Bir önceki sayımızda, “Geri kazanımda başarıyı hepimiz seferberliğe katılırsak başarırız” başlıklı bir köşe yazısı kaleme almıştım.
Emlak Konut A.Ş. tarafından özel bir taşeron firmaya inşa ettirilen siteye, 1 milyon lira üzerinde bir bedelle kurulan geri kazanım ve yağ ayrıştırma sisteminin çürümeye terk edildiğinden bahsetmiştim.
Milyonlarca lira ödenerek milli servetin çürümeye terk edilmesine mi üzülsem yoksa yazdığım yazıda belirttiğim konuları bakanlık ve resmi kurumlara bildirdiğim halde sorunun görmezden gelinmesine mi üzülsem bilemedim. Ama üzülmeyi bırakın kahrolma noktasına geldiğimi bilmenizi isterim.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan hanımefendinin himayelerinde yürütülen ‘Sıfır Atık Projesi’nin ülkemize ve insanlığa ne kadar çok faydası olduğunun hepimiz bilincinde olsak ve bu amaçla milyonlarca liralık makinaları çürümeye terk etmek yerine geleceğimize katkıda bulunmak için çalışmalar yapsak daha isabetli olmaz mı?
Ne oldu bize, ne oldu böyle, eskiden böyle değildik. Şimdi ne oldu?
Milli servetin çöpe atılmasıyla alakalı Emlak Konut A.Ş’nin üst düzey yöneticilerinden Hasan Saka ile yaptığım görüşmede bu sorunu gündeme getirdim. Kendisi bu sistemi sakinlerin kullanamadığını ve geri dönüşüm sistemine büyük ölçülü tenekeler atıldığı için kurulan ünitenin çalışmadığını belirtti.
Evet Hasan Saka’nın söyledikleri doğru olabilir ama bu sistem Avrupa’nın çöpe attığı bir sistemdir.Milyonlarca liraya yapılan geri dönüşüm ünitesi ile alakalı yapım aşamasında gerekli fizibiliteler yapılsaydı şu an milli servetin çürümeye terk edilmesinin önüne geçilebilirdi.
Geçtiğimiz ay İsviçre, Fransa ve Almanya’da 11 günlük yaptığım iş gezisinin 3 gününü geri dönüşüm sistemleri ve işleyişlerini inceleyerek geçirdim.
Geri dönüşüm konusunda bizim bildiğimiz ve gördüklerimizden çok farklı bir sistem var. Bizde atık geri dönüşüm dediğimizde aklımıza hurdacı tabir edilen kağıt toplayıcılar gelirken, Avrupa’da geri dönüşümü meslek haline getiren hurdacılar yerine kendilerini gönülden geri dönüşüm elçileri olarak gören tüm insanlar karşımıza çıkıyor.
Biz makinalarla geri dönüşümde % 5’lik bir başarı yakalarken, Avrupa bu işi insanlığa çevre bilinci aşılamakla başarmış ve ardından yakalanan başarıyı değişik yöntemlerle ödüllendirmektedir.
Biz ise çevre bilinci aşılamadan plastik şişeyi makinaya at karşılığında akbil kazan gibi uygulamalarla farklı ve yanlış bir yol izliyoruz.
İsviçre’nin caddelerinde her apartmanın veya sitenin çöp alanlarında düzenli bir şekilde paketlenmiş, iple bağlanmış kağıtları, plastikleri ve camları görüyoruz.
Geri dönüşüm konusunda başarıyı yakalamak istiyorsak, beyin geri dönüşümüne el atmalıyız.
Böylece israftan uzak atalarımızın fazilet ve erdemini bedenlerimizle yeniden birleştirebiliriz.
Enerjimiz daim, gelecek kazanımlarımızın sürekli olması temennisiyle.