Ana SayfaKÖŞE YAZARLARIBir zamanlar Atatürk’ümüzün Türkçesi vardı

Bir zamanlar Atatürk’ümüzün Türkçesi vardı

Bir ülke dilini koruduğu ve yaşattığı müddetçe varlığını sürdürebilir. Toplumun birlik ve beraberliğini sağlayan en önemli öğelerden biri dilidir.  Aksi takdirde kültürel açıdan diğer ülkelerin etkisine girer ve bilimsel kimliğini de zaman içinde kaybeder. Bir toplum geçmişini, geleceğini, geleneklerini, öykülerini, efsanelerini, türkülerini ancak ortak bir dille koruyabilir. Bugün İrlanda ve Galler hatta İskoçya bile bu amaçla tekrar kendi lisanlarını İngilizce etkisinden  kurtarma çabası içerisindedir. Fransa ve Almanya’da İngilizce bilseler bile, çok mecbur kalmadıkça bu lisanı kullanmazlar. İspanyollar, tüm Güney ve Orta Amerika’ya hakim olan lisanları ile gurur duyarlar,  onlarda İngilizce’den öyle pek  hoşlanmazlar. Yabancılar bizim lisanımızı öğrensinler diye düşünüyor olmalılar.

Oysa günümüzde 500 kelime ile Türkçe konuşan ve hayatında sadece bir kitabı bile sonuna kadar okumamış fakat televizyon ve radyo programı sunan sunucularımız bile var.  Kendini bir dilekçe ile ifade edemeyen üniversite öğrencileri Türkçe’nin yok edildiği bir aletin karşısında oturup arkadaşları ile chatleşiyorlar. İşte Isparta yakınına düşen uçağın hosteslerinden birinden geride kalan bir “chat” örneği.

Sinem: Ofisteyim kuzen, uçuşa gidiyorummm

Kuzen: Nereye gitcen kuzencim ya

Sinem: Ispartaaaa Gülll reçeliii almaya

Kuzen: Uhehe Ne gül reçeli yenir mi o yaaa

Sinem: Yenirrr tabüüüü

Hadiiii öpppt görüşürüzzz akşammmm

Ayrıca lehçeler de eklenince, Türkçemizin söz varlığı bir milyonu geçmekte ve İngilizce’yi ikiye katlamaktadır. Anadiller sıralamasında unutmayın Türkçe, Çince, İngilizce, İspanyolca ve Hintçe’den sonra dünyanın en fazla konuşulan beşinci lisanıdır.

Çarşı, sokak, işyeri, televizyon kanalları ve programlarının isimleri bile yabancı sözcüklerden seçilmesi yıllar yılı bir marifet, bir üstünlük sayıldı. Böylece Türkçe adım adım “kültür dili” olma özelliğini yitirdi. Üniversitelerimiz bile eğitimlerini hızla yabancı dillere kaydırdı. Oysaki en iyi eğitim kendi dilimizde yapılabilir. Elbette “yabancı dil öğrenmeye” kimse “hayır” diyemez. Ama üniversitelerin amacı bir lisan okulu gibi “İngilizce veya bir lisanı mı, yoksa gençlere başarılı bir kariyer için meslek derslerini hakkı ile öğretmek mi olmalı?” Sorusunun yanıtını bilimsel olarak aramak gerekir.

Bazı yabancı kökenli kelimeler ilk bulundukları veya keşfedildikleri hali ile bir çok lisanda olduğu gibi Türkçeye yerleşmiş ve halk tarafından benimsenmiştir. Bunlara müdahale etmek karşılığında muhakkak yeni bir kelime bulmak yanlış diye düşünüyorum. Örneğin İstiklal Marşı yerine (ulusal düttürü), hostes yerine (gök konutsal avrat) kelimelerini halka benimsetmeye çalışmak kanımca doğru olmaz, benzer şekilde Türkçe’ye farklı lisanlardan alınıp, yerleşmiş olan şapka (Rusça), patika (Bulgarca), çikolata (Meksika dilinde), tekvando (Korece), otoban (Almanca), kanarya (İspanyolca), soba (Macarca), çay (Çince), vişne (Slavca), portakal (Portekizce), Şubat (Süryanice) gibi kelimeler yerine yenilerini aramak kanımca gereksizdir. Ama Fransa’da olduğu gibi uluslar arası şirketler hariç “dükkan” isimlerinin yabancı dilde olmasına müsaade edilmemeli, Örneğin Nişantaşı’ndaki  yerel bir lokantanın adı “silverspoon” veya “zeyteen” olmamalı!

İngilizcesi “exhaust” olan kelimenin sanayi sitelerindeki farklı  farklı işyerlerindeki  yazılışlarına tek tek inceliyorum: “egzos – egzoz – egsos – ekzos – eksos – egzost, doğrusu ise “egzoz”.

Bakın yaptıkları sitelere, binalara, evlere değerli inşaat şirketlerimiz nasıl isimler koyuyorlar. Herhalde anlaşılmaz ve yabancı dilde olursa daha fazla dikkat çekiyor satıyor ve havalı oluyor. Green Garden, Blox Haliç, Dream City, Digicom Starlife – Selenium City, Marenegro, Sealybria, Atrium Residence, Spradon Villaları, Sunrise Residence, Portville, Aqua City

Kanyon Alışveriş Merkezi’nde şöyle bir gezinin ve dükkan isimlerini dikkatle okuyun, Mhacka, Chakra, Macrocentre, W, Sushico, Bally, Bashqua, Scabal, Haaz, Mom- Tombe, Flower…

Allahım ben neredeyim. Sosyetenin uğrak yeri  İstinyepark oradan aşağı kalır mı hiç ? N’fes Büfe, Tauze, Coquet, Hat Quarters, House Cafe, Milimetric, Anatolian Arts, Tırtıl Kids, Topaz Exclusive, Mania…

Ne güzel hiçbir Amerikalı,  İngiliz veya İngilizce bilen  herhangi biri buralarda zorluk çekmez.

Diğer taraftan İzmir Ekonomi Üniversitesi’nin yıllar  önce organize ettiği liselerarası üçüncü karikatür yarışmasının başlığına dikkat edin. “Futbolmania”. Rektörlerini aradım, benim eleştirilerime  çok şaşırdı, çünkü kendisi bu  sözcükte nedense hiçbir  yanlış bulamadı. Oysa ki, bir üniversite futbolda fanatizmi Türkçeyi ayak altına  destekliyordu.

Şimdi bir dizi sorular sormak istiyorum. Dünya çapında bir başarı ile Türkçe’mizi bize kazandıran ve alfabemizin temelini atan kimdir? (Atatürk’ümüz), Alfabemiz kaç harften oluşur? (29), Türkiye İş Bankasını kim kurdu ? (Yine Atatürk’ümüz), Türk Dil Kurumu’nun temelini atan kimdir? (Kemal Atatürk).

Peki ülkemizin en büyük bankasının bastırdığı on binlerce broşürde, televizyon reklamlarında, gazetelerde yer almış  olan “maximum” sözcüğündeki (x)  de nedir? Bunu sormak için telefon ettiğim İş Bankası Genel Müdür yardımcısı beni hemen azarladı. Bana mı düşmüştü tasası? Peki Türk Dili Kurumu Yönetim kurulu bu konuyu acaba hiç tartıştı mı? Atatürk’ümüzün Türkçesi’nin ülkemizin en büyük kuruluşlarından birinin “hiçe sayılması” karşısında vatandaşların tepkisi ne oldu mu ?

Artık ikisi de aramızda bulunmayan değerli arkadaşlarım, Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu ile kızkardeşi Esin Afşar ülkemizde yaşanan “dil kirliliğinin” getirdiği ve getireceği tehlikenin boyutlarını her fırsatta dile getirdiler! Kendilerine teşekkür ederiz.

En iyisi, bu konuda endişemi üzüntümü ifade edecek daha “ağır” bir üslup kullanmadan, sözü değerli dostum Esin Afşar’a bırakayım. Bakın güzel Türkçe’mizin elden gittiğini mısralarında nasıl güzel anlatmıştı.

Türkçe inanın katlediliyor. İşte kendi fakültemdeki bir öğrencinin arkadaşları ile sohbeti aynen aktarıyorum. “Abi, onu karşımda görünce çüş falan oldum, oğlum bu iş bizi kasar dedim. Fena halde göçeriz dedim. Enjoy durumları yani. Baktım ki bana kesik, sarıl oğlum dedim. Manita senin !”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

spot_img
spot_img

BUNLARI DA OKUYUN