Ana SayfaEKONOMİ2016 enerjide yatırım 2017 yılı ise atılım yılıdır

2016 enerjide yatırım 2017 yılı ise atılım yılıdır

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası tarafından Arsin’de düzenlenen Trabzon Sanayici, İş Adamı ve Sivil Toplum Kuruşları Buluşması’nda yaptığı konuşmada, Türkiye genelinde özellikle son yıllarda sanayi anlamında çok büyük yatırımlar ve atılımlar gerçekleştirildiğini belirtti.

Son 15 yılda Türkiye’nin bu büyümesinin temel dinamiğini sanayi ve ticaret odalarının oluşturduğunu ifade eden Albayrak, “Türkiye’nin istihdam ve üretim noktasında baktığınızda neredeyse üçte ikisi KOBİ’lerden geliyor. Demek ki orta ölçekli firmalarımız ve tüm bu birliği teşkil eden kurumlarımız Türkiye’nin yüklenici gücü olmaya devam etmiş. Yani eski Türkiye’nin yüzde 80 kamu, yüzde 20 özel sektörün payının olduğu 80’lerin Türkiye’sinin bugüne tam tersi evrildiği, kamu payı yüzde 20’lerde daha da düşüyor. Bu resim içerisinde sadece birkaç tane büyük grupla büyüyen Türkiye değil, küçük ve orta ölçekli daha da büyüyen ticaret ve sanayi odalarıyla şekillenen bir büyüme trendi ile yol alması en büyük umudumuz.” diye konuştu.

Bakan Albayrak, Türkiye’nin büyümesini destekleyecek altyapı ve enerjiyle ilgili desteklerin ortaya konulmasını isteyerek, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı olarak özellikle Karadeniz’de altyapı konusunda son yıllardaki süreci hızlandırmaları gerektiğini bildirdi.

Karadeniz’in düz arazi noktasında çok şanslı bir bölge sayılmadığını, başka zenginliklerinin muhakkak ki bulunduğunu anlatan Albayrak, şöyle devam etti:
“O zaman olanı da hızlandırıp daha da destek noktasında öne almamız lazım ki buradaki iş adamlarımız, sanayicilerimiz, meslek erbabımız rekabetçi bir üretime geçebilsin. Bu çerçevede geçen sene söylediğimiz bir şey vardı. Özellikle organize sanayi bölgeleri noktasında bu yıl inşallah o sözümüzü yerine getiriyoruz. Arsin Organize Sanayi Bölgesi’ne bu yıl sonuna kadar inşallah gazımızı getirip bağlıyoruz. Altyapı problemlerinin oluşturduğu fiziksel imkansızlıkları geçen yıl çok yoğun çalıştık ve özellikle ilçelerimize doğalgaz getirme noktasında birçok güçlüğü aştık. Çok yakın ve sıkı bir takipten sonra bu yıl inşallah 6 ilçemize Araklı, Akçaabat, Arsin, Hayrat, Sürmene ve Yomra’ya bu yıl bitmeden inşallah doğalgazı getiriyoruz. İnşallah bu yılı bitirdikten sonra 2018 ve 2019’da hem yeni ilçelerimizde hem de yeni organize sanayi bölgelerimizde bu sayıyı daha da artırıp özellik Trabzon bölge ekonomisi için, büyüyen istihdamıyla rekabetçi bir noktaya varmasıyla alakalı altyapıyı doğalgaz üzerinden hızlandırmaya devam edeceğiz.”

Bakanlık olarak geçen yıl önemli bir bütçe açıkladıklarına değinen Albayrak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Özelleşme noktasında 21 bölge özel firmalara geçtikten sonra onların takibiyle ilgili yeni bütçeler açıkladık, yeni hedefler ortaya koyduk. Bu çerçevede özellikle ana yüksek gerilim hatlarının yenilenmesinden tutun şehir içi hatların yenilenmesine kadar. Çünkü Türkiye’de üretim hattı altyapısı yaşlı. 30 ya da 40 yıllık altyapıların olduğu bölgelerimiz var. Yaşlı olan bölgelerin yenilenmesinin dışında bir de şöyle bir durum var. Türkiye büyüyor, Türkiye nüfus olarak da bireysel kişi başına elektrik tüketimi noktasında da 15 yıl öncesine kıyasla 2, 3, 4 ya da 5 katı artış olan bölgelerimiz var. Bu ne demek? Burada iki şeritli bir yolumuz var. Asfaltı eskimiş ve hep çukur olmuş. Şimdi artık bu yolu asfaltlamanız yetmiyor, bu yolu bir de genişletmemiz lazım. Yani nüfus ve tüketim arttığı için hem iletim hattı yapısını genişleteceğiz hem de eski olan yerleri yenileyeceğiz.”

Albayrak, özellikle 5 yıllık yatırım bütçesinde çok önemli bir bütçe koyduklarını belirterek, “Trabzon, Çoruh ve tüm bu bölgeler için baktığımızda 2017 bütçesini yıl başında tekrar revize ettik. 2016’da hedeflediğimiz rakamların üzeri yetmez 2017 belirlediğimiz iletim hattı bütçesi 43 milyondan yıl başı yaptığımız düzenlemeyle yüzde 50 artırarak yaklaşık 65 milyonluk TEİAŞ hariç bir bütçe belirledik. Bundan sonraki süreçte özellikle sivil toplum kuruluşlarımız, ilişkili kurumlarımız, vekillerimiz ve belediye başkanlarımız başta olmak üzere bu yatırımların mümkün olan süreden daha hızlı bir şekilde hayata geçmesi için karşılıklı iletişimde olacağız.” ifadesini kullandı.
Bu çalışmaların hayata geçirilmesinde Bakanlık olarak daha sıkı bir denetim için ekip kurduklarını bildiren Albayrak, “Yani eski denetimlerden biraz daha farklı denetim yapıyoruz. Eskiden denetim ekipleri giderdi, firmaları denetler, yatırım bütçesine, faturalarına bakardı. Artık bu yeterli değil. Artık saha elemanlarımızla o yatırımın elektriklenip elektriklenmediğini görüntülü fotoğraflı yerinde görerek ve çekerek dosyalandırıp bize raporluyorlar. Tüm Türkiye’de, Trabzon’da da öyle. Yani bu yatırımcıların takipçisi olan bir süreç bakanlıkta olduğu gibi sizlerle de uyumlu önceliklendirilecek yatırımları daha iyi bir noktaya getireceğiz.” diye konuştu.

Türkiye’nin büyüyüp gelişmesine rağmen her şeyin yeni başladığını vurgulayan Albayrak, şunları kaydetti:
“İşte bu yeni başladığımız için de bu kavga gürültü var ya. Ben çok basit bir tabirle şu örnekle anlatıyorum yaşananları. Ortada küresel bir pasta var. Bu pastadan her millet pay alıyor. 15 sene önce de Türkiye’nin aldığı dilim belliydi. Geriye dönüp baktığımızda bu süreçte Türkiye’nin bu pastadan aldığı pay büyümüş mü? Büyümüş. Birinin büyüdüyse birilerinin de küçülüyor demek ki. En basit bir ticari dille ki bizim kültürümüzde bu yok. Çünkü biz Fatih’in torunları olarak İstanbul’un fethinden önce Edirne’ye ziyaretinde anlatılan meşhur örnekteki gibi. Sabah alışverişe çıktığında uğradığı bir esnaftan yağ, un ve şeker istemiş. Yağı vermiş dükkan sahibi ne demiş? Yok demiş ben siftahımı yaptım. Kalanları, un ve şekeri yan dükkandan alın, o arkadaşlar daha siftah yapmadılar. Öbürüne gitmiş öbüründen de unu almış. O da demiş ki yan dükkandan şeker al. Şimdi bu medeniyetin ve ecdadın torunları olarak biz her ne kadar bu ahlakta olsak da günümüzün güncel reel kurumları şirketleri bu kadirşinaslıkta olmuyor tabi. En basit tabirle yanına dükkan açtı bizim cirolar ve satışlar düştü noktasında kıskançlık besliyor olabilirler değil mi? Bunun ötesi nereye gidiyor? Bunun ötesi bir ülkenin siyasi işlerine karışmaya, istikrarını bozmaya, kendi vatandaşlarını gurbette atlarla itlerle işkence yapmaya kadar saldırtmaya kadar gidiyor mu gitmiyor mu bunu görüyoruz. Bu yaşananlar hepimizin gözünün önünde cereyan ediyor.”

Albayrak, yaşanan tartışmalar içerisinde herkesin çok dikkatli olması gerektiğine dikkati çeken Albayrak, şöyle konuştu:
“O zaman şuna dikkat edeceğiz. Bir lafa bakacağız, iki söyleyene bakacağız. Lafa ve söyleyene baktığımızda bugüne kadar bu ülke için dikili ağacı var mı? Taş üzerine taş koymuş mu? Bu ülke için üretim ve gelişme manasında ne üretmiş, ne yapmış? Buna bakacağız. İçerideyse bu söylenen. Dışarıdaysa millet olarak kimin ayağına basmışız? Kimleri rahatsız etmişiz. İşte bu rahatsız ettiğimiz çevreler ne söylüyor, buna bakacağız. Buna baktıktan sonra da önümüze bakacağız, çok çalışacağız. Tüm bu çerçevede büyük Türkiye ideali diyoruz ya 11 bin dolar yetmez. Niye yetmez? Bu ülkenin layık olduğu, bu asil milletin son 5 yıldır bu yaşananlar noktasında hele de 15 Temmuz’daki duruşu noktasında birileri vakit geçtikçe unutmaya, unutturmaya çalışıyor. Kusura bakmayın 15 Temmuz bu milletin yüzlerce ve binlerce yıllık tarihinde çok büyük bir altın sayfadır. Kimse unutturamaz bize, unutturmayacak da. Dolayısıyla bu duruşu sergilemiş bir milletin tüm bu çerçevede layık olduğunun çok altında bir rakamdır, daha yukarıya taşıyacağız.”

“Bu yeni başkan koltuğa oturduktan sonra bir açıklama yaptı ve dedi ki ‘Artık yeni bir ekonomik dönem başlıyor, korumacılık, iç üretim üzerine yeni bir dönem başlayacak’ dedi. Serbest piyasa ve kapitalist sistem rekabeti bir yana böyle bir süreçten bahsetti. Bir gün geçmediki peşinden Çin Devlet Başkanı Davos’ta hemen bir açıklama yaptı ve dedi ki ‘Küreselleşme ve globalleşme önüne geçilemez, serbest piyasa rekabeti var, piyasalar açık olsun’ dedi. Çin’in söylediğine bakalım, kapitalist ABD’nin söylediğine bakalım. Dünya’da dinamikler, taşlar yerinden oynamaya başladığı bir ekonomi ile karşı karşıyayız. Önümüzdeki 10 yıl özellikle pasifik üzerinden yeni bir ticari ve ekonomik çarpışma ve çatışmayla karşı karşıyayız.”

Bu durumdan Türkiye’nin ne şekilde etkileneceğini değerlendiren Albayrak, şöyle devam etti:
“Peki Türkiye bu resmin neresinde ve Türkiye ne yapmak durumunda? Çünkü özellikle önümüzdeki 10 yıl içerisindeki ticaret ve ekonomik savaşlar yeni bir hal alacak. Sadece yılda 700 milyar dolardan fazla verdiği ticari açığın neredeyse yarısı olan 300 milyar doları Çin’e veren bir ABD’den bahsediyoruz. Her geçen gün düşen nüfusu, düşen üretimi ve büyümesiyle küçülen bir pazar olarak da gelişme olarak da Avrupa’dan bahsediyoruz. Her geçen gün artan üretimi, büyümesi ve ticaret hacmiyle büyüyen Asya pazarından bahsediyoruz. Bu networku 500 sene önce kaybettik. Baharat ve ipek yollarının coğrafi keşiflerle batıya kaybettiği bir Asya pazarının 500 sene sonra mayıs ayında açılışı ve temel atması olacak. Hızlı tren projesiyle tekrar bu linki tamamlayacak yeni Asya pazarı stratejisinden bahsediyoruz. Sadece Çin ile Hindistan’ın önümüzdeki 10 yıl içerisinde gayrisafi milli hasılasının toplamı bu anlı şanlı G7’yi geçiyor. G7’den daha büyük olacak. Sadece Pekin’den Londra’ya kadar gidecek olan bu altyapının birleştirdiği pazar dünya nüfusu ve ekonomisinin üçte ikisini oluşturacak. Peki bu çerçevede bu link tamamlandığında gemiyle bir buçuk ayda giden ürün artık trenle iki haftadan kısa sürede dünyanın bu pazar coğrafyasına sunulabilecek. 20. yüzyılın birçok ezberi bozuluyor. Bozuluyor ve bozulmak da zorunda. Bu yüzyıl yeni kurallarıyla yeniden inşa ediliyor. ”

Birlik ve beraberlik içerisinde Türkiye’nin daha güçlü yarınlara kavuşacağını vurgulayan Albayrak, şunları belirtti:
“Son 3-5 yılda yaşananları ‘Allah Allah ya filmlerde bile olmaz, ne oluyormuş bu’ saflığında değil, uyanıklığında izlememiz lazım. Yapmamız gereken tek bir şey var. Dere akıyor ve yatağını buluyor, bulacak. Kimsenin şüphesi olmasın. Yatırımlar da olacak Türkiye de büyüyecek sanayicimiz de iş adamımız da yatırımlarını yapacak. Bu 10 yıl içerisinde ihtiyacımız olan bir tek şey var. 10 yıldır uğraşıp da yapamadıkları ve bozamadıkları şey bu ülkenin bu milletin birliği. Onun için bu 10 yıl yaşanacak çatışma ikliminde birlik ve beraberlik içerisinde güçlü bir Türkiye olarak devam edersek, Allah’ın izniyle hiçbir şüphem yok bunu durduramayacaklar. Bunu engelleyemeyecekler göreceksiniz.”
“Türkiye’nin rejimi de Cumhuriyettir, kimsenin de bunu değiştirmeye gücü yetmez”
Türkiye’nin eski ekonomik sisteminde yaşanan arızaların getirdiği sıkıntılarla nasıl başarılar elde edildiğini en iyi iş adamları ve yatırımcıların bildiğine işaret eden Albayrak, “O zaman ben herkese şunu söylüyorum. Burada esas konu kalbinde vicdanı olan her bireyin elini yüreğine götürüp şu 15 yıldaki süreci okuması lazım. Adaletle bu yolculuğu, bu resmi net okuyup bundan sonraki süreçte 16 Nisan’ın Türkiye’de istikrarın kurumsallaşması için ne gerekiyor görmesi lazım. Kişiye bağlı değil. 15 yıllık süreçte Türkiye’de bir devrim olduysa milletin devrimi, Cumhuriyetin hakiki devrimi olmuştur. Türkiye’nin rejimi de Cumhuriyettir, kimsenin de bunu değiştirmeye gücü yetmez.” ifadesini kullandı.

İnsanlara sahte korkular veren bir zihniyetin olduğunu ifade eden Albayrak, şöyle devam etti:
“Bu söylemlerde ne diyorsun arkadaş sen? Bir tane doğrun, bir tane taş üstüne taş koymuşluğun var mı? Ne yapmışsın bu ülkeye? Ama bu ülkede 15 senedir vakti, mücadelesi, nefes almadan koşturan liderlik var hepsinin ötesinde. Birileri 15 Temmuz’da gizlenmek için delik ararken darbenin göbeğine göbeğine gidecek bir lider var. Kimse kusura bakmasın, kimse bu lidere kara çalamaz. Bu liderlik Allah başımızdan eksik etmesin. Bu liderlik kalıcı bir liderlik değil. Ya bu liderlikten sonra? Çok net söylüyorum 7 Haziran sonrası Türkiye’de nasıl bir resimle karşı karşıya olduğumuzu demo gibi izledik. Kaç ay hükümet kurulamadı, mutabakata varılamadı, tezkere geçirilemedi Meclisten. Ordu, kimin ordusu? AK Parti’nin ordusu mu? Hepimizin çocukları orada. Böyle bir şey yok. Hepinizin şirketi var kaç kişi çalıştırıyorsanız. Şirketin başına 3 tane genel müdür koyar mısınız? En kıymetli varlığımız ve değerlimiz bu devleti çoklu yönetim noktasında paramparça edecek bir istikrarsız yönetime mi mahkum edeceğiz. Bu sistemde ne var? 15 yıldır bu arızalı sistem Recep Tayyip Erdoğan’dan dolayı iyi gidiyor. Ya sonra? Türkiye’de devletimizi, sistemimizi ve işleyişimizi kurumsallaştırmamız lazım.”

Türkiye’nin kolay günlerden geçmediğine işaret eden Bakan Albayrak, “40 yıl boyunca bugünlere hazırlanmış iki tane büyük örgüt deşifre oldu son bir yılda. Biri PKK, diyalog, sevgi, hoşgörü, demokrasi, güvercinler, sazlar, sözler ve elhamdülillah deşifre oldu. Öbürü en kıymetli varlığımız çocuklarımızın beynini yıkayan, ülkesine ihanet edebilecek hainlere dönüştürdükleri çocuklar. Muhabbet, din, diyanet, cemaat 15 Temmuz’da ortaya çıktı. Kolay travma yaşamadı bu ülke. Kolay günlerden geçmedi, bugünlere kolay gelmediysek kolay geri adım atma lüksümüz yok. Hepimizin anası, babası, ninesi, dedesi bugünler için bizi yetiştirdiyse hangi alanda bir duruş sergiliyorsak geri adım atma lüksümüz yok. Bu milletin ve ümmetin beklentisi de budur.” ifadesini kullandı.

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Öğrenci Kulübü tarafından Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi” konulu konferansta yaptığı konuşmada, Türkiye’nin genç nüfusunun her dönem büyük sorunlar yaşadığını belirtti.
Son yüzyılın içerisinde gelen nesillerin içerisinde en kritik neslin bu dönem ki neslin olduğunu hatırlatarak, gençlere seslenen Albayrak, “Bu yüzyılın kaderi bu yıllarda bu aylarda şekillenecek ve bu toplumun temel dinamiğini oluşturan enerjisini, hareketini, aksiyonunu oluşturan genç nesil olarak bu dönemi, bu içinden geçtiğimiz süreci çok iyi okumak zorundasınız. Fikir sahibi olmak zorundasınız. Başroldeyseniz bunu bir kere bilmeniz lazım.” diye konuştu.

Fikir sahibi olmak için bilgi sahibi olunması gerektiğine dikkat çeken Albayrak, şunları söyledi:
“Bugün bilgiye ulaşmak çok kolay ama bir tehlikesi var mı? Hakikat ihtiva eden bilgiye sahip olmamız lazım. Yoksa birileri bizi gaza getirir. ‘Nereden duydun?’ ‘Tweet atmış. Hüsamettin. Hüsamettin nereden duymuş? Ayşe’den. Kaynağı belli mi? Yok.’ Son beş senede bunları yaşadık değil mi? Gezi de mesela yaşadık. İnsanları sokağa döktük. Sonuç. ‘Ülkede demokrasi yok.’ söylentisi. Aynı dönemde Türkiye ile kayığa binen başka bir ülke vardı. Brezilya o kayığa bindi. Maalesef o kayıktan ekonomisini, liderlerini kaybederek bugün içler acısı bir durumla çıktı.”
“Lafa bakmayın işe bakın”

Yaşananların, siyasi sürecin dışında, ülkenin geleceği ve bekası ile ilgili bir süreç olduğunu kaydeden Albayrak, “Ülkenin 15 yıllık yaşanmışlığı içerisinde. Bu ülkede zerre vicdanı olan herkes elini yüreğine götürüp şunu düşünmek zorunda. Düşüncem görüşüm farklı olabilir ama 15 sene siyasi olarak, ekonomik olarak, özgürlük, istikrar olarak, nereden nereye gelmiş? Bu yolculuk içerisinde bu ülkenin kimler ayağına çelmeye takmaya çalışmış? Kimler bu ülkenin geleceğine ve bekasına kastetmeye çalışmış? Bunu görmemiz lazım. Ben söyledim, biri söyledi diye peşine takılmamak lazım. Lafa bakmayın işe bakın.” diye konuştu.

Düşünmeden hareket eden insanların beynini kiraya vermiş insanlardan farksız olduğunu anlatan Albayrak, sözlerine şöyle devam etti:
“Kiraya verenlerin sonunu gördük. Kolay günlerden geçmiyoruz. Bu ülkede iki tane 40 yıl boyunca yatırım yapılmış, bugünler için hazırlanmış iki büyük örgüt deşifre oldu. Biri PKK, öyle mi. Muhabbet, demokrasi, sazlar, sözler. Sonra ne oldu? 7 Haziran’dan sonra gördük. Öbürü en kıymetli varlığımız olan bir toplumun, en değerli varlığı olan genç neslin, zeki, akıllı, yetişmiş genç neslinin, beyinlerini yıkayarak öyle bir dönüşüme tabi tutup noktaya getirdi ki kendi ülkesine, vatanına, milletine, toprağına ihanet edebilecek canavarlara dönüştürdü ve 15 Temmuz’da bunları yaşadık.”

Suriye’de 8 milyondan fazla insanın yerinden yurdundan edilerek, mülteci konumuna düşürüldüğünü anlatan Albayrak, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Milyondan fazla insan ölüyor. Türkiye’den başka ağzını açıp sesini çıkaran kimse yok. Hani insan hakları, demokrasi. Beş tane kutup ayısı ölüyor diye dünyayı ayağa kaldırıyorsunuz. Öyle mi? milyondan fazla kadın, çoluk, çocuk, yaşlı insan ölmüş. Neredesiniz? Batı dünyası demokrasisi. Film değil bunlar. Hollywood filmlerinde hikaye anlatırlar ya. Dünyayı kurtarır, demokrasi getirirsiniz. Biliyoruz onu. 15 sene önce Irak’a demokrasi geliyordu. Suriye’ye demokrasi geliyordu. Aman bu demokrasi böyle gelmesin. Biz ecdadımızdan aldığımız cumhuriyete sahip çıkarak bu ülkeyi daha büyütme noktasında, biz daha iyi bir noktaya taşırız. Bütün bu oynanan oyunu göz bebeğinden okuyup delecek basiret, feraset ve dirayette bir gençlik lazım.”
Albayrak, gençliğin okuyarak, 18 maddeyi iyi bir şekilde yorumlayacağına ve en sağlıklı kararı vererek, ülkenin geleceğini şekillendireceğine inandığını ifade etti.

Bakan Albayrak, yıllardır koltuklarda oturan kişilerin, 18 yaşında milletvekili seçilme hakkını anlamak istemeyeceğine değinerek, 18 yaşında cezai ehliyeti olan, evlenme ve ev geçindirme hakkı verilen, askere alınarak eline silah verilen, 15 Temmuz’da tankların önüne yatan, Çanakkale’de şehit düşen her gencin seçilme hakkı olduğunu, parti olarak referandumdan geçmesi halinde bunu uygulayacaklarını bildirdi.

Referandum sürecinin partilerle alakalı bir süreç olmadığını ve ülkenin bekası ile alakalı olduğunu vurgulayan Albayrak, “Son bir yılı çok iyi okumak gerekir. siyaset iki insan yetiştirir. Ya politikacı, ya devlet adamı. bizim de en çok neye ihtiyacımız var? Politikacı değil devlet adamına. konu devletse, devletin bekası al-i menfaati ise, devletin geleceği ile ilgili konular ise siyaset kurumlarının bir önemi yok. Ülke merkezli baktığımızda bu çerçevede yürütmek lazım.” dedi.

Anayasa sürecini 2011 yılında başlattıklarını, yeni anayasa sürecinde kurulan komisyonun bir buçuk yıl çalıştığını ifade eden Bakan Albayrak, yaklaşık 60 maddenin dört partinin mutabakatı ile kabul edilmesine rağmen genel kurula taşınamadığını hatırlattı.

Son bir yılda yaşananların küçümsenemeyeceğini, 7 Haziran ve 1 Kasım arasındaki istikrarsız sürecin, 1 Kasım sonrasında 15 Temmuz’a götüren altı aylık sürenin çok zor olduğunu anımsatan Albayrak, şöyle devam etti:
“Ben buradan hakikaten müthiş bir devletçi duruş göstermesi itibariyle sayın Devlet Bahçeli’yi bir kez daha tebrik etmek istiyorum. Özellikle sağlık noktasında yaşadığı sıkıntılı dönemler ve o süreçten sonra partisine yönelik operasyonlara. Bu operasyonlar içerisinde kim var? Herkes biliyor. Ben demedim. Birileri çıkıp televizyonda ne dedi? Meydan meydan Mayıs ayında. ‘Ağustos’ta başbakan olacağım.’ Bir tane savcı da çıkıp soracak. ‘Sen Ağustos ayında çıkıp başbakan olacağım.’ diyordun. Nereden başbakan olacaksın? Kimle iş tutuyorsun? Arkanda kim var? Kimsin sen?’ Bütün bu 15 Temmuz öncesi, sırası ve sonrası tüm bu yaşanan ihanetleri görüp Türkiye’nin içinden geçtiği bu devletinin bekası. Darbe diyoruz. Film izlemiyoruz. 249 insanımız bir hiç uğruna ölmedi. 2 binden fazla insan gazi olmadı mı? Bu insanların üzerinden tank geçti. Sırf benim bakanlığımda çalışan o gece eşi ile sokağa çıkan Cuma Dağdelen şehidimiz tank ateşi ile kafası uçtu. Eşini ziyaretimde anlattığında tüylerim diken diken oldu. Kanım dondu. Düşman askeri bu ülkeyi istila etse sivil insanlara böyle davranmaz. Bu ülke bu süreçten geçti. Birileri unutturmaya çalışıyor. Kusura bakmayın. 15 Temmuz’u ne unuturuz ne unuttururuz. Unutursak bu millet bize hesabını sorar. Tüm bu süreç içerisinde parti kimliğinde ayrı ülkenin bekası ise konu, kim ne duruş gösteriyor? Bunu görmek lazım. Bu yerli ve mili duruşu, bu devlet adamlığı duruşunu gösterdiği için Milliyetçi Hareket Partisi çok önemli bir görev ifa ediyor. Hala ediyor ve etmekte. Diğer partilere diyeceğim bir şey yok ama seçmenine diyeceğim sloganik olmayalım. Birilerinin peşinden ‘dedi’ diye yalanın dolanın, iftiranın spekülasyonun peşinden koşmayalım. Okuyalım, araştıralım, anlamaya çalışalım.”

“Rize İş Adamları ve Sivil Toplum Kuruluşları Buluşması”
Milletin hizmetin en iyisine layık olduğunu vurgulayan Bakan Albayrak, “Nereden nereye geldik. Yeter mi? Yetmez, daha yeni başladık. 2 bin 500 dolardan 11 bin dolarlara geldik ama yetmez. Ne diyoruz? Şimdi 25 bin dolarlar. Peki bu ülke, bu millet buna layık mı? Fazlasıyla.15 Temmuz’da genciyle yaşlısıyla, kadınıyla erkeğiyle bu tarihi bir duruşun temsili noktasında bunu fazlasıyla hak ediyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

Albayrak, doğalgaz konusunda bugüne kadar yaşanan sürecin, Rize’de de bu anlamda beklenti oluşturduğuna işaret ederek, konuşmasına şöyle devam etti:
“Karadeniz yolu özelinde altyapı, karayollarıyla ilgili ilişki, dağıtım firması, bakanlık noktasında bizim BOTAŞ’ın… Tüm bu süreçler noktasında baktığımızda son bir yıldır çok yoğun bir çalışma yaptık. Dedik ki bu seneden başlayarak Rize’de de doğalgaz noktasında adım atacağız. Bu çerçevede inşallah bu yıl sonuna kadar Ardeşen’e, Çayeli’ye, Güneysu’ya ve Pazar’a doğalgazı getiriyoruz. Peşine Fındıklı’ya da getirerek önümüzdeki süreçte doğalgaz noktasındaki altyapıyı tamamlayacağız. Zor bir süreç oldu. Kolay değil, işin mühendislik tarafı var, sahil yolu özelindeki topoğrafiyi de bozmadan, tüm o çerçevedeki altyapıyı da bozmadan bunu taşımamız hem güvenlik tedbirleri noktasında kolay değildi. Çok yoğun bir süreç ki hamdolsun bu süreci başlattık.”
Doğalgaz konforu noktasında Türkiye özelinde müthiş iki yıllık yatırım planlaması ortaya koyduklarını anlatan Albayrak, “Türkiye’de inşallah önümüzdeki iki yıl içerisinde yaklaşık 220’den fazla ilçede 1 milyon aile, yani 5 milyondan fazla vatandaşımıza doğalgaz seferberliği adımını atacağız. Bu sadece ısınma ve hane halkı amaçlı değil. Organize sanayi bölgeleri, fabrikalar… Demin bahsi geçen kömür yakan fabrikalar noktasında da inşallah adımlarımız atılacak.” diye konuştu.

Albayrak, Türkiye’nin tarih boyunca önüne çıkartılan engelleri ve bunları aşmak için 15 yıldır sürdürülen mücadeleye ilişkin görüşlerini katılımcılara aktardı.

Türkiye’nin 15 yılda nereden nereye geldiğini iş dünyasının da net şekilde gördüğünü kaydeden Albayrak, “Türkiye büyüdü, gayri safi milli hasıla olarak 3, 4 katı büyüdü. 200 milyar dolarlardan 800 milyar dolarlara.” dedi.
Albayrak, son 3, 5 yılda Türkiye’nin başına gelenlerin ekonomik sebeplere bağlı olduğuna işaret ederek, şunları söyledi:
“Ortada bir küresel pasta var, bu pastadan 15 sene önce ne kadar pay alıyordu, bugün ne kadar pay alıyor? Bu pastadan aldığı pay arttığı için midir ki birilerinin doğal olarak payı azaldığı için mi içeride, dışarıda farklı ülkeler noktasında farklı şeylerle karşı karşıyayız. İşte bu resim ışığında Türkiye önemli bir yolculuktan geçiyor. 15 Temmuz bunun tüm vahşetiyle, ihanetiyle, gaflet ve delaletiyle ete ve kemiğe büründüğü bir tarih oldu. Kadın, çoluk çocuk, yaşlı genç demeden karşısındaki insana düşman askerinin ülkeyi istila ettiğinde bile yapmayacağı bir zulümle ülkenin geleceğine, bekasına, cumhuriyetine ve demokrasisine kast edildi. Elhamdülillah millet olarak Rize başta olmak üzere, 81 vilayetimizin gösterdiği bu dik duruşla bunu püskürttük. Türkiye olarak yeni dönemde büyük ve güçlü Türkiye söyleminin daha da güçlü temellerinin inşasında eskisinden daha çok çalışmak, daha ferasetli ve basiretli resme bakmak zorundayız.”

“Millet kendi iradesiyle, duruşuyla sahip olduğu bu ülkeyi artık kimseye bırakmaz”
Bu noktada iş veren kesimine önemli görevler düştüğünü, Türkiye’nin başında Rize’nin gururu, çok büyük bir lider bulunduğunu ifade eden Albayrak, “Rabbim sağlık, sıhhat, hayırlı, uzun ömür versin. Biz bazen unutuyoruz zannediyoruz ki bu düzen böyle geldi, böyle gidecek. Hep böyle istikrar… Eski Türkiye’yi bir hatırlayalım. Bunun için de çok eskiye gitmeye gerek yok, 7 Haziran’da ne yaşadıklarımızı hatırlamamız yeterli.” diye konuştu.
Albayrak, anayasa değişikliğinin getireceği yeniliklere değinerek,, “Soruyorlar, ‘peki ya sonra?’ diye. Esas bu sorunun cevabından dolayı, Cumhurbaşkanımızdan sonra ne olacak? Eski Türkiye’yi, yedi kocalı hürmüz, üç partili koalisyonlar bilmem kaç tane… Hepinizin şirketi var beş kişiden 550 kişi adam çalıştırıyorsunuz, şirketinizde üç patron veya genel müdür olsa nasıl yöneteceksiniz Allah aşkına?” ifadesini kullandı.

Milletin artık vekil ile bu ülkeyi yönetmeyeceğini, yönetmemesi gerektiğini vurgulayan Albayrak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Millet kendi iradesiyle, duruşuyla sahip olduğu bu ülkeyi artık kimseye bırakmaz. Ne Ahmet’e, ne Mehmet’e bırakır. Onun için bu gerçeklikten hareketle esas cumhuriyetin sahibi olarak sizler, kimsenin diline bırakmadan bu cumhuriyeti artık kimse bir paçavraya, birilerinin elinde maskaraya çevirmeye gücü yetmez. Ne cemaat kılıfı altında gençlerin zihnini, beynini, fikrini zehirleyip ülkeye vatan haini yetiştirenlere, ne barış, demokrasi, güvercin, sazlar, sözler hikayesi altında ülkeyi bölmeye çalışanlar… O günler geçti, pahalı bedeller ödedik ve ödüyoruz ama her ödediğimizden daha da güçlenerek çıkıyoruz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.”
Bakan Albayrak, milletin boş lafa karnının tok olduğunu belirterek, hizmete ve büyük Türkiye yolculuğunda kim bu ülkede taş üstünde taş koyuyor buna bakmak gerektiğini bildirdi.

“Bu iş bir seçim, bir parti, bir hizmet noktasının ötesindedir”
Enerji altyapısı anlamında yeni bir devrim başlattıklarını anlatan Albayrak, sözlerine şöyle devam etti:
“Yarın onun lansmanını yapacağız Ankara’da, büyük bir resmi ortaya koyarak, enerji anlamında doğalgazdan petrole kadar, dünya hidrokarbonlarının petrol ve gazının yüzde 60’ından fazlasının olduğu bir bölgeden bahsediyoruz. Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan, Rusya, İran, Irak, Suriye, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Kuveyt, sadece bu ülkelerde dünya petrol gazının yüzde 60’ından fazlası var. 8 artı 2 yaklaşık 10 adet petrol ve gaz boru hatlarıyla bu kavşağın istikrarı, birliği, rekabetçi altyapısıyla dimdik ayakta durması şu 10 yıllık süreçte ne kadar önemli? Hangi pazara talibiz, kimler rakibimiz, hangi altyapı ve güçlü istikrarlı siyasi sistemle buna kafa tutuyoruz ve buna kimler karşı çıkıyor. Kimlerin pastası küçülüyor, kimler bundan en nazik tabirle kıskançlık veya haset besliyor? İşte bunu okumamız lazım. Bunu okumak için son dönemdeki Avrupa’daki bu sözde demokrasi altındaki antidemokratik insan haklarına aykırı her türlü kepazeliğin yaşandığı görüntülere sahne oluyoruz. Her gün PKK’sından FETÖ’süne kadar eylemini yapacak, Türkiye Cumhuriyeti devletinin diplomatik pasaporta haiz, uluslararası hukukta garanti altına alınmış, diplomatik hukuku olan bir vekili, bakanı ve onun hukuku ayaklar altına alınacak. Ne var bunun arkasında, bunu görebiliyor muyuz? Burası çok önemli.”

“Bu iş bir seçim, bir parti, bir hizmet noktasının ötesindedir.” ifadesini kullanan Albayrak, değerlendirmelerine şöyle devam etti:
“Bu iş bu ülkenin bekası noktasında yerli ve milli duruşa sahip devlet adamlığı gösterecek herkesin işidir. Bu iş, 80 milyon özelinde de bu resmi okuyup yerli ve milli duruş gösterecek bireylerin, vatandaşların işidir. Kişisel hükümet, kişisel kibir, kişisel ego ve haset bir kenarda durmak zorundadır. Bir var olma mücadelesidir. Bu ülke var olacaksa bugün hem de tam bugün, yüzyıldır ilk defa bu kadar bir ve beraberlik noktasında dik duruş göstermesi gereken bir gündür.”
Albayrak, uzmanlık alanının finans olduğunu anımsatarak, “Çok net söylüyorum size, dolara, faize saldırı var. Hiçbir rasyonel, matematiksel, finansal gerekçesi yok. Bir ülkeye saldırı için speküle edilen bir değerleme noktasında bir saldırı için gerekli hiçbir bilanço, finansal bütçe, bütçe açığı, borç stoku hiçbir rakam, rasyonel bir şey yok.” diye konuştu.

Türkiye’nin ekonomik göstergelerine ilişkin ise Albayrak, şu görüşlerini paylaştı:
“Bugün Avrupa’nın ortalama borç stoğu yüzde 90’larda. Avrupa’nın dinamosu denilen Almanya yüzde 79’da. Türkiye kaç? Yüzde 30’larda. Peki bugün ‘bütçe disiplini, açığı’ diyorlar. Kriter yüzde 3. Bir çok ülke yüzde 4, yüzde 5 bütçe açıkları veriyor. Türkiye hamdolsun neredeyse denk bütçe sıkı para politikası, mali politikasıyla her geçen gün daha da güçleniyor. Peki ihracatı? 26-30 milyar dolardan bugün 150 milyar dolar, Allah’ın izniyle ben bu sene 160 milyar doları geçeceğimizi düşünüyorum tahminen, büyümeye devam ediyor. Hangi gerekçe? Operasyon ne? Seçim öncesi ekonomik kriz algısıyla halkın refahına kast etmek mi? Hiçbir fark yok. Biri siyasi darbe, biri askeri darbe, diğeri istihbari darbe, diğeri ekonomik darbe. Hepsi bunların tek tek bir ülkeye yöneliyorsa eğer, bir liderliğe… Dünyada bir adam kalmadı, herkes Cumhurbaşkanımız demek ki ne kadar doğru bir adam, ne kadar milli bir adam, ne kadar doğru ve ülkeye hizmet eden büyük bir adam elhamdülillah. Bu resmi görmemiz lazım. Bu resim ışığında inşallah yeni dönem 16 Nisan bu ülkenin 15 yıllık yolculuğunun ortaya koyduğu birikim hasebiyle bu yüzyılın kaderinin bu ülkeyi yeniden tarih sahnesinde bu coğrafyada ve dünyada tekrar yıldız bir ülke yapma sürecine doğru yol alacaktır.”

Bakan Albayrak, bundan hiç kimsenin şüphesi olmaması gerektiğine işaret ederek, sözlerini şöyle tamamladı:
“Allah’ın izniyle bunu hep birlikte çalışarak, Rize herkesten çok çalışarak aynı lideri gibi… Ülkemizin başında öyle bir Cumhurbaşkanı var ki o kadar koşturuyor ki. O bu yaşta bu kadar koştururken biz 40 yaşında ondan az koşturmamamız lazım. Dolayısıyla Türkiye olarak çalışma, mücadele noktasında, büyük Türkiye noktasında çok yaptık, bekledik, dinlendik. Bundan sonra artık dinlenme dönemi bitti, daha çok çalışacağız inşallah. Bu ülkenin birliğini, dirliğini daim kılsın, bu ülkenin muhabbetini, mazlumlara umut olma idealini daim kılsın, Allah 80 milyon tüm vatandaşımızı eskisinden daha güçlü bir şekilde yekvücut kılsın inşallah.”

ENERJİ BAKANLIĞI / TÜRKİYTE’DE ENERJİ

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

spot_img

BUNLARI DA OKUYUN