet” demenin daha olumlu olacağına kanaat getirdim.
Ama,
Evet diyen de, Hayır diyen de diline, tavrına tarzına dikkat etsin,
İktidar da, Muhalefet de söylemine dikkat etsin,
Milletin cepheleşmesine kimse meydan vermesin,
Son tahlilde, günün sonunda oylama bitecek,
Evet veya Hayır çıkacak..
Ama geriye kalan şey; kırgınlıklar, dargınlıklar, kızgınlıklar olacaktır,
Buna mahal ve meydan verecek adım ve söylemden şiddetle uzak kalmaya dikkat etmeliyiz.
Yazılı görsel basın azami dikkat etmelidir,
Bilinçaltı mesajlarla kutuplaşma yaratmamalıdır,
Hoyrat, ukala ve küçümseyici tarz ve söyleme tevessül etmemelidirler,
Gücün şehvetine kapılarak, bir diğerini ezmeye yönelik tavırdan kaçınmalılar.
Evet’çi Hayırcıya, Hayır’cı Evet’çiye “mahalle baskısı” oluşturmamalıdır,
Medyasal Algı Operasyonlarıyla, sanal olay ve olgularla manipilatif dil kullanmamalılar,
“Çamur at izi kalır” meyanında vicdana ve insafa sığmaz eylem ve söylemden uzak durmalıdırlar,
Sosyal medya “fake” haberlerle insanların gelayana gelmesine matuf, art niyetlilerin cirit attığı, boş atıp dolu tuttukları bir arenaya dönüşerek “linç kültürü”yle hareket etmemelidir,
Çünkü günün sonunda, oylama olur, birisi fazla çıkar; ama olan, yine bu ülkenin insanlarına, barışına, hoşgörüsüne olur. Ki toplumsal olarak negatiflikleri büyütmeye, şerrin cazibesine kapılmaya, kavganın büyüsüne sarılmaya yatkın agresif bir ruhsallık içindeyiz maalesef.
Evet tercihinde birisi olarak Hayır diyenle konuşurum, iknaya çalışırım, fikri tartışmada bulunurum,
Ne kadar çok kişiyi Evet demeye ikna edersem buna çok memnun olurum,
Bunun için dün başladım çaba göstermeye, yarın da göstereceğim.
Ama,
Tüm anlatımlarıma rağmen Hayır diyen, hala ve daima benim dostumdur, kardeşimdir, arkadaşımdır,
Dün öyle idi, bugün de öyle ve Referandum sonrası da öyle olacaktır.
Kimseye Hayır dediği için husumet beslemem,
Kimseyi ötekileştirmem,
Kimseyi ezmeye çalışmam,
Çünkü ülkemiz harici çok büyük bir saldırı altındadır,
Hal böyleyken; dahildeki ihtilaflarımızın, harice karşı bizi zayıflatmaması mutlak olandır,
Dahilde Evet diyebiliriz, Hayır diyebiliriz, ama harice karşı ittifak içinde birlik ve beraberliğimize halel getiremeyiz.
Hariçten gelen saldırılara karşı mukavemetimizi yıpratamayız.
Harici saldırılar ve onların dahili maşaları ittifak ederek saldırırken, bizim “kayıkçı kavgasına” tutuşarak, birbirimizi yememiz ancak düşmanları sevindirir.
Düşmanı üstümüze güldürmeyeceğiz,
Evet derken de, Hayır derken de müşterek düşmanı gözden kaçırmayacağız,
15 Temmuz’da en güzel şekilde kendini gösteren, şahlanışa geçmiş birlik ve beraberliğimizi bozmaya yönelik hiçbir propagandaya meydan vermeyeceğiz,
Çünkü çok zor bir süreçten geçiyoruz,
Düşman terör örgütleriyle, ekonomik tetikçileriyle, inancımızı sömüren FETÖ vb. hainlerle saldırıyı kesmeden gelmeye devam ediyor.
Biz safları sıklaştırmalı, omuz omuza olmalı, bir diğerimizin iç siyasi tercihlerine saygı duymalı, içsel düşmanlıklar oluşturmamalı, bir ve beraber olarak müştereklerimizde ittifak etmeliyiz.
Kutuplaşmaya, kamplaşmaya, husumete, kine, nefrete inanın vaktimiz ve mecalimiz yok,
Evet derken Hayır diyeni, Hayır derken Evet diyeni hoşgörelim, linç etmeyelim, baskılamayalım.
Çünkü geldiğimiz noktada, “Düşman vatanın böğrüne dayamış hançerini”.
Vicdanımızı, aklımızı, sevgimizi, dinimizi, hoşgörümüzü, saygımızı çuvala koymayalım….
Oylama biter, bir netice hasıl olur, bizlerse düşmanlaştığımızla kalırız…
Lütfen ama lütfen, kırmadan, dökmeden, incitmeden bir kampanya yürütelim…
Yavuz Sultan Selim der ki:
“Milletimde ihtilaf u tefrika endişesi,
Kuşe-i kabrimde dahi bi-karar eyler beni.
Müttehidken savlet-i a’dayı def’a çaremiz,
İttihad etmezse millet da’dar eyler beni.”
(Milletimin ayrılma bölünme endişesi,
Mezarımda dahi rahatsız eder beni.
Saldırgan düşmanlara karşı birleşmek iken çâremiz,
Birlik olmazsa millet, kızgın demirle dağlanmış gibi yanarım.)
Bir sonraki Bir Portrede buluşak ümidi ile Allah’a emanet olun sevgili okurlarım.