Ana SayfaHABERLERAvrupalılar çok iyi Türkler ise kötü insan mı?

Avrupalılar çok iyi Türkler ise kötü insan mı?

Belçika, Hollanda ve Almanya’da bir dizi görüşmeler yapmak için bulunduğumuzda hem Avrupa’nın havasını soluma hemde gurbetçilerimizle görüşme imkânı yakaladık. Avrupalılar çok iyi insanlar, onlar Müslüman gibi yaşıyorlar sadece kelimeyi şehadet getirmiyorlar, biz Avrupalılar gibi olursak o zaman insan gibi yaşarız gibi sözler edenlerin sayısı ülkemizde her geçen gün artıyor.

Hatta bu tarz konuşmaları hepimiz yapıyor ve Mehmet Akif’in cumhuriyetin ilk yıllarında Avrupa’ya gerçekleştirdiği ziyaret ile ilgili konuşmasını da hep dillendiriyoruz. M. Akif Almanya’da kaldığı dört ayda Müslüman esir kamplarını ziyaret etmiş ve Alman toplumunun yaşantısını da inceleme olanağını yakalamış.

Avrupa ile aramızdaki farkı; “Dinimiz işleri; dinleri işimiz olmuş” şeklinde bir cümle ile izah etmiş. Bir aylık Avrupa ziyaretimde girmediğim mekân kalmadı ve hemen hemen tüm yaşantılarını mercek altına aldım ve sonuç olarak; Mehmet Akif, kişileri değil, bence sistemi ve kanunları karşılaştırarak bu özlü sözü söylediğinin farkına vardım.

Kesinlikle Avrupalı biz Türklerden daha iyi, daha ahlaklı ve daha insancıl değildir. Sadece kanunların ve sistemin kişilerin hata yapmasına müsaade etmemesi ve kesinlikle suç işleyene taviz verilmemesi nedeniyle herkes kurallara uygun yaşamak zorunda kalıyor.

Hatta Belçika’da uzun bir süre hükümet kurulamamış ve devletin tüm hizmetleri aksamadan halkın yaşantısı sekteye uğramamış. Çünkü sistem öyle devlet mekanizmasına entegre olmuş ki! Kendi kendine sistematik olarak çalışıyor.

Bizim kanunlarda taviz vermemiz, adalet konusunda eş-dost hısım akrabaların kollanması, bu bakan yeğeni, bu zengin çocuğu, bu siyasetçi gibi adam kayırmalar Avrupa’da olsa oralarda herkes herkesi keser biçer.

Bizdeki kanunlar orada olsa o kadar sapkın bir hale gelmişler ki! Yapacakları sapkınlıkların sınırının olmayacağı kesindir.

Sözün özü Avrupa’nın yaşanabilir bir yer olmasının nedeni orada yaşayanlar değil, sebebi kanunların kanun gibi uygulanabilir ve sürdürülebilir olmasıdır. Bisiklet ile ülke genelinde her yere kesintisiz ulaşım sağlanıyor. Belçika ve Hollanda’da kesinlikle bir yokuş olmaması bisiklet ile seyahati daha planlı bir hale getiriyor.

Araçlar kendilerine yeşil ışık yansa bile bisiklet yolundan geçiyorlarsa bisiklet sürücüsüne yol vermek zorundalar. Kimse bizdeki gibi bisikletin üzerine araç sürmüyor.

Yaya geçitlerinde tüm araçlar yayalara yol vermek zorundadır. Benim acelem var, ben gazeteciyim, polisim, hakimim, savcıyım, zenginim, güçlüyüm deme lüksü yok. Trafikte çakar lambada göremezsiniz.

Avrupa’da kameralar göstermelik durmuyor ve hepsi çalışıyor. Hata yapanın cezası anında kesiliyor.  Sokakta sahipsiz bir köpek veya kedi bulamasınız. Hayvanlar çiplerle kayıt altına alınmış ve kayıtlı olmayan hayvanlar mülteci statüsüne benzer bir kanun ile izleniyor. Bunlara benzer birçok güzelliği saymakla bitiremeyiz. Bize hayal gibi gelen bu güzelliklerin nedeni kesinlikle Avrupalıların güzel, ahlaklı ve faziletli olmasından kaynaklanmıyor. Üstüne basa basa tekrar tekrar söylüyorum Avrupa’daki bu güzelliklerin nedeni kanunların hata yapana taviz vermemesidir.  Bizim insanımızın Avrupalı kadar değeri yok mu?  Bizde bisikletlerimizle araçlardan korkmadan seyahat etmek istiyoruz.

Bizde yaya olarak ezilme korkusu yaşamadan karşıdan karşıya geçmek istiyoruz.

Kanun koyucular nasıl yapacaklarsa yapsınlar birileri bizi yavaşlatsın. Araçlarımızı yavaş emniyetli kullanmamızı tesis etsin. Artık hata yaptığımız zaman öyle para cezaları verilsin ki! Bir daha o hatayı yapmamak için büyük özen gösterelim.

Güzel ülkemde Müslüman Türkler olarak bizler, yalana, dolana, dalavereye, kurnazlığa, harama bulaşmış isek bunun nedeni kanunlar ile bunları engellemeyi başaramayan kanun yapıcılar ve kendilerini Allah’tan torpilli sanan İslam ahlakını bizlere iyi anlatamayan din adamlarımızdır.

Dünyanın en büyük gazeteci örgütü; “IFJ”

Merkezi Belçika’nın başkenti Brüksel’de bulunan Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ)’nin Genel Sekreteri Anthony Bellanger ile görüşerek yaptığı çalışmalar hakkında bilgi aldık. Dünya üzerinde medyanın özgür bir şekilde görevini yapmaları için çalıştıklarını belirten Anthony Bellanger, “Türkiye’ye sık sık geliyorum. Sizlerin ziyaretinizden de memnuniyet duyduk” diyerek konuştu. Bizde kendisini Türkiye’ye geldiği zaman misafir etmek istediğimizi söyledik.

Çikolata ülkesinin başkenti Brüksel

Brüksel’deki Tour Taxis adlı fuar alanında bu yıl 7’ncisi düzenlenen “Salon Du Chocolat”a çikolata severler yoğun ilgi gösterdi. Çeşitli ülkelerden 100 kadar çikolata ve şekerleme üreticisinin katıldığı fuarda, ustalar tarafından hazırlanan çikolatalar ziyaretçilere sunuldu. Fuarda, mankenler üzerinde çikolatadan yapılmış giysi ve aksesuarlar dikkati çekti. Katılımcıların en çok ilgi gösterdiği etkinlikler arasında ustalarının çikolata hazırlama dersleri yer aldı. Fuarda, kakao sektörünün sürdürülebilirliği ve çikolata ihracatında en iyi uygulamalar başlıklı konferanslar da düzenlendi. Çikolata hakkında bilgi ve tecrübelerin paylaşıldığı fuarda, çocuklara yönelik eğlenceli programlar da yapıldı. Fuarda, çikolata ve pastalar hakkında yayınlanan yeni kitaplara özel bir bölüm ayrıldı.

Köln’ün merkezinde bir Türk bankası

Federal Almanya Cumhuriyeti ve hatta Avrupa Birliği’ndeki en büyük Türk sermayeli bankalardan birisi olarak hizmet veren Almanya’nın Köln şehrinde bulunan Ziraat Bank International AG’yi ziyaret ettik.  Almanya ve çevresindeki birçok ülkede yaşayan müşterilerine hizmet veren Ziraat Bankası Köln şehrinin merkezinde faaliyet gösteriyor. Ziraat Bank International AG Köln şubesi, Türkiye ile Almanya arasında gelişen ticari ilişkiler ve Almanya’da sayıları gittikçe artan Türk kökenli yurttaşlarla Türk bankacılık hizmetlerine olan ihtiyaç ve taleplere hızlı şekilde cevap veriyor.

Bir antika otomobil sevdalısı Stephan Mackertich

Ermeni asıllı Amerikan vatandaşı olan antika araba koleksiyoncusu Stephan Mackertich ekibimize sanat eseri gibi baktığı özel araç koleksiyonunu gezdirdi.

Antika arabaları gözü gibi koruyan Mackertich, Arabalarına çok iyi baktığını ve onlar olmadan bir yaşamı hayal bile edemediğini aktardı.

Arabayı restore etmek ve tekrar çalışır hale getirmenin ayrı bir keyif olduğunu söyleyen Mackertich, arızalarını giderip, çalışır hale getirdiği araçların kendisine büyük zevk yaşattığını anlatıyor.

Mackertich, “Tüm araçları test ediyorum ve restorasyonlarını yapıyorum. Arabalarıma büyük zaman harcıyorum. Bu sevdam hiç bitmeyecek. Türkiye’yi seviyorum. Oradaki antika araçlar hakkında da bilgim var. Dünyanın bir çok ülkesinde antika araçlarla ilgilenen dostlarım vardır” diyerek antika araçlar hakkında da bizlere bilgiler verdi. Belirli zamanlarda Belçika’da, belirli vakitlerde de Amerika’da yaşayan Stephan Mackertich artık ömrünün kalan kısmını yalnızca Amerika’da geçirmeye karar verdiği için Antwerpen şehrinde bulunan antika eşyalarla beraber dört katlı olan tüm evini satılığa çıkarmış.

Kamerun’dan Belçika’ya uzanan çikolata serüveni; “Sigoji”

Ogün Gazetesi Ekibi, Belçika’nın başkenti Brüksel’de düzenlenen “Salon Du Chocolat” çikolata fuarında Sigoji çikolata fabrikasının sahibi Euphrasie Mbamba ile çikolata dünyası konusunda görüşme gerçekleştirdi. Büyük babasının kakao ekimi yaptığı Kamerun’da doğan Euphrasie, hayalini gerçekleştirmeden önce ilk olarak bir çevirmen ve dil öğretmeni olarak çalışmış. Çikolata yapmak hayallerinden hiç vazgeçmemiş. Çikolata hayalinin gerçekleşmesi adına bu konuda bir çok eğitim almış. Eğitimlerden başarılı olmuş ve 15 Kasım 2014’te kocası tarafından kendi bahçesinde inşa edilen mükemmel bir atölyede maceraya başlamış ve şu an Belçika’da bir dünya markası olan Sigoji çikolata fabrikasının yöneticiliğini yapıyor.

Malinois mayın arama köpekleri hayat kurtarıyor

Belçika Malinois cinsi mayın arama köpekleri operasyon ve koku algılama programlarıyla eğitiliyor. Dünya üzerinde mayından ölen insanların sayısının azalmasında Malinois köpeklerin büyük katkısı olduğu söyleniyor.

Belçika’da bir ilim yuvası: Antwerpen İmam Buhari Camisi

28 Eylül 1982 tarihinde yayımlanan Kraliyet kararnamesi ile kurulmuş olan Belçika Diyanet Vakfı bünyesinde faaliyet gösteren Antwerpen Nord İmam Buhari Camisi Belçika’daki Müslümanlara dini, sosyal ve kültürel alanlarda hizmet veriyor.

Son derece fonksiyonel şekilde tasarlanan cami tam bir kültür merkezi şeklinde hizmet vermektedir. Camide cemaatin sohbet ettiği lokali, kütüphanesi, dini eğitim için sınıfları, cenaze yıkama yeri, konferans salonu ve yönetim ofisleri bulunmaktadır.

Kuran ve Türkçe derslerinin verildiği merkezde kız ve erkek çocuklar için ayrı ayrı tam donanımlı sınıfları da gezme imkanı bulduk.

Türklerin dini, sosyal ve kültürel olarak bir araya geldiği İmam Buhari Camisinden yabancı ülke vatandaşı olan Müslümanlarda faydalanıyor. Lokalde bulunan panoda caminin inşasında maddi ve manevi emekleri olan ebediyete intikal etmiş vatandaşlarımızın da resimleri asılmış. Belçika’da çok fonksiyonlu olarak faaliyet gösteren camilerin Türkiye’deki camiler için çok güzel bir örnek teşkil edebileceğini söyleyebiliriz.

Bu güzel ve faydalı kültür merkezine emeği geçmiş herkese teşekkürlerimizi sunarız.

Köln’de bulunan Chang Long Restaurant’ı virüs vurdu

Koronavirüs korkusu Köln şehrinde bulunan çin restaurantlarını zor duruma sokmuş. Virüs öncesinde yemek için boş yer bulmak imkansız olan Chang Long isimli restaurantta neredeyse masalar bomboş durumda. Arkadaşlarımızla restauranta girerek yetkililerle görüştüğümüzde ürünlerinin hemen hemen hepsinin Almanya’da üretilmesine rağmen müşterilerinde virüs nedeniyle bir endişe olduklarını söylediler. Bazı Almanlar restaurantın önünden geçmek yerine yolun karşı tarafındaki kaldırımı kullanmayı tercih ettiklerini de gözlemledik. Fakat tüm bu endişelere rağmen restoran’a girip yemek yiyen Alman müşterileri de görmemiz bizleri şaşırttı.

Dört adımla başka ülkeye geçebiliyorsunuz

Ülkeler arası sınır kapısı denildiği zaman aklımıza yüksek duvarlar, elinde ağır silahlı askerler, tel örgüler ve kontrol üniteleri geliyor. Ama Belçika’dan Hollanda’ya veya Hollanda’dan Belçika’ya geçerken tamamen farklı bir sınır ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Resimde gördüğünüz caddenin sol tarafı Hollanda iken sağ tarafı ise Belçika devletine ait topraklardır. Yolun Hollanda tarafında fırından ekmek alırken, 4 adım atarak Belçika’ya geçerek içecek alışverişi yapabiliyorsunuz. Sadece Hollanda sınırında Hollanda bayrağı, Belçika sınırında da Belçika bayrağı ile sınır çizilmiş.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

spot_img
spot_img

BUNLARI DA OKUYUN