Bu sütunda bizleri takip eden dostlarımız, Doğu Türkistan’da Çin Komünist Partisi (ÇKP) eliyle bir soykırım uygulandığına dair birçok paylaşım yaptığımıza, dahası hamasete kaçmadan delilleriyle yaşananları ortaya koyma gayretinde olduğumuza yakinen şahittirler.
Bununla birlikte Doğu Türkistan’da yaşanan vahşetin anlatılan veya aktarılanlardan çok daha fazla olduğuna, daha yerinde bir ifade ile dünya kamuoyunun öğrenebildiği gerçeklerin icebergin görünen kısmı dahi olmadığına da şahittirler.
Ne hazindir ki kitle iletişim araçlarının bu denli geliştiği günümüz dünyasında, dünyanın merkezi sayılabilecek bir coğrafyadan bilgi almak neredeyse deveye hendek atlatmakla eşdeğer hale getirilmiş durumda.
Yine ne hazindir ki, elde edilen bilgilerin çoğu ÇKP yönetimi tarafından propaganda amaçlı dolaşıma sokulan bilgilerden elde edilen kısıtlı verilerden öğrenilebilmekte.
Hep söylediğimiz ve muhtemelen söylemeye de devam edeceğimiz gerçek; Doğu Türkistan’da yaşananlara dair tüyler ürpertici gerçek bilgilerin ancak ve ancak bölgenin normalleşmesi sürecinden sonra, o da ÇKP kadrolarının imha etmediği bilgi ve belgelerin gün yüzüne çıkartılmasıyla, mümkün olabilecektir. O günün gelmesini her Doğu Türkistanlı gibi, ben de sabırla beklemekteyim. Umarım o dönemi koca bir millet, ÇKP eliyle, tamamen yok edilmeden önce görebiliriz.
Evet, insanoğlu kitle iletişim araçlarının gelişmesi sayesinde uzağı yakın etmekte, hasret giderebilmekte, sevinç ve hüzünlerini, onbinlerce km uzakta olsa bile, yanı başında imiş gibi dost ve sevdikleriyle paylaşabilmekte, bunu faturasını bizatihi kendisinin ödediği telefon ve mail gibi vasıtalar yanında telefonlarına yükledikleri programlar üzerinden evlerinden veya işyerlerinden ayrılmadan, birilerine ihtiyaç duymadan veya birilerinin iznini almaya gerek görmeden yapabilmekte.
Bu yazdıklarımızı okuyan dostlarımızın “bunu herkes yapabiliyor zaten, bunun neresi önemli bir bilgi” dediklerini duyar gibiyim.
Bilindiği üzere son dört yıldır ailelerinden haber alamayan Doğu Türkistanlı bir gurup, önce İstanbul Tarabya’da bulunan Çin Konsolosluğu önünde uzun süren bir protesto eyleminde bulunmuşlar, bir sonuç alamayınca da Ankara’daki Çin Büyükelçiliği önünde protestolarına devam etmişlerdi. Oradan da bir netice alamayınca İstanbul’da kaldıkları yerden seslerini duyurmak amacıyla, emniyet yetkililerinin müsaade ettiği ve gösterdiği mekânda, bir nevi sessiz nöbetlerine, sabırla devam etmekteler.
Binlerce Doğu Türkistanlı’nın “ailem nerede” kampanyasına katılmasına rağmen sorun Türkiye’de ne ulusal basında konuşulmuş ne de ÇKP yönetimi, hiçbir siyasi sloganın atılmadığı, dahası katılanların bir kısmının “bizim derdimiz ailelerimize kavuşmak, yaşayıp yaşamadıklarını öğrenmek, biz siyaset yapmıyoruz” demesine rağmen, “üç maymunu” oynamaya devam etmiştir. ÇKP yönetimi, yaşananları görmezden gelmeye devam etmiş, hatta Müslüman mahallesinde salyangoz satmayı maharet sayarak Doğu Türkistan’da hayatın normalleştiğini, bayramlarda insanların neşe içinde danslar ettiğini görselleriyle yayınlayarak propaganda yapmaktan da geri durmamıştır.
ÇKP yönetiminin bu türden propagandalarına dair son örnek Çin’in Ankara Büyükelçiliği’nin twitter hesabından 11 Haziran 2021 tarihli “Türkiye’de yaşayan Xinjiang’dan gelen 20 Uygur, Kazak ve Kırgız vatandaşımız, Xinjiang’daki aileleriyle video konferans aracılığı ile görüştüler. Sıcak ve duygu dolu geçen görüşmede özlem gidererek birbirlerine iyi dileklerini ilettiler. Büyükelçi Liu Shaobin görüşmeye katıldı.” paylaşımında ortaya çıktı.
Muhtemelen böyle bir paylaşımı gören her makul insan “günümüz dünyasında eş-dost ve akrabalarıyla iletişim kurmak için herhangi bir devletin büyükelçiliğine gidilmeye neden ihtiyaç duyulur?” sorusunu soracaktır, zaten sorması da normal olandır.
Sadece bu paylaşım bile Doğu Türkistan’da bir şeylerin anormal olduğunu gözler önüne sermekte ve dünyanın başka herhangi bir noktasında yaşanma ihtimali dahi bulunmayan vakaların Doğu Türkistan’da, hem de ÇKP eliyle, Doğu Türkistanlılara reva görüldüğünü ispatlamaktadır.
Bununla birlikte böylesi bir paylaşımı görünce insanın aklına türlü türlü sorular gelmiyor da değil. Tabi ki akla gelen bütün soruların sebepleri bölgede yaşananları takip edenler tarafından çok açık bir şekilde bilinmekte. Lakin zulmü algı oluşturarak örtmeye çalışan ve her geçen gün kamuoyu nezdinde imajı yerle bir olan şark kurnazı zavallı ÇKP yönetimi bundan medet ummaktadır.
Şahsen ÇKP’nin Ankara Büyükelçiliği’nin twitter paylaşımını görünce aklıma; Bir devlet herhangi bir bölgesinden olan halkı neden misyon temsilciliğine çağırır ve yaptırmış olduğu görüşmeyi, sanki dünyaları bahşetmiş gibi sosyal medya hesabından paylaşır?
Bu propaganda faaliyeti o insanlara yapılmış bir iyilik olarak mı düşünülmekte?
Bu tweet tek cümle ile “Çin’in suçunu ikrar, zulmünü ispattır”.