Şimdi size kendilerini Ermenilerin İletişim Grubu olarak tanıtan Hyelist’in yayın organı HyeTert’den biraz alıntı yapacağım.
Alıntı yaptığım yazının başlığı ‘Mülteci sorunu ile lobotomi yaptıracağız’…
Şimdi tek tırnak (‘) içerisinde koyu olarak aşağıda paylaşacağım ifade konumuzun ana temasıdır.
“İtilaf devletleri, çeşitli bahanelerle Türk yurdunun çeşitli bölgelerini işgale başladılar. İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan harp gemileri Çanakkale boğazından geçerek 13 Kasım 1918 günü gemilerini İstanbul limanına demirlediğinde biz neden kaçmadık. ‘Ermeni çeteleri Doğu Anadolu’da 523 bin Müslüman Türk’ü katlederken, erkeklerimizi bırakın, kadınlarımız ve çocuklarımız neden kaçmadı’ Cephede benim ninem Gümüşhane Şiran’da askere cephane taşırken, sırtında taşıdığı dedemi neden kaçırmadı başka diyarlara da yiğitçe vatanı için emek harcadı.. Dedemin babası başka ülkeye gitmek yerine neden Şiran’da düşmana karşı yiğitçe çarpışarak, şehitlik mertebesine kavuştu” Şimdi yazıyı okuyunca bir Ermeni grubu neden bu yazıyı paylaşmış diyerek bazı değişik düşüncelere girdiğinizi tahmin edebiliyorum.
Şimdi haklı olarak ne söylemek istiyorsun kardeşim diye soracaksınız.
O nedenle sözü fazla uzatmıyorum.
Ermeni cemaatinin yayın organı olan bu kuruluş bu yazıyı paylaşmış ama bu yazı benim yazım. Kopyalayıp, yapıştırmış, adımı soyadımı ve resmimi de yerleştirdikten sonra milyonlarca cemaat üyesine sunmuş.
Medya Etiğine göre; başka kişilerin ifade, buluş veya düşüncelerini kaynak göstermeksizin kendine aitmiş gibi kullanmak intihaldir. İntihal bir tür sahtekârlık, hırsızlık, kopya, aşırmadır.
Burada kaynak ve kaynağın sahibi açık açığa gösterilmiş ve bununla da yetinilmeyip, yazıyla alakalı yorum ve kanaatlerde bulunulmuş.
Yani bu bahis edilen alıntı kesinlikle aşırma değildir.
Peki nedir?
HyeTert, bu içeriğin soykırım inkarcılığı, ırkçılık, ayrımcılık ve nefret suçu içerdiği kanısında olduğunu belirten metni yazımın en belirgin yerine koyarak bunu dünya üzerindeki milyonlarca üyesine ulaştırıyorsa burada gazeteciyi hedefe koyma, kendisi gibi düşünmeyene tukaka muamelesinde bulunmak vardır.
Bir kişi veya düşünceyi kamuoyu önünde itibarsızlaştırmak için bu yolun tercih edildiği ve bir gazetecinin hedef gösterilmeye çalışıldığı apaçık ortadadır.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı, BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nu,İstanbul Milletvekili Metin Külünk’ü, Gazeteci-Yazar Abdurrahman Dilipak’ı, Avrupa’daki gurbetçileri ve Türk milliyetçilerini hedef alan yazı paylaşımlarıyla tanınan Hyelist, son olarak şahsımın yazdıklarından rahatsız olmuş.
Demek ki! Doğru yoldayız…
“TÜRKİYE BİR MUZ CUMHURİYETİ DEĞİLDİR, KANUN VARDIR, NİZAM VARDIR”
Bu grup daha öncede Abdurrahman Dilipak hakkında aynı yöntemi kullanarak, ırkçılık yaptığını ima etmiştir.
Türkiye bir muz cumhuriyeti değildir, ayrımcılık, ırkçılık ve nefret suçları ile alakalı yapılan ihlaller basın konseyine bildirilebilir ve ayrıca adalet bakanlığına konuyla alakalı suç duyurusunda bulunabilirsiniz.
Ama bu gazeteci ırkçı söylemler yapıyor, soykırımı yalanlıyor gibi sözlerle hedef tahtasına koyamazsınız.
Ayıp ettiniz!
Bu ayıp, bırakın basın ahlakını bir yana, ne insanlığa, nede hiçbir dine sığmaz.
İyi de bir başkasının yazısını olduğu gibi alıp, altına uyarı yazıp, bir gazeteciyi hedef tahtası durumuna getirmek nedir?
Bunun adına ‘‘hedef gösterme’’ denilir.
“GEÇMİŞTE ASALA İLE GÜNÜMÜZDE İSE ASALAKLARLA SORUNLARIMIZ OLMUŞTUR”
Benim, ailemin ve sosyal çevremin Ermenilerle hiçbir sorunu yoktur. Geçmişte faaliyet gösteren asala örgütü ve günümüzdeki asalaklar ile her zaman sorunlarımız olmuştur.
Ermeni cemaatinin içinde düzgün, namuslu çok dostumuz var. Geçmiş zamanda “Ermeni değiliz ama Zaven Amca’yı çok seviyoruz” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Hrand Dink’in dürüst gazeteciliğini de her zaman seslendirmiştim ve seslendirmeye de devam edeceğim.
Ama şu da bir gerçek ki! Ermeni çetelerinin Müslüman Türkleri nasıl katlettiklerini yazmaya, Türklerin Ermenilere soykırım yaptığı yalanına da karşı durmaya her zaman devam edeceğim.
Ermenilerin Türkler tarafından soykırıma uğradığı yalanını tanıyan Avrupa Konseyi, Avrupa Parlamentosu, BM’nin birkaç komisyonu, Kiliseler Uluslararası Birliği ve bazı ülkelerde bu iftiraya destek veren bir gazeteciden Ermeni çetelerinin Müslüman Türkleri katlettiği gerçeğini duyamayabilirsiniz, fakat bu gerçeği ülkemizde sık sık görmek ve duymak zorunda kalmaya devam edeceğinizi bilmenizi isteriz.
Sizin yaptığınız Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya benziyor.
Biz yazalım siz bizi hedef gösteriniz…
Fakat ülkemizde polemikler çıkarmanıza, zihinleri bulandırmanıza, gazetecileri, siyasileri ve sivil toplum örgütlerini hedef göstermenize Türk adaleti seyirci kalmayacaktır.
Bu üslubunuzu terk etmezseniz savcılığa hakkınızda suç duyurusunda bulunacağımızı bilmenizi isteriz.