Arap baharı fitilinin ateşlenmesi olarak kabul edilen bir üniversite mezunu seyyar satıcının kendini yakması olayının yani ‘Yasemin Devrimi’nin cereyan ettiği Tunus’u ziyaret ettik. Yasemin Devrimi, Tunus’un geneline yayılmış, halk ayaklanmış ve işsizlik, siyasi yozlaşma, ifade özgürlüğü, usulsüzlükler ve kötü yaşam koşulları protesto edilmişti.
SÖZ DİNLEMEYEN LİDERLER YA DARBE İLE YADA SUİKAST İLE GİDİYOR
Esasında Arap yarımadası ve Afrika’yı sömüren küresel oyuncular halkın huzurlu yaşamaması, sadece sömürü düzenine uymalarını sağlamak için oyunlar sergilemelerinin buralarda kötü yaşam koşullarının inşa edilmesine neden olduğunu hepimiz biliyoruz.
Siyasi aktörler sömürü düzeninin kurucuları olan başta İngiltere ve Fransa’nın kuklası olmak zorunda yoksa söz dinlemeyen liderlerin darbeye ya da suikaste kurban gidiyorlar.
1958 yılına kadar Afrika ülkelerini sömüren Fransa, bağımsız olduktan sonra da sömürmeye devam etmiş. Koloni vergisi adı altında Afrika ülkelerinden büyük miktarlarda para alan Fransa 14 eski sömürge devletinden her yıl 500 milyar dolar alıyor.
Benin, Burkina Faso, Gine, Fildişi Sahili, Mali, Nijer, Senegal, Togo, Kamerun, Orta Afrika Cumhuriyeti, Çad, Kongo, Ekvator Ginesi ve Gabon sömürge olmaktan resmi olarak kurtulan ülkeler arasında olsa da hala Fransa’ya vergi ödeyen ülkeler arasında yer alıyor.
AFRİKA’YA BAKINCA ELMAS, ARAP YARIMADASINA BAKINCA PETROL GÖREN ZİHNİYET
Tunus ise Fransa için tüm ülkelerden daha önemli bir yere sahip. Sebebine gelince; Tunus Afrika’ya açılan kapıdır. Afrika’ya bakınca elmas gören, Arap yarımadasına bakınca da petrolden başka bir şey görmeyen zihniyetin kavalyesi olan Fransa buralara hakim olarak ABD ve İngilizlerin projelerine katkı sağlamaktadır.
Küresel güçlerin sahnelediği projeleri uygulamalarında ise karşılarında Türkiye’yi ciddi bir tehdit görmektedir. Çünkü; biz onların aksine o diyarlara baktığımızda ne petrol, nede elmas görüyoruz, biz oralara bakarken, geçmişte beraber yaşadığımız kardeşlik duygularımızı, birbirimize ettiğimiz yardımları ve hoşgörüleri zihnimizde canlandırmaktayız.
KEMAL ATATÜRK VE TAYYİP ERDOĞAN İSMİni TELAFUZ EDERKEN HEYECANLANIYORLAR
Bize olan hoş sedalarını Tunus ziyaretimde görüştüğüm tüm halkın gözlerinden okurken, sözlerinden de anladım. Bir bakkaldan içeri girdiğinizde, giyiminizden, bakışınızdan ve verdiğiniz selamdan sizin Türk olduğunuzu anladıklarında size yaklaşımları daha samimi ve içten oluyor. Recep Tayyip Erdoğan ve Atatürk’ün ismini telaffuz ederken, heyecanları insanı şaşırtıyor.
MÜSLÜMAN MAHALLESİNDE SALYANGOZ SATMAKTaN ÇEKİNMİYORLAR
% 98’i Müslüman olan ülkede en rahat yaşamı % 1’i Yahudi, % 1’i de Hıristiyan olanların yaşaması gerçekten bizleri derinden yaraladı. Tunusluların devlet dairelerinin önünde 1-2 polis, katar ve Türk büyükelçiliklerinin güvenliği için 2’şer polis görevlendirilirken, şehrin en merkezi konumunda bulunan Fransız büyükelçiliğinin ağır zırhlı araçlar, bir bölük asker ile tel örgülerle çevrilerek korunması da yaptıkları zulüm ve ayrımcılıkların korkuya yansıma hali olarak hafızamıza kazınmıştır.